11 Eylül radikal İslam’a karşı ılımlı İslam’ı devreye soktu- İbrahim Varlı

11 Eylül ılımlı İslam olarak gördüğü akımları kullanmayı planlıyordu. BOP bağlamında ilk rejim değişikliği Türkiye’de başladı. Müslüman Kardeşler desteklendi. Ama bu proje çöktü. Artık siyasal İslam radikal İslam’a karşı seçenek olarak görülmüyor aksine, radikal İslam’a uygun ekosistemi yaratan bir akım olarak görülüyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 11 Eylül 2021
  • 08:45

Bugün 11 Eylül 2001’deki İkiz Kule saldırılarının 20'nci yıldönümü. El Kaide tarafından düzenlenen saldırılar Amerikan emperyalizminin yeni “güvenlik” doktrinini hayata geçirdiği jeo politik bir kırılmanın vesilesi oldu. El Kaide ve radikal İslamcı köktendincilikle mücadele bahanesiyle önce Afganistan ardından da Irak işgal edildi. İkiz Kule saldırıları aynı zamanda “ılımlı İslam” projesinin de piyasaya sürülmesine yol açtı. Ancak aradan geçen yirmi yıl sonra ABD, ülkenin anahtarını köktendinci Taliban’a vererek geri çekildi. Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Ergin Yıldızoğlu, 11 Eylül’ün bölgeye etkisini, kullanışlı bir aparata dönüşen siyasal İslamcılığın nasıl değerlendirildiğini anlattı.

11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırılarının 20'nci yıldönümündeyiz. ABD radikal İslamcı terörle/köktendincilikle mücadele bahanesiyle girdiği Afganistan’dan, anahtarı Taliban’a bırakarak çıktı. ABD yenildiği için mi çekildi yoksa yeni bir stratejiyi hayata geçirmek için, Taliban’la anlaşarak mı çıktı?

Yenilgi kavramı her zaman bir amaca göre tanımlanır. ABD, Afganistan’a girdiğinde amaç başlangıçta El Kaide’nin orada barınmasına son vermek ve dünyaya ABD’nin askeri kapasitesini kanıtlamaktı. Bu iki amaca da ulaştı. Afganistan’da “ulus inşa etmek” projesiyse, birçok ABD askeri sınai kompleksine, özel savaş şirketlerine, inşaat şirketlerini, ABD’nin yeri işbirlikçilerine yaklaşık 2 trilyon dolar transfer etti ama başarılı olamadı. ABD 2014 yılından bu yana ABD, Çin’in yükselişine karşı konuşlanmak üzere dikkatini Büyük Ortadoğu’dan Hint-Pasifik havzasına kaydırmaya çalışıyor, Afganistan’dan çıkmaya hazırlanıyordu. ABD’nin bu tutumu yerli işbirlikçilerin ve Afgan ordusunun direnme kapasitesini adeta sabote etti. “ABD çıkacak ve bizi yalnız bırakacak” duyusu oluştu. Kısacası Afganistan artık jeostratejik olarak önemli değildi. Hatta bir sorun alanı olarak Rusya ve Çin’e bırakılabilirdi. ABD baskısı ile Taliban yurtdışı liderliği Pakistan’dan Katar’a, ABD’nin, deyim yerindeyse, elinin altına taşındı. Trump döneminde ABD Taliban’la bir anlaşma yaptı ve sonra da tam bir emperyalist umarsızlıkla, apar topar hatta bir kaos ortamında Afganistan’dan “çıktı.” Ancak CIA başkanının gelip Taliban liderliği ile bizzat görüşmesi, Hamit Karzai ve Abdullah Abdullah gibi ilk “sömürge bürokratlarının”, Kabil’den kaçmaya yeltenmemiş olması, Taliban’ın bunlarla görüşüyor olması da anlamlıdır.

11 Eylül saldırıları siyasal İslamcı projenin bizzat BOP çerçevesinde piyasaya sürülmesine yol açtı. Geline noktada bu proje de çöktü. 11 Eylül’ü siyasal İslam-radikal İslam üzerinden nasıl okuyabiliriz?

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) aslında 2004’de ABD’nin bölgeyi “demokratikleştirme”, ekonomilerini yeniden yapılandırma projesini anlatan ve G7 grubuna sunulmak üzere hazırlanan belge basına sızdırıldığında, Mısır, Suudi Arabistan, Emirlikler, hatta Fransa tarafından protesto edildiğinde çöktü. Bu batık projenin Irak ayağında, işgalci güçlerin tutunabilmek için tetiklediği ortamda, radikal İslam’ın, IŞİD’e dönüşecek olan bir dalı yeşerme fırsatı buldu. 11 Eylül radikal İslam’a karşı ılımlı (işbirlikçi) İslam olarak gördüğü akımları kullanmayı planlıyordu. BOP bağlamında ilk rejim değişikliği Türkiye’de başladı. Arap isyanları döneminde Mısır’da Müslüman Kardeşler desteklendi. Ama her ikisi de beklenenleri veremedi. Şimdi artık Siyasal İslam radikal İslam’a karşı bir seçenek olarak görülmüyor aksine, radikal İslam’a uygun bir eko-sistemi yaratan ve besleyen bir akım olarak görülüyor.

11 Eylül’ün, ABD dış politikasındaki bir tıkanmanın kilidini açan “yararlı bir felaket” olarak betimlenebileceğini yazdınız. Tarihte bu tarz pek çok kırılma, “yararlı felaket” var. Bu “yararlı felaket”in dünyayı, Ortadoğu’yu, Türkiye’ye etkisi nasıl oldu?

ABD’nin hegemonya restorasyonu rüyası ve imparatorluk projesinin imkânsızlığı kanıtlandı. 11 Eylül’ün hemen ardında yayımlanan “QDR 2001” raporunu değerlendirirken vurguladığım gibi cennetten (hegemonik konumdan) bir kez kovulanlar oraya geri dönemezler. Çünkü hegemonya çok özgün tarihsel koşulların ürünüdür, sonra her şey değişir. Bu koşulların bir daha bir araya gelmesi mümkün olmadığından, restorasyon çabalarının başarılı olma şansı da yok. 11 Eylül ile başlayan imparatorluk projesini finanse etme çabaları, 2007 finansal krizinin oluşmasında önemli bir etken oldu. Yeni bir hegemonya adayının çıkma olasılığının önünü kapatmayı amaçlayan proje, finansal kriz ve “büyük durgunluk” üzerinden Çin’in tam da böyle bir hegemonya adayı büyük güç olarak yükselmesini hızlandırdı. Diyalektik işte.

20 yılda neler yaşandı?

• 11 Eylül 2001

El Kaide kaçırdığı 2 uçakla New York’taki İkiz Kuleler’e saldırdı. Bir diğer uçak ise Pentagon’a binasına çarptı.

• 7 Ekim 2001
ABD, Afganistan’a ilk saldırıyı gerçekleştirdi ve işgal başladı.

• 9 Aralık 2001
Afganistan'da Taliban iktidarı sona erdi.

• 14 Haziran 2002
Hamid Karzai, Afganistan'ın geçiş hükümetinin lideri oldu.

• 2 Mayıs 2003
ABD'li yetkililer, Afganistan'daki büyük muharebe operasyonlarının sona erdiğini ilan etti.

• 9 Ekim 2004
Karzai, yüzde 55 oyla Afganistan Devlet Başkanı seçildi.

• 29 Ekim 2004
Usame Bin Ladin, Katar merkezli El Cezire'de yayınlanan açıklamasında, 11 Eylül 2001 saldırılarının sorumluluğunu üstlendi.

• 23 Mayıs 2005
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve ABD Başkanı George W. Bush, ülkelerinin stratejik ortaklarını ilan eden ortak bir bildiri yayınladı.

• 17 Şubat 2009
ABD'de Başkan seçilen Barack Obama, Afganistan'daki gücü artırmaya karar vererek savaş bölgesine 17 bin asker daha göndermeyi planladığını duyurdu.

• 13 Kasım 2009
20 Ağustos'ta yapılan tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından iki aydan fazla süren belirsizlikten sonra, Cumhurbaşkanı Hamid Karzai bir dönem daha seçildi.

• 1 Mayıs 2011
Usame Bin Ladin, Pakistan'da ABD güçlerinin düzenlediği baskında öldürüldü.

• 7 Ekim 2011
Afganistan'da savaşın 10'uncu yılı geride kalırken sadece 2011'de 3 bin 133, toplamda ise 17 bine yakın sivil hayatını kaybetti.

• 27 Mayıs 2014
Obama ikinci görev süresinin sona ereceği 2016 yılı sonuna kadar neredeyse tüm ABD askerlerini Afganistan'dan çekme planını açıkladı.

• 21 Eylül 2014
Afganistan'da yeni seçilen Cumhurbaşkanı Eşref Gani, seçim sonuçlarına itiraz eden Abdullah Abdullah ile bir koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaştı.

• 28 Aralık 2014
ABD'nin Afganistan muharebe misyonu resmi olarak sona erdi.

• 21 Ağustos 2017
ABD Başkanı Donald Trump, Taliban'a Kabil hükümetiyle barış görüşmeleri yapma çağrısında bulundu.

• 4 Eylül 2018
ABD'li diplomat Zalmay Halilzad, Taliban ile müzakereler için özel temsilci olarak atandı. Halilzad, Katar'ın başkenti Doha'da Taliban temsilcileriyle bir araya geldi.

• 7 Eylül 2019
ABD'nin baş müzakerecisi Halilzad'ın Taliban liderleriyle "prensipte" bir anlaşmaya varıldığını açıklamasından bir hafta sonra, Trump barış görüşmelerini aniden durdurdu.

• 29 Şubat 2020
ABD elçisi Halilzad ve Taliban, Afganistan'daki ABD birliklerinin önemli ölçüde geri çekilmesinin önünü açan bir anlaşma imzaladı.

• 14 Nisan 2021
Başkanlık görevini devralan Joe Biden, kendisine miras kalan çekilmenin 31 Ağustos'ta tamamlanacağını ilan etti.

• 15 Ağustos 2021
Taliban, başkent Kabil’i kuşattı ve yönetimi savaşmadan devraldı. Cumhurbaşkanı Eşref Gani aynı gün ülkeyi terk etti.

• 31 Ağustos 2021
ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, ABD güçlerinin Afganistan'dan çekilme sürecinin tamamlandığını açıkladı.

11 Eylül saldırılarında toplam 2 bin 977 kişi hayatını kaybetti.

***

Bitmeyen kaos ve acı

ABD'nin Irak ve Afganistan'ı işgaline dayanak gösterilen 11 Eylül 2001 saldırılarından 20 yıl sonra Afganistan yeniden Taliban iktidarı altında. Kabil Havalimanı'ndan tahliyeler sırasında Afganların kalkışa hazırlanan uçağın kanatlarına tırmanmaya çalıştığı ve bir bebeğin havalimanında Amerikan askerine verildiği görüntüler, 11 Eylül saldırıları gibi hafızalara kazındı.

ABD'nin en uzun işgali, Amerikan askerlerinin Afganistan'dan çekilmesiyle son bulsa da trilyonlara ulaşan savaşın bedelini Amerikalılar ödemeye devam ediyor. ABD'nin 2020 itibarıyla borçlanarak finanse ettiği Afganistan ve Irak savaşlarının maliyeti 2 trilyon doları geçiyor ve 2050'ye kadar ise bu borçlanmanın faizinin 6,5 trilyon doları bulması bekleniyor. Afganistan'da ise Taliban 20 yıllık işgal boyunca daha fazla güç kazanmakla kalmadı, Kabil'in düşmesi ve 15 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeyi terk etmesi sonrası ülkeyi yeniden kontrol altına aldı. ABD'nin Afganistan'ı işgalinden bu yana ise 50 binin üzerinde sivil ve yaklaşık 2 bin 500 işgalci ABD askeri hayatını kaybetti.

3 bine yakın kişi hayatını kaybetti

11 Eylül 2001 sabahı New York, İkiz Kuleler'e yönelik uçaklı saldırıyla uyandı. Newark, Boston ve Washington'dan havalanıp San Francisco ve Los Angeles'a giden dört yolcu uçağının kaçırılmasının ardından Los Angeles'a giden yolcu uçağı, yerel saatle 08.46'da İkiz Kuleler'in kuzey yönündeki binasına çarptı. Kuzey kulesi alevler içinde yanarken, United Airlines'a ait kaçırılan diğer bir uçak da ilk saldırıdan 17 dakika sonra güney kulesine çarptı.
İkiz Kuleler hem ABD hem de tüm dünyanın canlı yayında izlediği saldırıların ardından dakikalar içinde yerle bir oldu. Bu saldırıların ardından kaçırılan bir diğer uçak ise ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasına çarptı. Kaçırılan son uçak ise Pennsylvania eyaleti kırsalında F-16'lar tarafından düşürüldü. 11 Eylül saldırıları sonucu uçakları kaçıran 19 saldırgan hariç, New York, Washington and Pennsylvania'da 2 bin 977 kişi hayatını kaybetti.

Sivillerin yanı sıra 343 itfaiyeci de enkazda arama yaptıkları sırada yaşamını yitirdi veya kayboldu. Saldırılarda 25 binden fazla insan yaralandı.

Irak ve Afganistan: ABD'nin kanlı işgali

Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, o dönem Afganistan'da iktidarda olan Taliban'ın 11 Eylül saldırılarının faili olarak gösterilen El Kaide lideri Usame Bin Ladin'i iade etmemesi üzerine Afganistan'ın işgali emrini verdi. Afganistan'ın işgalinin ardından Bush yönetimi, 20 Mart 2003'te Irak'ta kimyasal silah bulunduğu iddiasıyla ''önleyici savaş'' (preventive war) adı altında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı olmadan Irak'ı işgal etti ve Saddam Hüseyin'i devirerek idam etti. 11 Eylül saldırılarının ardından '"yeni dünya düzeni" ve "terörizmle mücadele" konseptli yeni güvenlik stratejileri Batı kamuoyunda hakim oldu.

BirGün / 11.09.21