Ermenistan’la barış nasıl yapılmaz?- Fehim Taştekin

Erdoğan’ın Erivan’la normalleşmeyi Azerbaycan-Ermenistan barışına ve Bakü’nün rızasına bağlaması çözümün önünü açmıyor. Esnek bir pozisyon Aliyev’i makul, Paşinyan’ı daha cesur olmaya teşvik edebilir.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 14 Ekim 2022
  • 10:30

Prag’daki Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesi sırasında Türkiye ile Ermenistan arasında 13 yıl sonra ilk kez liderler düzeyinde bir görüşmenin olması ilişkilerde normalleşme gündemini kızıştırdı. Yine Prag’da Avrupa Birliği’nin Azerbaycan ve Ermenistan liderleriyle masaya oturup sınırlarda sivil misyon önerisini kabul ettirmesi de beklentileri artırdı. 

30 yılda kemikleşen soruna çözüm üretmek zor olsa da 2020’de Ermenistan’ın kaybettiği savaşın getirdiği zorlayıcı koşullar statükoyu sürdürmenin bedelini ağırlaştırıyor. 

6 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le küçük bir masa etrafında serbest muhabbetten sonra Ermeni liderle baş başa görüştü. Son üst düzey görüşmeler 2008-2009’da futbol diplomasisi çerçevesinde olmuştu. Normalleşme protokolleri parlamentodan geçirilmeyince bahar kısa sürmüştü. 

Görüşmenin olumlu geçtiğini not eden Erdoğan, Bakü-Erivan arasında anlaşma olduğunda Türkiye’nin anında kara, hava ve demiryollarını açabileceğini vurguladı. Daha önce kapıların açılması, Ermenistan’ın işgali bitirmesi şartına bağlanmıştı. 2020’de Ermenistan’ın işgal altındaki topraklardan çekilmesiyle bu şart düştü. Savaş sonrası koşulları güncelleyen Erdoğan, şimdi Erivan-Bakü arasında nihai anlaşmanın sağlanması ve ulaşım hatlarının açılması gerektiğini vurguluyor. Erdoğan özellikle Türkiye’yi Orta Asya’ya kestirmeden bağlayacak Azerbaycan-Nahçıvan arasındaki Zengezur koridoruyla ilgileniyor. 

Erdoğan’a göre Paşinyan görüşmede bazı taleplerde bulundu. Bunlar dışişleri bakanları ve özel temsilciler arasındaki görüşmelerde ele alınıp çıkan sonuca göre adımlar atılacak. Türk ve Ermeni özel temsilciler Serdar Kılıç ile Ruben Rubenyan ocaktan bu yana dört kez görüştü. Beşinci toplantı 13 Eylül’deki çatışmalar yüzünden yapılamadı. 

Erdoğan Paşinyan’ın taleplerine dair detay vermedi. Al-Monitor’un edindiği bilgilere göre Paşinyan esir askerlerin bırakılması ve sınır haritasının çizilmesi konusunda Erdoğan’dan destek istedi. Paşinyan, 1919-1920 haritası değil Sovyet haritasının esas alınmasını istiyor. Eski harita esas alınırsa Ermenistan toprak kaybediyor. Erdoğan da görüşmede uluslararası alanda Ermeni soykırımının tanınması talebinden vazgeçilmesi ve Zengezur koridorunun açılması taleplerini yineledi.

2020’den bu yana Minsk Grubu aleyhine Türkiye ve Rusya’nın artan rolünden rahatsız olan AB de Prag’da masaya yeni bir inisiyatifle geldi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Aliyev ve Paşinyan arasındaki dörtlü görüşmeden sivil misyon kararı çıktı. Ortak açıklamaya göre taraflar BM Şartı ve 1991 Alma Ata Deklarasyonu’na bağlılıklarını teyit etti. Yani Ermenistan ve Azerbaycan birbirlerinin toprak bütünlüğü ve egemenliğini tanıdıklarını ifade etmiş oldu. Bu teyit, sınır belirleme komisyonlarının çalışmaları için temel oluşturacak. Komisyon ekim bitmeden Brüksel’de toplanacak. Ermenistan-Azerbaycan sınır hattında AB sivil misyonu devreye girecek. Ekimde başlayacak misyon en fazla iki ay süreyle faaliyet yürütecek. Misyon güven inşasına ve sınır komisyonlarına katkıda bulunacak. Azerbaycan da kendisini ilgilendirdiği takdirde yardımcı olacak. 

Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vahan Hunanyan’a göre misyon sınır boyunca ama Ermenistan topraklarında faaliyet yürütecek. 

Misyon önerisini getiren AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 4 Ekim’de Azerbaycan birliklerinin Ermenistan’ın altyapısına zarar verdiğini ve bazı mevzileri işgal ettiğini belirtip bunun kabul edilemez olduğunu söylemişti. 

Ermenistan’ın lehine bir inisiyatif olarak gelişen misyonun Aliyev tarafından kabulü AB ve ABD’den gelen baskıların işe yaradığını gösteriyor. Bakü sınıra AB’nin bir gözlem misyonu göndermesini reddediyordu. Misyonun “serbest atış” modundaki askeri güçleri frenlemesi umuluyor. 

Aliyev barış sürecinin hızlandırıldığını ve artık çalışma gruplarının toplanıp barış metnini yazmaya geçmesi gerektiğini belirtti. 

Fakat Rusya da boş durmuyor. Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova 6 Ekim’de Batılı girişimleri “Barış arabulucusu demek bile imkânsız” sözleriyle yererken Moskova’nın barış için önerilerini eylülde Erivan ve Bakü’ye ilettiğini belirtti. Rusya lideri Vladimir Putin de 7 Ekim’de Bağımsız Devletler Topluluğu'nun gayri resmi zirvesi kapsamında Paşinyan ve Aliyev’i ağırlayarak arka bahçede gardiyanın kim olduğunu hissettirdi. 

Ankara’nın perspektifinden bakıldığında top artık Erivan’da. Paşinyan’dan içeride yükselen itirazlara göğüs gererek acı reçeteyi sindirmesi bekleniyor. Paşinyan bunun bir intihar misyonu olduğunun farkında. Eylüldeki çatışmalar karşısında Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün devreye sokulmaması nedeniyle Ermeniler arasında Rusya’nın rolüne dair depreşen şüpheler, Bakü ve Ankara ile müzakereleri ilerletmenin önündeki psikolojik bariyerleri aşındırabilir.

Rus nüfuzundan kurtulmaya çalışan Paşinyan için mantıksal çıkış yolu Türkiye. Erdoğan da Paşinyan kadar barışa yakın bir lider bir daha bulamayabilir. Ancak güç dengesi Türkiye sayesinde tamamen Ermenistan’ın aleyhine döndüğü için Aliyev üstenci davranıyor. Bu durum Paşinyan’a manevra alanı bırakmıyor. Ankara’nın “kazan-kazan” söylemine anlam katabilmesi için Bakü’nün tutumuna esneklik kazandırması gerekebilir. Sınırların çizilmesi, Zengezur koridoru ve Karabağ’ın statüsü konusunda taraflar patinaj yapıyor. İran hattının kullanılmasını tercih etse de Zengezur’a onay veren ama bunun koridor olarak ele alınmasına ve araçların kontrolü, vergi kesmek dâhil egemenlik haklarının devrine karşı çıkan Paşinyan da Prag’da tüm bölgesel yollar üzerindeki engellerin kaldırılması önerisini yinelediğini ama olumlu yanıt alamadığını belirtti. 

Aliyev’in yaklaşımı Ermenistan’a mutlak bir hezimet vaat etmenin ötesine geçmiyor. Erdoğan’ın Paşinyan’a “Aliyev’in koşullarını kabul et, bizim önkoşulumuz yok” anlamına gelen sözleri sürecin ilerlemesine samimi bir katkı sunmuyor. Erdoğan’ın Erivan’la normalleşme sürecini Azerbaycan-Ermenistan barışıyla paralel götürmek istemesi ve atılacak adımları Bakü’nün rızasına bağlaması, Türkiye’nin bağımsız bir yol haritası çizmesini ya da Güney Kafkasya’da düğümü çözecek bir ağırlık kullanmasını önlüyor. Erdoğan’ın siyaseti Aliyev’in güç kullanma eğilimini güçlendirirken Ermenistan’da da şahinlerin bilenmesine neden oluyor. Aliyev özellikle Karabağ konusunda “Ermenilerin ne statüsü, ne bağımsızlığı, ne de özel ayrıcalıkları olacaktır” diyor. Hatta Ermenilerin eşit vatandaşlar olarak yaşayacaklarını, bunu benimsemeyenlerin çekip gidebileceğini söylüyor. 

Özerklik çağrışımı Erdoğan’da da alerji yaratıyor. Ancak bu çıkmaz bir yol. Şu nokta önemli: Paşinyan statü meselesini önkoşul olmaktan çıkartıp barış anlaşmasından sonraya bırakılması fikrine yakın. Hatta özerklik değil azınlık statüsüne de razı olabilir. Bu esneklik barış için büyük şans. Hâliyle Erdoğan’ın hem Paşinyan’a yardımcı olacak hem de Aliyev’i makul olmaya itecek bir pozisyona geçmesi önem kazanıyor.

Al-Monitor / 11.10.22