Çözülme hızlanıyor- Ergin Yıldızoğlu

Belli ki bu “geçiş” tamamlandığında (!), insanlığı demokratik, özgürlükçü bir dünyada beklemiyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 01 Ağustos 2022
  • 11:55

Son haftalarda, ekonomide neoliberal küreselleşmeye, siyasette liberal demokrasiye dayanan modelin, çözülme süreci yine hızlandı. “Büyük resme” bakan hemen tüm yorumcular gündemde büyük değişikliklerin olduğunda anlaşıyorlar ama, iyimser beklentilere rastlamak olanaksız.

Çözülmenin resmi

2007/8 “Finansal Krizi” bir dönüm noktası oldu. “Büyük durgunluk” içinde küresel ticaret, uluslararası sermaye hareketleri hızla gerilerken, jeopolitik dengeler değişmeye, ABD-Çin ilişkileri bozulmaya, Trump döneminde ticaret savaşları, teknolojik rekabet öne çıkmaya başladı.

Dünya ekonomisi, büyük durgunluktan ve ticaretteki daralmadan çıkmaya çabalarken, pandemi, on yıllardır ihmal edilmiş, kaynaksız bırakılmış sağlık sistemlerini iki yılda yaklaşık 600 milyon vaka ve 7 milyona yakın can kaybıyla “yangın yerine” çevirdi. Pandemi yatışırken, stagflasyon korkusu, faizleri yükseltmeye başlar, gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetleri artarken, patlak veren Ukrayna savaşı, zaten yukarı doğru gitmekte olan gıda fiyatlarını daha da yukarı itti, üstüne enerji ve hammadde fiyatları enflasyonunu ekledi. 

Geçen hafta, uluslararası ekonomi yazınında, ABD’de üç aylık ekonomik büyümenin ikinci kez negatif alana geçmesi, dolayısıyla bir “teknik resesyona” girmesi, Avro bölgesinde ekonomik yavaşlamanın sürüyor olması, gelecek yıl resesyona girmesinin kesinleşmesi, her iki bölgede de enflasyonun tırmanmaya devam etmesi, dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in yavaşlaması, Çin pazarından yararlanmak için gelmiş ABD, Alman şirketlerinin çıkmaya başlaması, bir imalat ve ihracat ülkesi olan Almanya’da, özellikle Rusya gaz akımını kısmaya başladıktan sonra, koyulaşan karamsarlık, ABD ve Avrupa’da “satın alma müdürleri endeksi”ndeki gerileme eğilimi tartışılıyordu. Bir de gelişmekte olan ülkelerde, uluslararası sermaye hızla çıkarken, daha da zorlaşan bir soru: Borç mu ödeyelim, halkı mı besleyelim? Sakın Sri Lanka madendeki kanarya olmasın?

Ve adı…

Bu karanlık tablo, dünya ekonomisinin verili mimarisinde bir çözülmeye işaret ediyor. Ben bu çözülmeyi kapitalizmin yapısal krizi içinde bir kriz yönetim modelinin tükenmesi olarak okuyorum. Almanya’nın dev şirketlerinden BASF’nin CEO’su Martin Brüdermüller, küreselleşme eğiliminin geri dönmeye başlaması bağlamında anlamlandırıyor ve “Bildiğimiz biçimiyle bir küreselleşme geri gelmeyecek” diyor. ABD Merkez Bankası Başkanı Powell’e göre “küreselleşme yalnızca duraklamakla kalmadı, geri dönmeye başladı.” IMF Başkanı Kristalina Georgieva’ya göre, “küresel durum karamsar ve olağanüstü belirsiz.”

Tarihçi, Prof. John Gray daha kapsamlı bir bakışla “Dünya çapında bir rejim değişikli yaşanıyor” diyor ve ekliyor “halkına seçenekler sunmaya çalışan devletlerden, yönettiklerini tehlikelerden korumayı vaat eden devletlere geçiliyor.” Dünya “tamzamanında stok yönetimi rejiminden, dayanıklılığa dayalı bir rejime geçiyor... “Bu geçişin tamamlanması yıllar sürecek.”

Devletler güvenlik vaat etmeye başladıklarında, düşman üretmeye de başlarlar, baskı ve denetim artar. Büyük ekonomiler içe dönmeye, ya da Yellen’in deyimiylen yalnızca dostlarıyla ticaret yapmaya başlayınca, milliyetçilik, kutuplaşma ve başka çok karanlık eğilimler güçlenir, militarizm beslenecek yeni kaynaklar bulur. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg boşuna mı “özgürlük (Batı’nın modeli -E.Y) serbest ticaretten önemlidir” diyor.  Spiegel, Almanya’da Başbakan Scholz ve yardımcısı Habeck’in “artık, ekonomiye öncelik vermekten vazgeçmek istediğini”, Dışişleri Bakanı Baerbock’u de “tek başına ticaretin değişim getirdiğine inanmadığını” yazıyor. İklim krizine ve sığınmacılar sorununa değinmedik bile...

Belli ki bu “geçiş” tamamlandığında (!), insanlığı demokratik, özgürlükçü bir dünyada beklemiyor.

Cumhuriyet / 01.08.22