Geçen hafta doksanları aratır bir zam yağmuru oldu. Doğalgaza yüzde 12, elektriğe yüzde 15, LPG’de 50-60 kuruşluk bir zam geldi. Tam da “çok kötü” derken Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin (TEİAŞ) özelleştirilmesi kararı Resmî Gazete’de yayımlandı.
İktidarın bu kadar yekpare saldırı yapmasının arkasında müthiş bir özgüven var, kesin. Bu özgüvenin arkasında Meclis'te muhalefetin hiçliği yatıyor, belli. Dile kolay, MKE’nin özelleştirilebilmesi için önce anonim şirket olması gerekiyor ve bu teklife koca Meclis'te sadece 63 vekil “RED” oyu kullanıyor. Yazı ile altmış üç. Yüzde 42,5 ile iktidar olan bir parti yüzde 80 KABUL oyu ile Meclis'ten kanun geçiriyor! Bu AKP’ye umut, bize utanç oluyor.
Konumuz ise tam da AKP’ye umut, bize zulüm olan diğer bir konu; elektrik zamları. Diğer konuları başka zamana saklayalım diyorum. Zaten bu yazının bilgileri ile TEİAŞ özelleştirilmesi, gaz zamları filan şablon olarak aynı. Sadece detaylarda fark var.
İstifa gerektiren müjde!
Hatırlayalım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı geçenlerde günlük olarak tüketilen ve üretilen elektrikte rekor müjdesi verdi. Normalde böyle bir paylaşımın arkasından istifa gelmesi gerekir. Aşırı üretim ve tüketimin nesi müjde olabilir? Aslında bu verimsizliğin itirafı anlamına geliyor. Bu ifade bakanın enerji verimliliğini uygulamadığını, tüketimi körüklemek için her türlü kamu politikasını küçük bir azınlık için esnettiğinin itirafı anlamına geliyor.
Ama başka bir kötü yanı daha var. Ortada feci bir sermaye transferi ve suistimal söz konusu. Bunun da bir aritmetiği var. Sayılar politiktir deriz ya, zamların altında yatan dramları ve siyaseti biraz konuşalım.
Faturamız ne kadar şişti?
1 yıl evvel 100 kWh elektrik tüketen bir evi düşünün. Temmuz 2020'de 71 TL elektrik faturası ödedi. Bu her bir kWh elektrik için 71 kuruş anlamına geliyor. Bu 71 kuruşun 36 kuruşu üretim şirketlerine, 21 kuruşu dağıtım şirketlerine, yaklaşık 14 kuruşu ise devletin kasasına gitti.
Biliyoruz ki, yılda toplam 230 milyar kWh kadar elektrik tüketiyoruz ve her bir kuruş zam halktan 2,3 milyar TL daha fazla para toplamak demek.
Peki bir yıl önce 71 kuruş olan 1 kWh elektrik ne kadar zam gelmiş?
- Faturanın üretim kalemine 11,2 kuruş zam gelmiş. Lütfen soygunu bulmak için yukarıdaki 2,3 milyar TL rakamı ile çarpın.
- Sonra faturanın dağıtım kalemine 5,5 kuruş zam gelmiş. Lütfen soygunu bulmak için onu da yukarıdaki rakamlarla çarpın.
- Sonra faturanın vergi kalemine 4 kuruş zam gelmiş. Lütfen soygunu bulmak için onu da yukarıdaki rakamlarla çarpın. Çarpamıyorsunuz değil mi? Bilakis, çarpılıyorsunuz!
Şimdi toplamda 20,7 kuruş zammı çarpacaksınız. Çarpmakla uğraşmayın. Biz en iyisi buna çarpım tablosu değil, soygun tablosu diyelim.
Böylece geçen yıl 100 kWh tüketen vatandaş 71 TL öderken bu sene 91 TL 72 kuruş ödemiş. Ama o kuruşluk artışlar milyarlık sermaye transferinin adı olmuş!
**
Bakan kime müjde vermiş?
Şimdi bakanın müjdesini anladınız mı? Bakan iktidara ve şirketlere hem tüketimi arttırarak hem de faturaları arttırarak gelirleri katlama müjdesi vermiş. 1 kuruşluk zam toplamda 2,3 milyar TL gelir artışı ise, daha çok tüketimle o 1 kuruşlar 2,4 belki 2,5 milyar TL gelir demek. Çok başarılı değil mi?
Zammın kaynağı ne?
Bu tüketici boyutu, tüketici faturası. Asıl bir mesele daha var ki o da üretim boyutu. Onu da vatandaş ödüyor. O resim biraz daha kompleks ama çok detaya girmeyeceğiz. Bu detayları geçmiş zam yazılarımızdan görebilirsiniz. (Ocak 2021 zammı için “Elektriğe zam neyi saklıyor?”, Ekim 2020 zammı için “Elektrik zammı skandalın yanında hiç önemli değil!” yazılarına bakabilirsiniz).
Hemen bir arka plan bilgisi verelim. Bu kısmı açıklamak için 2021’in ilk altı ay verilerini kullanacağız ve bunu “göstermelik kapanma” olan 2020’nin ilk altı ayı yerine daha çok 2019’un ilk altı ayı ile karşılaştıracağız.
2021’in ilk altı ayına göre hidroelektrik santrallerde kuraklık nedeni ile üretim 2019’a göre tam yüzde 39 düşmüş! Hükümet ne yapmış? Bu durum karşısında kuraklık etkilerini azaltan politikaları uygulamak, enerji verimliliğini arttırmak yerine gazla elektrik üretimine yüklenmiş. Böylece doğalgaz santrallerindeki üretim ikiye katlanmış! Tabii bu gaz santralları daha çok gaz yakınca, üstüne döviz de son zamanlarda artınca iktidar Rusya’ya gaz parası vermek için zam yapmak zorunda kalmış.
Ama ikinci bir şey daha olmuş. İktidar, deli gibi çöp yakmış. Biliyorsunuz Türkiye plastik dahil çöpleri biyokütle sayıyor. Biyokütle santrallerinin üretimi bir önceki yıla göre yüzde 43 artmış. Daha çok çöp yakmanın maliyeti için de zam yapılmış yani.
Üçüncü bir şey daha olmuş, suistimal edilen yenilenebilir enerji destekleri de patlamış. Elektrik Piyasası Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) maliyetleri 2019’a göre tam yüzde 26 artmış!
Bu üç şeye bir utanç maddesi daha ekleyelim. En başta bir kuraklık olduğunu HES’lerin durumundan yola çıkarak belirtmiştik. Bu dönemde çiftçi kuraklıkla kıvranıp, pompası ile deli gibi su çekmiş. Tarımsal sulama 2021’de 2020’nin ilk 4 ayına göre yüzde 147 artmış. Cebinde para kalmayan çiftçi için bu, ekonomik yıkımın hızlanması demek!
Özetle, kuraklık yaşanırken bu farkı iktidar Rusya’dan alınacak gazı yakarak, kentlerdeki çöpü yakarak ve bunun maliyetini halka yükleyerek çözmeye çalışmış. Üstüne çiftçinin sorunun çözmek yerine su pompası için elektrik kullanmasından fayda elde etmiş.
Çok temiz bir resim.
Zammın arkasında kim var?
Elektrikte 1 kuruş zammın halkın cebinden 2,3 milyar TL toplanması demek olduğunu artık biliyoruz. Faturamız bir ay öncesine göre 12 kuruş, bir yıl öncesine göre 21 kuruş zamlandı. Bu sayılarla çarparsanız, elektrikten çok fatura sizi çarpacak.
Bu zammın arkasında sadece şirketlere para kazandırmak dışında bir derdi olmayan bir bakan ve onun yöneticilere olan derin bağlılığı yok. Bunun arkasında sadece halkı ve doğayı yok sayan iktidar yok. Bunun arkasında iktidarın politikalarını izlemeyen, sorgulamayan, dert edinmeyen ve bunu yaparken de halkı ve doğayı yok sayan Meclis muhalefeti de var. Bu toplamın devamında kuraklığı dert etmeyen, Rusya’nın gazı, kentlerin çöpü ile sorunu çözen bir politika var ve faturayı halka ödeten o anlayış da var. Hem de çiftçinin son parasını alma pahasına.
Çözüme de girelim mi? Sakın zamma karşı çıkarak politika yapmayın. Bunu böyle yaparak AKP’yi iktidar yaptınız zaten. Bizim için çözüm basit. Kamulaştırma tabii ki. Ama sizinki gibi popülist bir kamulaştırma değil, siyasi bir kamulaştırma. Yani iki tweet, bir genel kurul parlaması kadarlık bir kamulaştırma asla değil.
Zammın arkasında kimler var belli. Karşısında ise bizler varız. Zaten açık değil mi, arkasında olanlar değil karşısında olanlar bu sorunu çözecek!
Gazete Duvar / 05.07.21