İnsanlık tarihinin gördüğü en gaddar örgütlerden olan IŞİD’in lideri Ebubekir El Bağdadi ‘Kayla Mueller’ adı verilen bir operasyonla öldürüldü. ABD emperyalizmi tıpkı El Kaide lideri Usame Bin Ladin vakasında olduğu gibi bir kez daha dünyayı kurtaran “kahraman” pozuna büründü. Operasyonu Beyaz Saray’da “film izler gibi” izlediğini belirten Trump, görüntülerin kamuoyuyla paylaşılmasının gündeme gelebileceğini söyledi. Bağdadi’nin öldürülmesinden herkes pay kapmaya çalışırken belki de en anlamlı yorum İran’dan geldi: “Büyük bir mesele değil, kendi yaratığınızı öldürdünüz.”
Hakikaten de ABD kendi yarattığı canavarı öldürdü. IŞİD her yönüyle karanlık bir örgüt. CIA başta olmak üzere Batılı istihbarat örgütleriyle bağlantıları tartışmasız. ABD’nin Suriye’nin doğusuna yerleşmesi için bir vesile olan IŞİD, misyonunu doldurunca ıskartaya çıkartıldı, tıpkı Afganistan işgalinin bahanesi yapılan Usame Bin Ladin’in El Kaide’si gibi.
2014 Baharı’nda bir gece ansızın dünyanın gündemine giren Bağdadi de Bin Ladin gibi yakın tarihin en şaibeli figürü. Her ikisi de Amerikan emperyalizminin bölgesel müdahaleciliğinin figüranı oldu. Bağdadi’nin de Bin Ladin’in de hayatları, mücadeleleri, ilişkileri ve öldürülüşleri benzerlikler taşıyor.
ABD için küresel cihad!
Bağdadi’yle bir dönem de fiilen kapanmış oldu. IŞİD’in kim ya da kimler tarafından neden kurulduğu hep şaibeliydi. Kuruluşu ABD’nin Irak işgali’ne dayandırılsa da belirsizlikler silsilesinin üzerindeki sis perdesi belki de hiçbir zaman aralanmayacak.
Bağdadi’nin CIA ile ilişkisi, Amerika’nın kontrolündeki cezaevlerinde yatması, Bin Ladin gibi ilk günden itibaren tek bir esrarengiz fotoğrafla resmedilmesi gibi sorular açıklanmaya muhtaç. Bu tarz radikal İslamcı örgütlerin ABD’nin küresel yönelimleri doğrultusunda nasıl kullanıldıkları da ortada.
Nihilist gençler!
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Ağustos 2015’teki kırk sayfalık tartışmalı raporu oldukça çarpıcıydı. “DAİŞ’in Temel Felsefesi ve Dini Referansları Raporu”nda suçu modernizme ve laisizme atan, örgüte katılımın nedenlerini nihilizme dayandıran, bu tür anlayışların modernizmin şiddete dayanan ürünü olarak ortaya çıktığını ifade eden çarpık tespitler yer alıyordu.
Raporda IŞİD gibi örgütlerin nihilizmin yansıması olduğu iddia edilerek “İslam’ı nihilizmin referans çerçevesine dönüştürme teşebbüsü, adam öldürmekten daha beter bir fitnedir” ifadeleri kullanılıyordu. Cihatçılar bir grup “aktivist Müslüman” olarak tanımlanırken, IŞİD ve benzeri örgütlere katılım bir öfke patlamasının sonucu olarak açıklanıyordu. Raporda IŞİD, “Ötekileştirilen gençlerin kurtuluş ideolojisi” olarak tanımlanıyordu.
IŞİD yerine ‘dinin koruyucuları’
Kuşkusuz ki Bağdadi’nin öldürülmesi IŞİD’in bittiği anlamına gelmiyor. ABD şimdiden yedek cihadist örgütleri piyasaya sürmeye başladı. Horasan ve “Hurras el Din” yani “Dinin Koruyucuları” örgütleri bir süredir IŞİD’den daha tehlikeli örgütler olarak pazarlanıyorlardı. Radikal İslamcı cihatçı grupların emperyalist güç odakları tarafından nasıl kullanıldıklarına tarih tanık. ABD için küresel cihat yapan Selefi/Vahabi vandalizm bir karabatak gibi bir yerde batarken, diğer tarafta çıkıyor. Amerikan emperyalizminin temsilcilerinin Bin Ladin’i, Bağdadi’yi öldürürken verdikleri pozlar aldatmasın. Sırada yeni Bağdadi’ler, Bin Ladin’ler var. Nerede nasıl çıkacaklarını görmek için de ABD’nin bir sonraki hedefinin olduğu yere bakılmalı.
BirGün / 29.10.19