Yakıştı mı size sayın rektörüm? – Koray Çalışkan

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 28 Aralık 2012
  • 05:32

Ülkemizin ilk uydusunun adının Göktürk-2 olmasından belli. Birinci adımı atamadan ikinciye davranıyoruz. Demokrasiye de ikinci adımından başlıyoruz. İlk adım ifade özgürlüğünün üzerinden geçerek.

Durum şu: ODTÜ’de Başbakan’ın katıldığı etkinliğe 1.5 kilometre mesafede öğrenciler yürüyüş yapıyor. 3000’in üzerinde polis, gençlere saldırıyor.

Öğretim üyeleri, üniversite yöneticileri ve rektör polisin hatalı olduğunu, öğrencilere gereksiz şiddet kullandığını söylüyor. Polis de tören alanına öğrenciler tarafından müdahale olmadığını kabul ediyor.

Tartışma bitmiştir

Bitmiyor. Yalan dolan, riya ve yağcılık balığın baştan koktuğunu kanıtlıyor. Öğrenciler polise molotofkokteyli atmış, kampüste lastik yakmış, böyle şey mi olurmuş, hocalar ne biçim öğrenci yetiştirirmiş!

Yasal ve meşru bir yürüyüş yapan öğrencilerin yüzlerine nişan alarak bazuka gibi gaz bombası atan polislerin, plastik mermiyle çocukları hastanelik eden memurların, bina aralarına genç kadınları çekip döven
robokopların fotoğrafları, videoları gani...

Başbakan’ın özür dilemesi, İçişleri Bakanı’nı uyarması, bu anlamlı töreni berbat ettiği için Emniyet Genel Müdürü’nün görevden alınması gerekir. Üniversite rektörlerinin bir araya gelip ODTÜ’nün yanında durması, üniversite özerkliğinin ve ifade özgürlüğünün polis şiddetiyle zarar görmemesi gerektiğini söylemesi elzemdir.

Oysa olan ne?

Köşe yazarı da olan bir rektör kalkıp öğrencilerin polisi tahrik edip kendilerini dövdürmek amacıyla neler yaptığını yazabiliyor. Hatta “Tahrik girişimlerinde militan kızlara özel bir rol düşer” bile diyebiliyor. Kendi görüşüdür diyelim,
acıyalım, geçelim. Peki, kurumlara ne demeli?

Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne bakalım. Üç gün önce üniversite senatosu olağanüstü toplanmış ve senato kararı almış. Kararın ilk paragrafı “Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a” (karardaki gibi yazdım) teşekkür ve iltifat bölümü.

Sonra şöyle diyor profesörler: “... olayların; hak aramak ve protesto hakkını kullanmakla ilgisinin olmadığı; siyasi ve ideolojik mülahazalarla gerçekleştirilmiş yersiz ve duygusal tepkiler olduğu; karanlık odakların ülkemizde 1980 öncesinde oynadığı oyunları hatırlattığı; düşünceyi ifade etmenin medeni yolunun taş, sopa ve molotofkokteyllerinin kullanıldığı şiddet içeren bu şekildeki gösteriler olmadığı kanaatindeyiz.”

Dünya yörüngesindeki 3000 uydudan biri olacak Göktürk-2’nin ‘dünyada geniş yankı uyandırdığı’ abartmasıyla devam eden senato kararı ‘menfur olayı esefle kınıyor’. Yok, polislerin çocuklara saldırmasını değil, öğrencilerin Başbakan’ı 1.5 kilometre uzakta protesto etmelerini...

Son paragrafa geldik. Senato kararı “Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN”a (aynen yazdım) teşekkür ediyor ve kamuoyuna saygılarıyla duyuruyu sonlandırıyor.

Hadi soralım

Gördüğünü çarpıtanlara, hakikate baş çevirenlere, bilimsel saygınlığı tartışmasız ODTÜ’ye yalancı diyenlere ne demeli?

Ya 168 üniversitenin benzer kararlar veren, açıklamalar yapan 60 rektörüne?

Bu insanlar mı öğrenci yetiştirecek? Mağdurla gaddarı, hakikatle yalanı, yağcılıkla hocalığı birbirine karıştıranlar mı?
Yok, kusura bakmayın, ifade özgürlüğü deyip geçemiyorum. Bunun adı muktedire yaranmak için mazluma abanmaktır.

Fırsatçılıktır. Ayıptır.

Radikal / 28.12.12