3-10 Eylül tarihleri arasında Tunus’un başkenti Tunus’ta gerçekleştirilecek olan Üçüncü Dünya Kadın Konferansı hazırlıkları sürürken, salgın durumu daha da kötüleştiriyor.
Almanya’dan kadın derneği Courage’ın (Cesaret) yönetim kurulu sözcüsü Brigitte Ziegler, konferans hazırlıklarını ve konferansın konu başlıklarını Junge Welt’e değerlendirdi.
-Almanya’da Cesaret Kadın Derneği ve Mücadeleci Kadınlar Konseyi, 3-10 Eylül 2022 tarihleri arasında Tunus’un başkenti Tunus’ta düzenlenecek 3. Dünya Kadınlar Konferansı’na hazırlanıyor. Geçen Pazar günü çevrimiçi bir konferans gerçekleştirildi. Konferansın konuları neler olacak?
Kadınların ekonomik yaşam koşulları tartışmalarımızın en başında yer alıyor. Almanya’da enflasyon oranı şu anda yüzde beşin üzerinde ve konferansa ev sahipliği yapan Tunus’ta daha da yüksek. Bu, halihazırda zaten belirgin biçimde yüksek olan kadın yoksulluğunu daha da derinleştiriyor. Kısıtlanmış ilişkiler ve sürekli artan kiralar nedeniyle daha fazla aile içi şiddet yaşanıyor. Kadınlar boşandıklarında hemen bir daire bulamayabiliyor ve bu nedenle daha fazla tehditle karşı karşıya kalıyor. Salgın öncesinde bile Almanya ve diğer ülkelerde çok az sayıda kadın sığınma evi vardı. İstanbul Sözleşmesi adı verilen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi birçok ülke tarafından imzalanmış olmasına rağmen uygulanmıyor. Almanya’da dahi, “ilişki cinayetleri”, öldürülen bir kadın olduğunda mahkemeler tarafından önemsenmiyor.
-İşsizliğin yüksek ve kötü çalışma koşullarının yaygın olduğu ev sahibi ülke Tunus’ta başlıca gündemler ne?
Bir yıl önce Başbakan Kais Saied, Jendouba’nın kırsal bölgesindeki bir tarım alanını ziyaret ettiğinde, çalışan kadınlara erkeklerle eşit haklara ve eşit ücrete sahip olacakları sözü vermişti. Bugüne değin bu söz tutulmuş değil. Tunuslu kadınlar bunu talep ediyor. Ayrıca Tunuslu kadınlar da artan kadın cinayetlerinden şikayetçi.
-Devlet şiddeti konusunda hangi tartışmalar öne çıkıyor?
Odak noktası, Türk hükümetinin kuzey ve güney Kürdistan’da, kuzey Suriye’de ve Irak’ta uyguladığı devlet şiddetidir. Kadınlar ayrıca, Türkiye’den kontrol edilen IŞİD çetelerinin Türk drone saldırılarının ve şiddetinin kurbanı oldular. Almanya’da ise, Dünya Kadın Konferansı’nın başlatıcısı ve kurucu ortağı Monika Gärtner-Engel, devlet güvenliğinin saldırılarına maruz kalarak suçlandı. Devlet terörüne karşı dünyanın her yerinde kadınlar protestolar gerçekleştiriyor.
-Salgın kadınlar için işleri nasıl daha da kötüleştirdi?
Bosnalı kadınlar ülke çapında örgütlenerek aşı için eğitim çalışmaları yapıyorlar ama aşılar yetersiz. İlaç endüstrisinin dayatmaları ve hükümetler tarafından uygulanması, başta Afrika ve Latin Amerika’daki birçok ülkenin ve ayrıca bazı Avrupa ülkelerinin yeterli aşıya ulaşamaması anlamına geliyor. Virüs özellikle Bangladeş fabrikalarında hızla yayılıyor çünkü herhangi bir sağlık koruması yok. Buradaki kadın tekstil işçileri “Ücret kesintileri, kanunsuzluk, daha önce hiç olmadığı kadar onursuz muamele görüyoruz. Her gün maaşımızı alabilmek için mücadele ediyoruz” diye şikayet ediyorlar.
-Almanya’da kadınların siyasi örgütlenmesi ne durumda?
Ver.di, öldürücü çalışma koşullarına karşı mücadelelerini güçlendirmek için Bangladeş’teki kadın işçilerin evlerine giden sendikacıların çalışmalarını finansal olarak destekliyor. Biz organizatörler olarak, Tunus’a katılabilmeleri için farklı ülkelerden kadınların seyahat masraflarını toplamaya çalışıyoruz. İspanyol temizlikçi kadın sendikası “Las Kellys” ile de temas halindeyiz. Bu güvencesiz çalışan kadınların çoğu, pandemi sırasında bir gecede işten çıkarıldı. Kısa çalışma ödeneği veya işsizlik ödeneği almanın önündeki bürokratik engeller oldukça fazla. Kadınlar aktif olarak direniyorlar.
-Ana hedefiniz nedir?
Kadınların ve kız çocuklarının sömürülmelerine ve maruz kaldıkları baskılara karşı, kadınların varoluşu için uluslararası ölçekte yükselen mücadelelerine ve çevre felaketine karşı mücadelelerine karşı dünya çapında gelişen direnişini destekliyoruz. Çabalarımızı buna adadık.
Kaynak: Junge Welt / 02.01.2022
Çeviri: Kızıl Bayrak Çeviri Kolektifi