'Büyük Savaş'ın geri dönüşü- Ergin Yıldızoğlu

Tayvan gibi güncel noktalara, Akdeniz'de, Ortadoğu ve Afrika'da yeni sıcak çatışma noktaları çeşitlenerek eklenebilecek. Taraflardan biri, yüksek yoğunlukta savaşa sınırlı amaçlarla girmiş olsa bile savaşın sistemik bir düzeye tırmanmasından kaçınamayacak.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 22 Ağustos 2022
  • 11:15

ABD devletinin düşünce kuruluşu RAND Corporation’ın Ulusal Güvenlik Araştırmaları Bölümü’nün, savunma bakanlığının sponsorluğunda hazırladığı “The Return of Great Power War” (Büyük Güç Savaşının Geri Dönüşü) başlıklı 157 sayfalık bir rapor, ABD ile Çin arasında olası bir “sistemik savaşa” ilişkin senaryoları irdeliyor. Diğer bir deyişle rapor, bir hegemonya savaşının olası mekânlarını, araçlarını tartışıyor. 

Rapor, Çin’in ABD’ye yakın bir ekonomik askeri gelişmişlik düzeyine ulaşması durumunda gündeme gelecek “güç transferi” (hegemonya değişimi) sürecinin barışçı bir biçimde yaşanamayacağını varsayıyor. Raporun yazarları, olası bir ABD-Çin savaşını düşünebilmek için, savaş tekniklerindeki, jeopolitikteki trendleri, geçmişte kimi büyük güçlerin davranışlarını, devletler arası örnek çatışmaların özelliklerini irdeledikten sonra “düşük yoğunluklu” ve “yüksek yoğunluklu” savaş olmak üzere iki ana senaryo üzerinde yoğunlaşıyorlar.

Soğuk Savaş’tan daha tehlikeli

Rapor iki ülkenin, çatışmaya başladığı konuların ABD açısından Soğuk Savaş’a göre çok daha çeşitli, karmaşık ve çok daha büyük bir güvenlik tehlikesi oluşturduğunu saptıyor: ABD “Soğuk Savaş”a gücünün zirvesinde girmişti. Şimdi ABD’nin gücü gerilerken Çin’in gücü artıyor. ABD ile Çin, ekonomik, teknolojik, ideolojik, birçok alanda ve dünya ekonomisi çapında rekabet ediyorlar. Dahası iki ülkenin arasında Tayvan gibi, birçok patlayıcı ve hızla kontrolden çıkabilecek çelişki noktaları var.

Rapor, “derin yapısal dinamiklerden” dolayı ABD-Çin çatışmasının uzun yıllar sürmesini bekliyor. Raporda, Çin’in, Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’ya kadar uzanan “Kuşak ve Yol İnisiyatifi”ni (KYİ) başarıyla gerçekleştirmesi durumunda, ABD’nin, küresel düzeyde, SSCB’den çok daha güçlü bir rakiple karşı karşıya kalacağı birçok kez vurgulanıyor. Böylece “KYİ coğrafyasındaki ülkeleri kim etkileyecek” sorusu bir ABD-Çin savaşının en kritik sorusu olarak şekilleniyor. 

“Düşük yoğunluklu savaş” uzun sürecek, vekâlet savaşları üzerinden yaşanacak. Her iki ülke de “vekil güçleri” ekonomik, siyasi ve silah tedariki alanlarında destekleyecek, zaman zaman “özel güçler” de bu savaşlarda “vekil güçlerin” yanında savaşabilecek. Bu savaşlar, 3. ülkelerin iktidarlarını ve/veya muhalefetlerini, doğrudan ve/veya dolaylı olarak destekleme ve rejimlerini, alanlarını kaynaklarını denetim altına alma yoluyla ilerleyecek. Diğer bir deyişle, “düşük yoğunluklu savaş” eski ve yeni emperyalizm, klasik ve yeni sömürgecilik, emperyalizm destekli iç savaşları kapsıyor ve paylaşım savaşları dinamiğini canlandırıyor. Bu “düşük yoğunluklu savaş” sürekli değişen dengeler ve kazanılan-kaybedilen mekânlar, dünya çapında iç savaşlar, askeri darbeler, “devlet dışı güçler” vb. ile parçalanmakta olan bir “uluslararası düzen” içinde yaşanacak.  Tarafların güçlerinin özellikle siber uzay ve bilişim savaşları alanında doğrudan, çatışma, bu çatışmanın kontrolden çıkarak hızla genelleşmesi, “yüksek yoğunluklu savaşa” dönüşmesi olasılığı da var. 

“Yüksek yoğunluklu savaş” içinde, “düşük yoğunluklu savaş” da rakibin askeri ekonomik kaynaklarını aşındırmak, dikkatini dağıtmak gibi amaçlarla kullanılacak. “Yüksek yoğunluklu savaş” içinde, dağılmaya başlamış bir uluslararası düzende tarafların orduları kimi sıcak noktalarda doğrudan çatışacaklar. Tayvan gibi güncel noktalara, Akdeniz’de, Ortadoğu ve Afrika’da yeni sıcak çatışma noktaları çeşitlenerek eklenebilecek. Taraflardan biri, yüksek yoğunlukta savaşa sınırlı amaçlarla girmiş olsa bile savaşın sistemik bir düzeye tırmanmasından kaçınamayacak. (Devam edecek)

Cumhuriyet / 22.08.22