(14.02.13) – “İnsan Hakları” Komisyonu Başkanı Üstün, bu kez de eşcinselleri hedef aldı.
Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “Türk çocukları’nın yurt dışında Hristiyan ailelere verildiği yönlü ifadeler kullanarak suni bir gündem yaratmış, bunu da ırkçı söylemlerle desteklemeye çalışmıştı. Bozdağ’ın verdiği örneğin gerçekliğini bilmek mümkün olmasa da aynı konu üzerinden gelen yeni açıklamalar, sorunun kaba bir faşizme dönüştüğünün de kanıtı oldu.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu (!) başkanı ve AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli ailelerin çocuk koruma tedbirlerinden kaynaklı sorunlar yaşadığını iddia ettikten ve Bozdağ’ın açıklamalarını destekledikten sonra, belli ki daha sansasyonel bir bilgi verdiğini düşünerek 3 çocuğun “gay ailelere” verildiğini söyledi.
Üstün, bu çocuklar için dava açıldığı ve 2 çocuğun “alındığını” ancak birinin halen daha alınamadığını da sözlerine ekledi. Sözde İnsan Hakları Komisyonu başkanının bu ayrımcılık ve nefret dolu sözleri boyalı basında da kendine geniş yer buldu.
Gerçek insan hakları ihlallerine koyu bir sansür uygulayan basın, ayrımcılık kokan sözleri büyük bir iştahla “Türk çocukları gay ailelere verildi” başlığıyla duyurarak kendince sansasyonel bir haber yakalamış oldu. Ancak hiç bir gazete burada suç unsurunun ne olduğunu ya da karşı çıkılanın ne olduğunu açıktan yazamayarak kendi çelişkilerini de gösterdi.
Üstün’ün icraatları ilk değil
Bu sözler, adı İnsan Hakları Komisyonu olan kurumun da başkanlığını yapan Üstün’ün ilk icraatı da değil. Üstün daha önce de sarf ettiği kimi sözlerle insan haklarından ne anladığını göstermişti. Kürtaj tartışmalarının gündemde olduğu dönemde Üstün tecavüze uğrayan kadınların doğurması gerektiğini belirterek şu örneği vermişti: “Bosna'da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular. Anne karnında hepsi öldürülseydi o tecavüzcülerin yaptığından çok daha büyük bir dram, suç ortaya çıkacaktı.” Üstün böylece kürtajı tecavüzden daha büyük bir suç ilan etmişti.
Yine Üstün, başkanlık ettiği komisyonun faaliyetleri kapsamında işkence ve polis terörüne dair de önemli açıklamalarda bulunmuştu. Hergün yeni bir işkence ve polis cinayeti ile karşılaşıldığından habersizmiş gibi davranan Üstün, karakollar konusunda çok iyi bir noktaya gelindiğini söyledikten sonra “son günlerde bir kaç üzücü olay gündeme geldi” demişti. Ardından ise polislerle empati kuran Üstün, onlara “dikkatli olmaları”, “sinirlerine hakim olmaları” gibi nasihatler vermişti.
Polislere hitaben “Ülkenin imajına zarar verecek bir durumda olmayacaksınız” diyen Üstün, böylece İnsan Hakları Komisyonu’nun tek amacının ülkenin imajını kurtarmak olduğunu da itiraf etmişti.