Yine taciz manzaraları

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • 01 Ocak 2013
  • 10:47

(01.01.13) - 2013 senesi ile ilgili gazetelere yansıyan haberler arasında öne çıkan başlıklar her sene olduğu gibi, eski senenin son gününde yapılan kutlamalarda yaşanan cinsel taciz oldu. Her yıl olduğu gibi, bu sene de Taksim’de birçok kadın, özellikle de turistler tacize uğradı. Yalnızca Taksim’de değil, kutlamaların sokakta yaşandığı birçok başka yerde de benzer görüntüler ortaya çıktı. Gerek yaşanan taciz olaylarının faillerinin halet-i ruhiyesi, gerekse burjuva medyanın konuyu ele alış biçimi bundan sonra da benzer taciz vakalarının artarak devam edeceğinin habercisidir.

Suçlu-mağdur algısında çarpıklık

Türkiye’de cinsel taciz artık kanıksanmış bir duruma dönüştü. Kadın sorununu her geçen gün derinleştiren muhafazakarlaşma eğilimi ve dinsel gericiliğin de etkisiyle, cinsel taciz olaylarında suçlu-mağdur algısını çarpıklaştırıyor. Örneğin yılbaşı kutlamalarında dışarı çıkan kadınların tacize uğrayacaklarına kesin gözüyle bakılıyor. Hatta bu durumun kendisi örtülü bir ‘hak etti’ algısına da yol açıyor.

İnsanlar televizyon karşısında bu haberleri izlerken, “o etekle bile bile Taksim’e gittiyse, hak etmiştir” tepkisi vermeye koşullandırılıyor. Daha açık bir örnek verilecek olursa; Taksim’de bir kadına cinsel tacizde bulunduğu için gözaltına alınan şahsın kameralara gülümseyerek el sallaması işte bu algının yalın bir göstergesidir.

Cinsel taciz haberlerinde kadın metalaştırılıyor.

Burjuva medyanın cinsel tacizlerin meşrulaştırılmasında taşıdığı rolün de üzerinde durmak gerekir. Zira burjuva medya tarafından bu haberlerde kullanılan fotoğraflar, aynı tacizin bu kez yazılı ve görsel medya eliyle devam ettirilmesi anlamına gelmektedir. Bu senenin gazetelerinin internet sayfalarında yer alan taciz haberlerinin bütününde mini etek giyen kadınların fotoğraflarını kullanmaları bu meşrulaştırmanın bir aracıdır.

Kadın bedeni burjuva medyanın görsel tiraj artırma aracına dönüştürülmekte ve taciz haberleri kadın bedeni ile süslenmektedir. Bu anlamda burjuva medyanın bu konuda da ikiyüzlü bir tavır içerisinde olduğu rahatlıkla ifade edilebilir. Sorunu tanımlamakta ya da teşhir  etmekte değil ama doğrudan yeniden ürettiği de ortadadır.