IŞİD: ABD için yeni bir 11 Eylül vesilesi

Yaşananlar 11 Eylül’den bugüne, ABD emperyalizminin bölgesel çıkarları için yürüttüğü kirli ve kanlı politikanın değişmediğini fazlasıyla göstermektedir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 11 Eylül 2014
  • 11:50

Bundan 13 yıl önce, hala nasıl olduğunun şaibesini koruduğu 11 Eylül saldırılarında Dünya Ticaret Merkezi’ne çarpan iki uçak yeni bir dönemin başlangıcı oldu. ABD Başkanı George Bush’un “artık ya bizdensiniz ya onlardan” diyerek tehditler savurduğu bu dönemde ilk olarak Afganistan işgal edildi. Ardından bunu Irak işgali izledi.

Afganistan’da Sovyetlere karşı kullanılan, desteklenen gerici örgüt Taliban ve yine ABD emperyalizmi ile ilişkileri açık olan El-Kaide, ABD için bu kez işgal ve katliamların gerekçesi olacaktı. Aynı şey Saddam Hüseyin için de geçerliydi. İran-Irak savaşında desteklenen, silahlandırılan Baas rejimi, ABD’nin başını çektiği emperyalist merkezlerin artık öncelikli düşmanıydı. Oysa diktatör ilan edilen Saddam Hüseyin’in Irak’ı, 5 bin Kürdün öldüğü Halepçe Katliamı’nda kullanılan kimyasal silahları yine aynı devletlerden temin etmişti.

ABD’nin beslediği diktatörlere karşı açtığı savaşların gerisinde bölgesel çıkarları bulunuyor. Şimdi aynı kanlı tezgah bir kez daha aynı coğrafyada sergilenmek isteniyor. IŞİD’i yaratanlar, şimdi besleyip büyüttükleri bu ‘canavara’ karşı ‘savaş cephesi’ açmaya çalışıyorlar. IŞİD gibi gerici çeteleri Esad rejimini devirmek için devreye sokan ABD emperyalizmi amacına ulaşamayınca, IŞİD çetelerinin çizilen sınırların dışına çıkmaya başlamasıyla ne ilginçtir ki yine suçlu olarak Esad’ı göstermektedir. ABD’ye göre IŞİD’i yaratan, büyüten Esad’ın uygulamalarıdır.

 

Hesap aynı

11 Eylül saldırısının 13. yıldönümünde ABD emperyalizmi aynı senaryoyu devreye sokmaktadır. Bilinçli bir politikanın ürünü olarak önünü açtıkları IŞİD canilerini bölgesel çıkarları için ‘düşman’ ilan etmektedir. Yakın bir zamana kadar IŞİD çeteleri Suriye ve Irak coğrafyasında Şiileri, kadınları, çocukları katlederken, tecavüzler gerçekleştirirken, kafa keserken, Batı Kürdistan’da Rojava ve Kobane’ye, Şengal’de Ezidilere saldırarak aynı yöntemlere başvururken seslerini çıkartmayanlar, birden IŞİD’in nasıl bir insanlık düşmanı, kan dökücü olduğunu keşfettiler. Zira IŞİD canilerinin kafalarını kestiği Amerikalı gazetecilerin bu çetelerin elinde rehin oldukları da daha başından bilinmektedir. Şimdiye kadar bu rehinelerle ilgili hiçbir girişimleri olmamıştır.

Kaldı ki bir girişimde bulunmaları için hiçbir neden de bulunmamaktadır. ABD için 11 Eylül’de katledilen binlerce insanın önemi sadece haksız işgallerin gerekçesi olacağı içindir. Şimdi de öyledir. IŞİD canilerinin yaptığı tüm vahşi katliamların ABD için değeri bölgesel politikalarına yaptığı katkıdır.

ABD, IŞİD ile mücadele için 3 yıla ihtiyacı olduğundan, bu mücadelenin Suriye içinde de sürdürüleceğinden bahsetmektedir. Yaşananlar 11 Eylül’den bugüne, ABD emperyalizminin bölgesel çıkarları için yürüttüğü kirli ve kanlı politikanın hiç değişmediğini fazlasıyla göstermektedir.