Yalanlarınız sizi kurtaramayacak!

  • Arşiv
  • |
  • Sosyal mücadele
  • |
  • 03 Ocak 2013
  • 12:04

Burjuvazinin propaganda merkezleri yaydıkları bilgi kirliğiyle olguları tersyüz ederek, gerçekleri çarpıtarak içerisinde bulundukları ekonomik, politik ve ahlaki çöküntüyü gizlemeye çalışıyorlar. Başbakanlar, bakanlar, emperyalist finans kuruluşları desteksiz yalanlarla ortalığı toz-dumana katarak, kapitalist sistem hakkında oluşan güven bunalımını tersine çevirmeye çalışıyorlar. Onlar bu aşağılık amaçlarına ulaşmak için her yolu mübah görüyorlar. Her söylediklerini inkarda ve tükürdüklerini yalamakta mahsur görmüyorlar. Her durumda, gerçeğin devrimci olma özelliği karşısında, birer aşağılık yalancılar olarak açığa çıkıyorlar, damgalanıyorlar. Kapitalist sistemin aslakları olarak düşdükleri ahlaki cöküntünün dipsizliğinde boğuluyorlar. Üç-beş kuruş uğruna rezilce yalanları peşpeşe sıralamakta bir sakınca görmüyorlar. Mevzubahis paraysa, gerisi teferruat oluyor. 

Burjuva devletlerinin başbakan, bakan ve bilimum zevatını, kapitalist üretim sürecinin içerisine girdiği bunalım ve kapitalist üretimin bağrında taşıdığı üretim anarşisi karşısında çaresiz kalmışlardır. Birer zavallı olarak, olanca görkemleriyle yerlere serilmişlerdir. Onların yalan ve dolandırıcılıkta da emsalsiz birer sahtekar olduğu ispatlanmıştır

Bir yılı bitirp yeni bir yıla girerken, burjuva aslakların kriz ile ilgili söyledikleri yalanların kısa bir çetelesini sunarak utanmazlıklarına ayna tutmak öğretici olacaktır.

“İspanya, Yunanistan değildir!” (Elena Salgado, İspanya Maliye Bakanı, Şubat 2010). “Portekiz, İspanya değildir!” (The Economist, Nisan 2010). “Yunanistan, İrlanda değildir!” (Yorgo Papaconstantinou, Yunanistan Maliye Bakanı, Kasım 2010). “İspanya ne İrlanda ne de Portekiz’dir!” (Elena Salgado, İspanya Maliye Bakanı, Nisan 2010). “İrlanda, Yunanistan değildir!” (İrlanda Maliye Bakanı Brian Lenihar, Kasım 2010). “Ne İspanya ne de Portekiz, Yunanistan’dır!” (OECD Genel Sekreteri Angel Gourria, Kasım 2010) “İtalya, İspanya değildir!” (Ed Parker, Fitch yöneticisi, Haziran 2012) “İspanya, Uganda değildir!” (İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, Haziran 2012) “Uganda, İspanya olmak istemez!” (Uganda Dışişleri Bakanı, Haziran 2012) ‘’İngiltere Merkez Bankası: Ekonomik düzelme yolda! (21 Eylül 2012). İngiltere ekonomisinde daralma sürüyor!” (25. Temmuz 2012) “İngiltere’de ekonomik canlanma kapıda!” (16.07.12) “İngiltere ekonomisinde küçülme!” (24. Mayıs 2012) “OECD: İngiltere ekonomisi daralacak!” (29 Mart 2012) ‘’Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkenin ekonomik koşullarının 2013’te daha da zorlaşacağı uyarısında bulundu.” (31 Aralık 2012)

Mizah dergilerine taş çıkartan gevezeliklerinin hiçbir inandırıcılığı kalmadığı gibi, ciddi bir mizaha konu olmayı bile hak etmiyorlar. Miyadını dolduran bir asalak sınıfın yaverleri olarak, kendileriyle birlikte ibreti-alem için müzeye kaldılacakları günü bekliyorlar. ‘’Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’’ diyen öncüllerinin gaflarının yanında yerlerini almaları hiç de öyle uzak değildir.

Artık burjuva martavallar geride kalmıştır. Kapitalist üretimin içerisine girdiği bunalımın toplumsal yaşamda olduğu gibi ekolojik alanda da yol açtığı yıkıcılığın ve çürütücülüğün boyutları proletarya ve emekçiler tarafından seziliyor, görülüyor. Burjuva ideoloji ve kültürel egemenlik sorgulanıyor. Yer küremizi bir baştan bir başa kapsayan toplumsal ayaklanmalar, grevler, direniş ve eylemler burjuvazinin yıkıcılığına karşı derinleşerek yaygınlaşıyor. Yalan ve karalamayla önünü alamadıkları toplumsal hareketlere karşı daha çok militarist yollara başvuruyorlar. Ancak nafile, onların bu çabaları da boşa çıkacaktır. Zulmün saltanatı ilelebet süremeyecektir.

Güney Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya, oradan kapitalizmin mabedi olan ABD’ye yayılan, Latin Amerikayı sarmalayan toplumsal hareketler, artık bir istisna olmaktan çoktan çıkmıştır. Dünyamızda kapitalist buhran ve barbarlığa karşı karşıt bir güç ortaya çıkmıştır. Yer küremiz, uzunca bir süredir kuruyan toprağın yağmura hasreti gibi, hasret kaldığı proletarya ve emekçi halk hareketlerine olan hasretinin doyuralacağı, sermayenin tutsaklık zincirlerinin kırılacağı bir dönem başlamıştır. Son otuz yıldır hüküm süren karabasan dönemi yarılmıştır. Proletarya ve emekçi halkların aydınlattığı sıcak ve kızıl günlerin şafağının sökmesi uzak değildir.