(TKİP VII. Kongresi Bildirgesi’nin “Gençlik Hareketi” başlıklı 6. ana bölümüdür...)
- 2018 yılı sonunda toplanan TKİP VI. Kongresi’nin gençlik hareketinin durumuna ilişkin değerlendirmesi bugün de esası yönünden geçerliliğini korumaktadır: “Gençlik hareketi yıllardır aşılamayan bir gerileme ve durgunluk içindedir. Bir zamanlar dinci-faşist iktidarın huzursuzluk kaynağı olan hareket, son birkaç yıldır en geri sınırlara çekilmiş, en dar zeminlere hapsolmuş durumdadır. Bu onun halihazırda kitlesel karakterini de yitirmiş olduğu anlamına gelmektedir. Dinci-faşist iktidar bu sonuca yılları bulan ısrarlı çabalarıyla ulaşmayı nihayet başardı.”
- Gençlik hareketinin bugünkü durumu gençlik kitlelerinin bugün içine düşürüldüğü durumla sıkı sıkıya ilintilidir. Gençlik, kurulu düzenin devrim umudunu ve iradesini kırmak için son kırk yıldır toplumun geneline yönelik olarak uyguladığı çok yönlü politikaların en öncelikli hedeflerinden biri olagelmiştir. Bunun gerisinde ‘60’lı ve ‘70’li yıllarda birbirini izleyen iki toplumsal kabarışta emekçi sınıfların genç katmanlarının tuttuğu çok özel yer vardır. 12 Eylül askeri faşist rejiminin devrimci hareketi ve toplumsal muhalefeti ezme harekâtı, esasında direnen sınıf ve katmanların genç kesimlerini hedef almıştı. İzleyen dönemde baskı politikaları ideolojik-kültürel kuşatma ve yozlaştırma çabalarıyla birleştirildi. Her biçimiyle liberal yozlaştırma politikalarına tüm ‘90’lı yıllar boyunca şoven milliyetçilik ve dinsel gericilik cereyanları eşlik etti. Bu arada her türden direnme eğilimlerini boğmaya yönelik baskı ve sindirme politikaları hızından bir şey kaybetmedi.
- 12 Eylül’le başlayan bu ilk yirmi yıllık süreç, 2000’li yıllara dönülürken yerini bu kez AKP şemsiyesi altında birleşmiş dinsel gericiliğin son yirmi yılına bıraktı. Bunun yolu Türk-İslam sentezi ideolojisini bayrak edinen Amerikancı 12 Eylül faşist rejimiyle döşenmişti. Dinci ve şoven milliyetçi akımlara ise bunun hasadını toplamak düştü. Sonuçta bu süreç onları iktidara taşıdı. Dinci-faşist Türk-İslam sentezi bugün artık bir iktidar gücüdür. Bir yandan iktidar olmanın muazzam olanaklarını kullanarak gençliği kendi gerici ideolojileri doğrultusunda şekillendirmeye çalışırken, öte yandan ilerici-devrimci gençliğin direnme eğilimlerini baskı ve terörle ezmek, böylece yılgınlık, umutsuzluk ve teslimiyeti dayatmak çabası içindedir. Gelinen yerde bunda önemli bir başarı elde ettiği de bir gerçektir. Dinci-faşist iktidarın toplumsal yaşamın her alanını kapsayan ve toplumun hemen her kesimini ezen, bunaltan, umutsuzluğa düşüren, bu arada fiziki ve moral açıdan çürüten ağırlığı, gençliğe, üstelik daha ağır ve tahrip edici sonuçlarla yansımaktadır.
- Gençlik hareketinin ilerici-devrimci bir çizgide canlanmasını zora sokan bir başka temel önemde etken, geniş gençlik kitleleri içinde dinci-faşist iktidara duyulan tepkinin dikkate değer bir bölümünün de her biçimiyle liberal ya da kemalist akımlar tarafından bloke edilmesidir. İlki gençliğe başta bireycilik ve bireysel kurtuluş olmak üzere her türden bozucu ve yozlaştırıcı etkiyi, ikincisi ise sol söylemlerin de arkasına sığınarak şoven milliyetçiliği taşımaktadır.
- Gençlik hareketinin bugün içinde bulunduğu durum, bu tarihsel ve güncel süreçlerin ürünü olmuştur. Yazık ki bu tabloyu kendi yönünden sol hareketin içinde bulunduğu durum tamamlamaktadır. Ezici bir bölümüyle devrime yüz çevirmiş ve düzenin icazet alanına sıkışmış sol hareket, gençliğin devrime açık katmanlarına bile artık devrimci açıdan bir şey verememektedir. Tersine, kendi konumu üzerinden devrime eğilimli gençliği düzen içi kanallara, son süreçte görüldüğü gibi, parlamenter hayaller üzerinden edilgen bir konuma itmekte ve böylece çürütücü bir zemine çekmektedir. Gençlik hareketinin bu durgunluk ortamında her şeye rağmen ortaya çıkabilen direniş eğilimlerinin hızla sönümlenmesi de reformist solun bu konumundan ve tutumundan bağımsız bir sonuç değildir. Türkiye devrimci hareketinin çözüldüğü ve genel olarak solun da bu denli gerilediği bir evrede, gençlik kendi başına bir mücadele dinamizmi üretemezdi.
- Bugün için dar bir çerçeve içinde de olsa işçi sınıfının direnme eğilimini koruması, mevcut durumdan işçi sınıfı eksenli bir toplumsal çıkış arayışının en önemli imkanıdır. Bunun kendini hissettirdiği bir ilk evre, gençliğin de böylece yeniden kendi dinamizmini sergileyeceği bir eşik olacaktır. Geride kalan yarım yüzyılı aşkın tarihimize baktığımızda, gerçekte gençliğin hiçbir dönem kendi başına hareketlenmediğini, ama genel toplumsal hareketlenmenin kendini hissettirdiği her aşamada, sergilediği dinamizmle öne çıktığını görüyoruz. Bu yeni dönemde de böyle olacaktır.
- Bu tarihsel deneyimi göz önünde bulunduran partimiz, nesnel ve öznel plandaki tüm bu ağır koşullara ve engellere rağmen gençlik çalışmasını ve mücadelesini devrimci bir çizgide ileriye taşıma bakış ve pratiğinde ısrar edecektir. Bugünkü durum konusunda gerçekçi olacak, ama çalışmadaki sabrını, soluğunu ve inadını da koruyacak, kendini gençlik hareketinin yarınki çıkışlarına bugünden hazırlamaya bakacaktır.
- Sonu gelmeyen iktisadi-sosyal yıkım saldırılarının işçi sınıfı ve emekçi katmanların yaşamı üzerindeki ağır tahribatı, doğal olarak onların genç kesimlerini de aynı biçimde etkilemektedir. Beslenme, barınma, ulaşım vb. sorunlar gelinen yerde geniş öğrenci kitlelerini ezmektedir. Yani öğrenci gençlik akademik ve siyasal özgürlükler sorununun yanı sıra, belki ondan da önemli olarak, artık ezici iktisadi ve sosyal sorunlarla yüz yüzedir. Parti gençlik çalışmasında bu önemli olguyu gözetmeli, gençliğin yaşamakta olduğu iktisadi-sosyal ve kültürel sorunlara özel bir ilgi göstermelidir.
(Kasım 2023)
(www.tkip.org )