(TKİP VII. Kongresi Bildirgesi’nin 8. ana bölümüdür...)
Devrimci hareketimizin yeniden doğuşunun 50. Yılını geride bıraktık. Partimizin kuruluşun ise 25. Yılındayız. TKİP VII. Kongresi, ilkinin tarihsel anlamı ve ikincisiyle tarihsel bağı üzerine aşağıdaki hususların altını çizer:
- ‘71 Devrimci Hareketi, ‘60’larda ortaya çıkan ve Tarihsel TKP’nin en olumsuz yanlarını politika, program ve örgüt olarak somutlayan burjuva sosyalizmine karşı, devrimci bir tepkinin ürünü oldu. Dönemin egemen sol akımları, TİP ve MDD Hareketi, özünde burjuva sosyalist bir konumu temsil ediyorlardı. Zira kurulu düzeni aşan devrimci bir perspektiften yoksun idiler. Ya ordu ve bürokrasiye ya da anayasa ve parlamentoya bel bağladılar. TİP anayasayı güvence sayarak parlamenter başarı peşinde koştu. MDD’cilik ve Doktorculuk ise, hiç değilse o konjonktürde, ordu darbeciliğinden medet umdu. Anayasa, parlamento, ordu, bürokrasi vb., bunlar kurulu düzenin temel egemenlik kurum ve aygıtlarıdır. Sosyalizm adına bunlara bel bağlayarak yol yürümek, marksist devlet teorisini hiçe saymak, dolayısıyla burjuva sosyalizmi sınırlarında kalmaktır.
- ‘71 Devrimci Hareketi buna devrimci bir tepki olarak doğdu. Bu çıkışta tarihsel önem taşıyan yön, düşünce ve pratikte devrime yönelimdir. Devrim yönelimi kendini reformizmin, parlamentarizmin, ordu darbeciliğinin, düzenin icazet alanının, dolayısıyla legalizmin reddi olarak gösterdi. Özellikle de İbrahim Kaypakkaya şahsında, aynı zamanda sol hareket üzerindeki kemalist etkinin ve ondan ayrı düşünülemeyen sosyal şovenizmin reddi oldu.
- ‘70’li yılların halkçı devrimciliği, bu ilk çıkışın kaba kusurlardan arınmış ve belli bakımlardan olgunlaşmış biçimidir. Kendi dönemine, ‘70’li yılların ikinci yarısına, devrimci küçük-burjuva sosyalizmi olarak damgasını vurdu. Kemalizmin Tarihsel TKP’yi kötürümleştiren ve ‘60’lı yılların sol akımları şahsında yeni bir güç kazanan etkisi, bu dönemde önemli ölçüde kırıldı. Kitleleri devrim mücadelesine yöneltmedeki başarı bununla sıkı sıkıya ilintili idi. Yine aynı devrimci kazanımın bir uzantısı olarak sosyal-şovenizm aşıldı. Dönemin hemen tüm devrimci parti ve grupları Kürtlerin meşru ulusal hak ve taleplerini savundular. Kusurlu bir pratik olarak yaşansa da, illegal temellere dayalı devrimci örgütlenme yolunu tutarak düzenin icazet alanına sıkışmayı reddetmek, dönemin bir başka temel önemde devrimci kazanımı idi. Marksist devlet teorisinin genel esaslarından hareketle şiddete dayalı devrim savunuldu. Parlamentarizme karşı tavır dönemin bir başka önemli devrimci üstünlüğü idi.
- Aradan geçen elli yılın ardından bugün bambaşka bir tablo ile yüz yüzeyiz. ‘71 Devrimci Çıkışı’nın doğurduğu parti ve gruplar, pek az istisnayla, yeniden devrimci kopuş öncesi konumlara döndüler. 12 Eylül faşist darbesi ve onu izleyen kolay yenilgi burada bir dönüm noktası oldu. Yenilgiyi izleyen tasfiyeci süreçler içinde zamanla devrimden, devrimci programdan ve devrimci örgüt çizgisinden köklü kopuşlar yaşandı. ‘70’li yılların başlıca devrimci parti ve grupları reformist-legalist bir çizgide düzenin icazet alanına yerleştiler. Bu değişimle uyumlu olarak, zamanla parlamentarizme kaydılar, parlamenter yol ve yöntemlere umut bağlar hale geldiler. Bazıları şahsında kemalist ideolojik etki kendini belirgin biçimde yeniden gösterdi. Bu, milliyetçiliği ve sosyal-şovenizmi besledi.
- TKİP, 12 Eylül yenilgisini izleyen ayrışma ve saflaşma döneminde, ‘70’li yıllara egemen halkçı devrimciliğin yapısal zaaflarının eleştirisi ve sınıf devrimciliği üzerinden aşılması iddiasına dayalı bir çıkışın ürünü ve ifadesi oldu. ‘70’li yılların halkçı devrimcilik anlayışına yönelen eleştiri, geçmişi anlamanın ve aşılabilmenin olmazsa olmaz koşuluydu. Fakat öte yandan bu aynı geçmişin olumlu devrimci mirasını yaşatıp geleceğe taşıyabilmenin de biricik gerçek yoluydu.
- Bunu daha baştan böyle ifade etmiştik, zaman haklılığımızı tam olarak doğruladı. Ayrışma döneminde o geçmişte tutucu bir biçimde ayak direyenler, ona bile bağlı kalamadılar. Devrimci konum ve kazanımları terk ederek, ‘60’lı yılların reformist burjuva sosyalizmine döndüler.
- TKİP, ‘71 Devrimci Çıkışı’nın devrimci kazanımlarını bugün terk etmiş dünün halkçı devrimci hareketi karşısında, bu kazanımları savunan ve daha ileri bir düzeyde, marksist dünya görüşü ve işçi sınıfı devrimciliği temelinde yaşatan bir parti konumundadır. Bu konumuyla TKİP, geçmişin devrimci mirasının da biricik gerçek temsilcisidir.
(Kasım 2023)
(www.tkip.org )