Libya ile hidrokarbon anlaşması hasımları kışkırtıyor- Fehim Taştekin

Ankara meşruiyet sorunu yaşayan Dibeybe ile imzaladığı hidrokarbon anlaşmasıyla geniş bir cepheyi karşısına aldı. Dibeybe’nin zayıflığından yararlandı ama güya denge gözeten yeni siyasetinin ömrünü kısalttı.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 07 Ekim 2022
  • 18:00

Türkiye siyaseten bölünmüş Libya’da Trablus hükümetiyle imzaladığı hidrokarbon anlaşmasıyla bir süredir izlediği denge siyasetini kendi eliyle sakatlarken ülkeyi içeriden ve dışarıdan kuşatan rekabeti kızıştırdı. 

Bir süre önce Ankara’da ağırlanan Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Ulusal İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa’nın yanı sıra Temsilciler Meclisi’nin 92 vekili ve Devlet Yüksek Konseyi’nin 73 üyesi anlaşmaların geçersiz olduğunu duyurdu. BM Genel Sekreteri  Antonio Guterres’e mektup yazan Salih, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin yetkisiz olduğunu, anlaşmanın devleti bağlamadığını, bunun Doğu Akdeniz ve Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs gibi komşuların güvenlik ve istikrarını tehlikeye atacağını belirtti. Başağa da anlaşmanın Libya’nın barış ve güvenliğini tehdit ettiğini savundu. Başkanlık Konseyi ise anlaşmanın yasama organları tarafından onaylanması gerektiğini hatırlattı. 

Ret cephesi oldukça genişlerken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "Güzel olan, Libya'da geçmişte farklı pozisyonlarda bulunduğumuz tüm kesimlerin de bu anlaşmayı desteklemesidir" diyerek pembe tablo çizdi. 

Ne var ki 2019’da Fayiz Serrac hükümeti ile imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasını reddedenler bu sefer daha şiddetli bir tepki verirken ilaveten Başağa gibi Türkiye ile beraber olmuş aktörler de onlara katıldı. 

Anlaşmayı geçersiz sayanların dayanakları şunlar: 

Dibeybe’nin görev süresi 24 Aralık 2021’de yapılamayan seçimlere kadardı.

BM’nin belirlediği yol haritası hükümete uluslararası anlaşma yapma yetkisi vermiyordu.

Ankara, Dibeybe’nin zayıflığından yararlanarak oldubitti yaptı.

Anlaşmayı onaylaması gereken Temsilciler Meclisi, Dibeybe’yi görevden alıp Başağa’yı atamış durumda. 

Anlaşma için Trablus’a kabinenin ağır toplarıyla çıkarma yapması Türkiye’nin görüntüde de olsa bir süredir sürdürdüğü tarafsızlık siyasetinden istediği sonucu alamadığı ve yeniden el yükselttiğini gösteriyor. 

Türkiye, Dibeybe’ye desteğini sürdürürken doğu kanadında Salih, Başağa ve Libya Ulusal Ordusu lideri Halife Hafter’i doğrudan karşısına almamaya özen gösteriyordu. 3 Ekim’de Trablus’ta tartışmalı bir anlaşmaya imza atılması, Dibeybe ve Başağa’yı uzlaştırma girişiminin başarısız olmasının ardından geldi. 

Anlaşma meşruiyet krizinde Ankara’nın Dibeybe’den yana durduğunu tescil etse de Çavuşoğlu, Tobruk-Bingazi tarafıyla başlatılan diyalogun bundan etkilenmeyeceğinden emin konuştu. Çavuşoğlu’na göre şartlar olgunlaştığında Türkiye'nin Bingazi Başkonsolosluğu yeniden açılacak ve iki ülke parlamentoları arasındaki temaslar artacak. 

Ankara gelen itirazları “Yarın her şey değişebilir” yaklaşımıyla kulak ardı ediyor. Anlaşmayı reddedenlere sert karşılık verme gereği de duymayabilir. Ankara, Dibeybe’ye kredi açmaktan ziyade gelecekte nasıl bir hükümet olursa olsun pazarlığı sürdürebileceği bir anlaşmayı şimdiden kayda geçiriyor. Ancak 2019’da imzalanan askeri işbirliği ve deniz yetki alanları anlaşmalarındaki çıkmaz son anlaşma için de geçerli: Meclisten onay alıncaya kadar geçerliliği tartışmalı ya da yok. 

Mutabakat metninde “anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gerekli olan iç yasal prosedürlerin tamamlandığını tarafların birbirine bildirmesinin ardından hayata geçeceği” belirtiliyor. Yani şu aşamada atılan imzaların bir kıymeti yok. Bir başka gariplik de şu: Libyalı kaynakların paylaştığı anlaşma metninde Libya adına Petrol Bakanı Muhammed Avn’ın imzacı olduğu görülüyor. Fakat Avn törende yoktu ve imza için masaya oturan Libya Ekonomi Bakanı Muhammed Ali el Huveyc idi.

Türk hükümetinin Trablus ile Tobruk-Bingazi güçleri arasında denge siyaseti gütmesinin Mısır’la normalleşme sürecine dönük bir tarafı da vardı. Uzlaşma teklifini ağırdan alan Kahire, Müslüman Kardeşler dosyası dışında Türkiye’den Libya’dan askeri güçlerini çekeceğine ve dengeleri bozan adımlardan kaçınacağına dair somut taahhütler bekliyordu. Hatta Mısır, Ankara’yı farklı bir tutuma itebilmek için Libya’da gardını düşürmüştü. 

Hidrokarbon anlaşması yeni bir sayfa için Kahire’ye kur yapmaktan vazgeçildiği anlamına geliyor. Deniz yetki alanları anlaşmasına pratik boyutlar katan hidrokarbon anlaşmasından etkilenecek ülkelerin başında Mısır ve Yunanistan geliyor. Kaçınılmaz olarak bu iki ülkeyle gerilim güncellendi. Mısır Dışişleri Bakanlığı açıkça Dibeybe hükümetinin uluslararası anlaşma yapma yetkisi olmadığını not etti. 

Mısırlı mevkidaşı Semih Şükri ile durumu değerlendiren Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında koordinasyonu artırmak için 8 Ekim’de Kahire’de olacak. 

Anlaşmaya ABD ve AB’nin de karşı tutumu düşünüldüğünde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de daha sert bir rüzgârı karşısına aldığı söylenebilir. 

Anlaşma Libya ve Türkiye’nin uzlaştığı deniz yetki alanlarında petrol ve doğalgaz aramaları yapmasını öngörüyor. Dibeybe’nin sözcüsü Muhammed Hamude’nin Girit'in karasuları konusunda Yunanistan’la aynı fikirde olmadıklarını açıklaması kavganın kopacağı yere işaret ediyor. Ankara 2019’da harita bükme marifetiyle Libya’nın doğu sınırlarını gören eğik bir hat belirlemişti. Mısır ve Yunanistan ise 2020’de Türkiye-Libya haritasını boşa çıkarmak için 28 derece boylamın batısında deniz yetki alanları anlaşması imzalamıştı. 

Velhasıl Libyalı aktörler Türkiye’nin merkezde olduğu bir mesele üzerinden bir kez daha karşı karşıya geldi. Ankara ile normalleşme için suları test eden, bu minvalde Libya’da vites küçülten ve ülke içinde Müslüman Kardeşler’le ilgili kısmen esneklik gösteren Kahire kışkırtılmış oldu. Atina-Ankara hattındaki gerilime de yeni bir sayfa eklendi.

Al-Monitor / 06.10.22