Türk Devletleri Teşkilatı’nın oluşumuyla Orta Asya açılımına stratejik derinlik katmayı hedefleyen Türkiye, bölgeyle ilişkilerinde küçük bir kayaya çarptı.
Tacikistan ve Kırgızistan arasında 100’e yakın insanın canına mal olan çatışmalar sürerken Kırgız tarafı Türkiye’den satın aldığı Bayraktar TB2’leri kullanarak oyunun kurallarını değiştirdi. Sosyal medyada imha edilmiş BM-21 Grad çoklu roketatar sistemi ve T-72 tankı görüntüleri eşliğinde Türk SİHA’larının kullanıldığına dair haberler yayıldı.
Kırım Haber Ajansı, Batken kentinde 14 Eylül’den beri süren çatışmalarla ilgili “Kırgızistan, Bayraktar TB2’lerle Tacikistan’a ait T-72 tankını vurdu” haberini geçti. Kırgızistan ordusunun TB2 kullanarak beş köyü geri aldığı öne sürüldü.
Sosyal medyada Türk SİHA’larının Karabağ ve Ukrayna'dan sonra Kırgızistan'da “destan yazmaya” devam ettiğine dair coşkulu mesajlar da eksik olmadı.
Tacikistan medyası ise askeri helikopterler ve TB2’ler dâhil ağır silahlarla düzenlenen saldırılarda yerleşim yerleri, konutlar, okullar ve camilerin yıkıldığını bildirdi. Tacik tarafı kayıplarını 41 olarak veriyor. Kırgız tarafına göre Batken ve Leylek’te 59 kişi öldü, 139 kişi yaralandı ve 613 konut hasar gördü.
Sovyetler Birliği dağıldığından beri sınır anlaşmazlığı nedeniyle çatışmalar tekrarlanıyor. Ancak bu kez, Tacikistan’ın askeri üstünlüğünün Bayraktarlarla dengelendiğine dair bir kanaat paylaşılıyor. Bu sonuç, Bayraktarların küresel pazarlardaki yolculuğuna ivme katabilir ama Türkiye’nin Orta Asya cumhuriyetleriyle ilişkilerine zor bir girdi ekliyor.
Kırgızistan Aralık 2021’de teslim aldığı TB2’leri Celal-Abad Havalimanı’nda konuşlandırmıştı. Cumhurbaşkanı Sadır Caparov 13 Eylül 2022’de, yani çatışmaların başlamasından bir gün önce Sınır Muhafız Hizmetleri’nin emrine verilmiş olan TB2’ler için kurulan yeni üssün açılışını yaptı.
Ayrıca Kırgızistan yönetimi Şubat 2021’de S-300 ve Orlan-10 tipi insansız hava araçları (İHA) alımı için Rusya ile anlaşmıştı.
Tacikistan da Kırgızistan’ı dengelemek için Bayraktar TB2 temin için harekete geçti.
Kırgız Dışişleri Bakanı Ceenbek Kulubayev, milletvekili Mirlan Samyikozho’nun “Tacikistan’ın Bayraktar temin ettiği doğru mu?” sorusu üzerine “Evet, bu doğru” demişti. Kulubayev ayrıca bunu önlemek için girişimde bulunduklarını belirtmişti: “Türk tarafına bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini belirttik zira Kırgızistan ve Tacikistan arasındaki sorunlar çözülmüş değil.” Kulubayev’e göre Türkiye’nin yanıtı bunun bir ticaret olduğu ve Duşanbe ile askeri-teknik işbirliğinin devam edeceği yönündeydi.
Bişkek’i endişeye iten somut gelişme şuydu: Geçen baharda 34 kişinin öldüğü sınır çatışmalarının bir kez daha nüksettiği sırada Türkiye ve Tacikistan Savunma Bakanları Hulusi Akar ile Şerali Mirzo, Ankara’da Askeri Çerçeve Anlaşması’nı imzaladılar. Akar, 21 Nisan’daki imza töreninde Tacikistan’ın sınır güvenliği ve terörle mücadele çabasına destek sözü verdi. Mirzo ayrıca TB2’nin üretildiği tesisleri ziyaret edip Baykar yöneticileriyle görüştü. Bu temasların fotoğraflarını da Türkiye’nin Tacikistan Büyükelçiliği yayımladı.
Ancak Kırgız Milli Güvenlik Devlet Komitesi mayısta Tacikistan’ın Bayraktar aldığı iddiasının doğrulanmadığını duyurdu. “Güvenilir bilgilere göre Tacik tarafı, Baykar ve diğer Türk İHA üreticileri ile sözleşme imzalamadı” denildi.
Baykar ile anlaşmanın henüz imzalanmaması Bişkek’i üzmeme kaygısına bağlanabilir.
Kırgızistan’dan önce Orta Asya’da ilk TB2 alan ülke Aralık 2020’de Türkmenistan olmuştu. Özbekistan ve Kazakistan da Baykar’la görüşüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı ile ilişkilerinin sarpa sarmasına paralel olarak Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) ilgi gösterirken Türk Devletleri Teşkilatı’na ağırlık vererek Orta Asya’yı ön planda tutuyor.
“Bayraktarların bu eğilime katkısı olumlu mu yoksa olumsuz mu olur?” sorusu önem kazanıyor. Temeli 1990’larda Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi ile atılan, 2009’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi olarak resmiyet kazanan yapılanma 12 Kasım 2021’de Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) dönüştürülmüştü. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkiye’yi ortak çatıda birleştiren süreçte Türkiye “ağabey” rolü oynadı. İrani bir halk olarak görülen ve Farsça konuşan Taciklerin çoğunlukta olduğu Tacikistan bu çatının altında yer almıyor.
TB2’leri daha fazla ülkeye satma telaşı o kadar ağır basıyor ki Ankara bunun yarattığı sonuçlarla pek ilgilenmiyor.
Bu yaklaşımı Anadolu Ajansı’nın servis ettiği şu analizde de görmek mümkün:
“Kırgızistan-Tacikistan sınır çatışmaları gibi parlama noktaları, Ermenistan silahlı kuvvetleri içindeki radikal unsurların hem Karabağ'daki yeni statükoya hem de Paşinyan yönetimine düşmanlıkları, ABD'nin çekilmesini müteakip Afganistan kaynaklı tehdit ortamı ve daha birçok bölgesel risk faktörü, Türk SİHA'larının önünde geniş bir faaliyet sahası olduğunu gösteriyor.”
TDT Genel Sekreteri Bağdad Amreyev’in açıkça Kırgızistan’dan yana tavır alması da dikkat çekti. Tacikistan da Amreyev’in açıklamasını protesto etti. Oluşan görüntü Türkiye’nin Orta Asya cumhuriyetleri arasındaki tarafsızlık iddiasına gölge düşürüyor.
Doktora tezini Orta Asya üzerine yazmış olan Moskova merkezli Türk akademisyen Kerim Has, sınır çatışmalarının zaman zaman nüksettiğini ama ilk kez Türk SİHA’larının kullanıldığını, bunun da çatışmaya yeni bir boyut kattığını belirtiyor. Al-Monitor’a değerlendirmelerde bulunan Has’a göre Türk SİHA pazarının Orta Asya’da genişlemesi eski Sovyet coğrafyasında Türkiye’nin askeri-stratejik boyuttaki varlığını derinleştirebilir. Türkiye’nin SİHA teknolojisiyle Rusya’nın arka bahçe olarak gördüğü coğrafyada nüfuz alanını genişletmesi Moskova’yı rahatsız edebilir. Tabii Ukrayna’da başı dertte olduğu için Moskova’dan şu aşamada karşı hamleler gelmeyebilir.
Has, Kırgızistan’a satılan TB2’ler ile sınırda uzun süredir nispeten Tacikistan lehine olan askeri dengenin Kırgızistan lehine döndüğüne dikkat çekiyor. Has “Önceki sınır çatışmalarında genelde daha fazla kaybı Kırgızistan verirken bu sefer Tacikistan’ın ciddi kayıplar verdiği görülüyor. Bu durum da ister istemez Türkiye’yi bu çatışmalarda savaşan ülkeler açısından taraf haline getirebiliyor” diyor. Has’a göre Bayraktarların devreye girmesi, Türkiye’nin Kırgızistan’ın yanında durduğu algısını güçlendiriyor.
Has günün sonunda SİHA satışının Türkiye’ye kazandırmayacağını vurguluyor: “Bu durum hem Türkiye’nin Tacikistan’la ilişkilerinin zarar görmesi riski taşıyor hem de Kırgızistan’a karşı dengeyi korumak üzere Duşanbe’yi Türkiye, İran ve Rusya’dan SİHA almaya itebilir. SİHA’ların İran’dan gelmesi Tahran’ın nüfuz alanını genişletebilir. Türkiye, Tacikistan’a da SİHA satarsa Bişkek’in tepkisiyle karşılaşabilir. Yani SİHA satışı iki tarafı da memnun etmesi zor bir ticaret. Erdoğan’ın yakın çevresinin birkaç yüz milyon dolar kâr etmesi uğruna Türkiye’nin ilişkilerinin bozulması riski var.”
Has, Bayraktarların çatışmaların seyrine etkisine dair de “SİHA’lar çatışmaların daha da uzamasına ve kayıpların artmasına yol açıyor, sınır anlaşmazlığına siyasi-diplomatik çözüm bulunmasını zorlaştırıyor. Bu da iki ülkenin de üyesi olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ve 1996’da sınır ihtilaflarını çözmek amacıyla yola çıkmış olan ŞİO’nun etkinliğine zarar veriyor. SİHA’ların çatışmalara negatif ivme katması sadece Moskova değil Pekin için de rahatsız edici” diyor.
En son Etiyopya’da Tigray güçlerine karşı TB2’lerin kullanılması büyük bir tartışma yaratmış, tehditler üzerine Türk büyükelçiliği tahliye edilmişti.
Çatışma bölgelerine SİHA satışı bir ülkeyle bağları güçlendirirken diğeriyle ilişkileri bozabiliyor. Bu tür bir tartışmanın Orta Asya’ya sıçraması, Erdoğan’ın Ermenistan-Azerbaycan arasındaki olası barışa binaen hayalini kurduğu koridor planlarının geleceği açısından da kötü bir sinyal. Erdoğan Zengezur koridoruyla birlikte Türkiye’nin Orta Asya’ya rahatça ulaşıp ilişkileri güçlendireceğinden söz ediyor. SİHA’lar Erdoğan’ın bir hayalini canlandırırken diğer hayalini vurabilir.
Al-Monitor / 26.09.22