Mor dayanışmanı 3.’sünü gerçekleştirdiği Türkiye Kadın Konferansı’nın 2. gün programı Birleşik Metal İş’in Bostancı’da bulunan Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Programda ilk olarak Gezi davasında tutuklanıp Bakırköy Kadın Cezaevi’ne gönderilen Mücella Yapıcı’nın mesajı okundu. Kadın konferansını selamlayan Mücella yapıcı, mesajında “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!” dedi.
Konferans çeşitli başlıklar üzerine önergelerin sunumu, her sunum sonrası salondan talepler ve önerilerin alınması ve karar oylaması yapılarak önergelerin kararlaştırılmasıyla ilerledi.
İlk önerge, “Neoliberalizm ve Kadın Emeğinin Çıkmazı” başlığı üzerinden yapıldı. Önergede kapitalizmde kadın emeğinin görmezden gelindiği, Pandemide emek sömürüsünün ikiye-üçe katlandığı, hane içindeki bütün yükün kadınlara bırakıldığı, ilk işten çıkarılanların kadınlar olduğu vb. konular el alındı. Bu başlık altında yapılan önerge sunumu sonrasında; karar önerileri olarak oylamalar yapıldı.
Kapitalizme ve patriyarkaya karşı aynı anda mücadele edilmesi, cinsiyetçi iş bölümüne karşı çocuk, yaşlı-engelli bakımının toplumsallaşması, kadınların istihdama katılımı vurguları yapılarak haftanın beş günü ve 8 saati aşmayan çalışma saatleri, doğum-süt izni-regl izinleri, aynı zamanda babalık izni, ücretsiz kreşler vb. somut talepler formüle edilerek önerge oylandı.
Bu bölümde madde madde çıkarılan talepler, formülasyonlarda feminist bilincin, dilin ön plana çıkarılmasına özen gösterilmesine vurgu yapıldı.
İkinci önerge başlığı ise "Sosyalist Feminizm" üzerineydi. Kadınların ezilmişliğinin kapitalizmle başlamadığı, erkek egemenliğinin çok köklü olduğu ve kadınların hem erkek egemenliği tarafından hem de kapitalizm tarafından ezildiği, sosyalist feminizmin de bu iki yönlü sömürüye karşı alternatif bir ideoloji olduğu söylenildi. Kadınların boyunduruk altına alınmasının günümüzde kapitalizmle çakıştığı dillendirilerek, kadınların bugün sırf kadın olduğundan kaynaklı katledildiği, şiddet gördüğü, aşağılandığı ifade edildi. Kadının kurtuluşunu öngören feminizme bunun için ihtiyaç duyulduğu belirtildi. “Kadınların erkek egemenliğinden kurtuluşunu öngören feminizmdir” denilerek, kapitalizmde kadınların kurtuluşunun mümkün olmadığına da vurgu yapıldı. Kadınların kurtuluşunun esas olarak sosyalizmde olduğu ama bu sorunun sosyalizme havale edilmemesi perspektifiyle bir mücadele yürütülmesi gerektiği söylenildi.
Bu iki önergenin ardından sırayla “Kadın Cinayetleri ve Şiddetin Değişen Yüzleri' ve “Özgürleşme Yolunda Özsavunmanın Önemi” üzerine ön sunumlar yapıldı ve ardından karar alıp oylama gerçekleştirildi.
Üç yıldır yapılan kadın konferansında ilk defa “ekoloji ve feminizm” başlığı da gündem yapıldı. Konferansta öncesinde belirlenen “Göçmen Kadın Gerçeği Ve Mücadelesi” ve “Lgbti+ Hareketi” üzerine önerge hazırlanmadığı için sunum yapılmadı, oylama da olmadı. Mor dayanışmanın 1. ve 2. Konferanslarının Lgbti+ önergelerinin olduğu ve geçerliliğine değinildi.
Bu başlık üzerine salonda yapılan tartışmalarda mor dayanışmanın bir kadın kurtuluş örgütü olduğu, kadın olmaktan kaynaklı sorunlar üzerinden yan yana geldiği ve kadınları kapsadığı, öznenin kadın olduğu dile getirildi. Gay bireylerin farklı örgütlenme modelleri içerisinde yer alabileceği fakat mor dayanışma içinde olamayacağı ifade edildi. Mor dayanışmanın bir sınıf hareketi, bir göçmen hareketi ya da bir Lgbti hareketi olmadığının, feminist bir örgüt olduğunun altı çizildi.
Son olarak “Konferansta Enternasyonal Kadın Mücadelesi”, “21. Yüzyılda Kadın Kurtuluş Mücadelesinde Yeni Örgütlenme Arayışları Ve Metodları” başlıkları üzerinden sunum ve tartışmalar gerçekleştirildi.
Kızıl Bayrak / İstanbul