2021 yılının ardından...

Sömürü, baskı, şiddete rağmen kadınlar ayakta!

Dünyanın "en modern" ülkelerinde dahi kadınlar üzerindeki baskı ve şiddet yoğunlaşıyor. Tüm bunlara rağmen Afganistan'da, Amerika'da, İsviçre'de, Meksika'da, Arjantin'de, Sudan'da ve dünyanın dört bir yanında kadınlar direniyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Ocak 2022
  • 08:00

2021 yılı, toplumsal sorunların arttığı, gerici-faşist iktidarın baskı ve şiddetinin yoğunlaştığı bir yıl olarak geride kaldı. Yeni yıla ise siyasal planda belirsizliklerin sürdüğü, gidişatın öngörülemez olduğu koşullarda girdik. Bu tablonun baş sorumlusu AKP-MHP iktidarı, sarsıntı üstüne sarsıntı yaşarken, işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler payına büyük bir yıkımın altına da imza attı.

Öncekine olduğu gibi, geçtiğimiz yıla da kapitalizmin yarattığı tahribatların ürünü olan koronavirüs salgını damga vurdu. İşçi ve emekçiler, salgını fırsata çeviren sermaye sınıfı ve iktidar eliyle ağır faturalar ödemekle karşı karşıya bırakıldılar. Kadınlar bu yıl da pandeminin sonuçlarından çok ağır bir şekilde etkilendiler. Bu süreçte daha da yoksullaştılar. Güvencesiz ve kayıt dışı işlerin büyük çoğunluğunda çalışan kadınların bir kısmı bu süreçte işgücü istihdamının dışına itilirken, önemli bir kısmı da yılın yarısına kadar KÇÖ (Kısa Çalışma Ödeneği) adı altında daha düşük ücretlere talim etmeye zorlandılar. Gelinen aşamada 2021 yılı verilerine göre kadınların %30’u işsiz ve cinsiyete göre işsizlikte kadın işsizliği en yüksek kategoriyi oluşturuyor.

Pandemi sürecinde kadınlar, bakım ve ev işlerinin yükünü daha fazla omuzladılar. Virüsle boğuşmanın yanı sıra, pandemiyle beraber artan yoksulluğun yükünü de göğüslemekle karşı karşıya kaldılar. Her geçen gün tırmanan ekonomik kriz, TL’nin değer kaybetmesi ve yükselen enflasyon, artan hayat pahalılığı ve alım gücünün düşmesi, gelinen aşamada kadınların üzerindeki yükü ve aynı zamanda yoksulluğu daha da artırdı.

Gün geçtikçe tükenen, tükendikçe saldırganlaşan AKP iktidarı, gericilikten beslenerek kadınlara dönük saldırıları sürdürdü. Kadına yönelik şiddetle mücadelede uluslararası bir nitelik taşıyan İstanbul Sözleşmesi feshedildi. 6284 Sayılı Kanun, Boşanma Kanunu, nafakanın kaldırılması, çocuk istismarını meşrulaştıran adımlar ise hala iktidarın gündeminde ve önümüzdeki günlerde bu yönlü adımlar atılması bekleniyor.

İktidarın kadınlara yönelik düşmanca politikalarından güç alınması, cezasızlıktan beslenilmesi sonucu, 2021 yılında kadına yönelik şiddet ve cinayetler çok ciddi boyutlarda artış gösterdi. Kadınlar en vahşi ve insanlık dışı yöntemlerle katledildiler. Öyle ki, öncesinde kadınları katleden ve şiddet uygulayanlar, ağırlıklı olarak yakınlarındaki (eş, sevgili, akraba vb.) erkekler olurken, son zamanlarda hiç tanımadıkları canilerin de rastgele saldırılarına uğradılar. Başak Cengiz’i samuray kılıcı ile katleden fail, ifade ettiği gibi, “güçsüz olduğunu düşündüğü” için ona saldırmıştı. Özetle, Türkiye izlenen düşmanca politikaların sonucu olarak kadınların artık “tesadüfen” yaşadığı bir ülke haline geldi.

Kadınlar mücadeleyi büyütüyor!

Sermayenin güdümündeki AKP iktidarının on yıllardır izlediği politikalar ve sistemin çok yönlü krizinin yarattığı sorunlar, kadınlar içinde öfke ve tepkiyi biriktirdi. Dinamizmiyle ve sürekliliğiyle toplumsal muhalefetin en dinamik bileşeni olan kadın hareketi, pandemi koşullarına rağmen 2021 yılında da mücadele alanlarını terk etmedi. Pandemi bahanesiyle sokağa çıkma ve eylem yasaklarının olduğu süreçte dahi kadınlar seslerini yükseltmeye devam ettiler.

Bu süreçte, kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini kabul etmedikleri için Türkiye’nin dört bir yanında eylemler gerçekleştirdiler. 8 Mart ve 25 Kasım’da ve katledilen kadınları protesto eylemlerinde kitlesel bir şekilde alanlara çıktılar. Baskıya, yasaklara, engellemelere rağmen kitlesel, militan, coşkulu eylemlere imza attılar.

Kadın hareketi için 2021 yılı, pandemi bahanesiyle konulan engellere ve kısıtlamalara rağmen, kazanılmış hakları geri vermemek bilinciyle kampanya ve eylem süreçlerinin örgütlenip sürekliliğin sağlandığı, dinamizmin sürdürüldüğü bir yıl olarak yaşandı. Tüm yapısal zaaflarına, yanı sıra kadın işçilerin mücadele ve örgütlenmesinden uzak duran tutum ve davranışlarına rağmen kadın hareketi, toplumsal muhalefet içinde özel bir rol oynamaya devam etti.

Öte yandan 2021 yılı boyunca ekonomik krizin derinleşmesinin de etkisiyle işçi sınıfı içinde örgütlenme süreçleri açığa çıktı. Kapitalistlerin pervasızca gerçekleştirdiği saldırılar sonucu ülkenin dört bir yanında işçi direnişleri yaşandı. Bu direnişlerin önemli bir kısmında da kadın işçiler rol oynadı. Sinbo, SML Etiket, Alba, Migros, Bel Karper, İndomie, Carrefour, Xaomi, Bakırköy Belediyesi ve daha pek çok işyeri ve fabrikada kadın işçiler direnişin ön saflarında yer aldılar. Direniş alanlarında gerçekleşen 8 Mart ve 25 Kasım etkinlikleri ise kadın işçilerin sorun ve taleplerinin merkeze oturduğu etkinlikler olması açısından özel bir yer tuttu.

Başka bir dünya mümkün!

Emperyalist kapitalist sistem dünya ölçeğinde gericiliğin dozunu arttırıyor. Afganistan’da kadınları orta çağ köleliğine hapsetmek isteyen Taliban rejimi, emperyalistlerle iş birliği halinde yeniden sahnede. Dünyanın “en modern” ülkelerinde dahi kadınlar üzerindeki baskı ve şiddet yoğunlaşıyor. Tüm bunlara rağmen Afganistan’da, Amerika’da, İsviçre’de, Meksika’da, Arjantin’de, Sudan’da ve dünyanın dört bir yanında kadınlar direniyor.

“Başka bir dünya mümkün” diyen kadın ve erkek emekçilerin sesleri daha gür yükselmeye devam ediyor.