Umut-Sen engellemelere rağmen kuruldu

  • Arşiv
  • |
  • Sendika
  • |
  • 12 Ocak 2013
  • 12:10

(12.01.13) – Ekim ayından beri kuruluş işlemlerini tamamlama mücadelesi veren Umut Sen yaptığı açıklamayla kurulduğunu ilan etti. Ancak Umut-Sen’in kuruluş hikayesi burjuva hukukunun nasıl istenildiği gibi eğilip bükülebildiğinin de kanıtı oldu.

Güvencesiz İşçi ve İşsizler Sendikası -Umut Sen, Ekim ayından beri hukuksal anlamda kuruluş mücadelesi veriyordu. Sendika gereklilikleri tamamlamasına rağmen önüne çıkarılan bir dizi fiili engel nedeniyle bir süredir yasal bir forma kavuşamamıştı. Sendikanın avukatları yaptıkları açıklamayla engellemelerin yasa dışı olduğunu ve mevzuata göre sendikanın kurulmuş olduğunu ilan ettiler. Yapılan açıklamada ayrıca aylardır karşılaşılan engeller ve fiili durum da teşhir edildi.

Bakanlık talimatıyla yasa dışı engelleme

Sendikaya yönelik engelleme öncelikle hazırlanan evrakların teslimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki Sendikalar Masası’nda başladı. Valiliğin ardından evraklar Sendikalar Masası’na götürüldüğünde polis evrakı almayarak “böyle sendika kuramazsınız” tutumu takındı. Sendikanın açıklamasında bu duruma dair şunlar söylendi:

“Bilindiği üzere, gerek 2821 sayılı eski yasada, gerekse yeni yasada, sendikaların kuruluşu, kuruluş belgelerinin ilgili birime teslimi ile gerçekleşmiş kabul edilir. Yani, tüzel kişilik belgelerin ibraz edildiği anda kazanılır.

İşte Bakanlığın müthiş keşfi de budur: Bakanlık, evrakımızı almayarak, bizleri başvuru yapmamış durumuna düşürmek istemektedir. Oynanan orta oyununun ana fikri budur: ‘Belgeler teslim edilmezse, tüzel kişilik de olmaz!’ Kısacası Bakanlık soruna, ‘bir kez kurulursa, başımıza dert olur, davaydı, AİHM’di uğraşırız. En iyisi kaçak dövüşelim, belgeleri hiç almayalım’ şeklinde yaklaşmıştır.”

Umut-Sen kurucuları polisin bu fiili tutumu üzerine evrakları posta yoluyla ibraz etme yoluna gittiler. Belgeler posta kanalıyla Sendikalar Masası’na iletildi ve 30 Ekim tarihinde teslim alındı. Ancak fiili engelleme burada da sürdü ve “alındı belgesi” verilmediği için sendika ile ilgili yasal zorunluluklar tamamlanamadı, gerekli defterler alınamadı.

4 Ocak tarihinde ise posta yoluyla yollanan evraklar, sendika kurucularına iade edildi. Sendikalar Masası iadenin bakanlığın talimatıyla yapıldığını da belirtti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Emniyet’e bu konuda bir görüş bildirmiş ve sendikanın kuruluşuna engel olmaları talimatı vermişti.

Yargının görevini devralan bakanlık ve emniyet

Umut-Sen avukatları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bildirdiği görüşün öncelikle usulen yanlış olduğunu belirtiyor. Sendika kurma sürecine dair mevzuatta yer alan “önceden izin alınmadan” ibaresine dikkat çeken avukatlar eylemi şöyle değerlendiriyor:

“Kısacası sendikaların yasaya uygunluk denetimi, kuruluş işlemlerinden sonra ve Mahkeme tarafından yapılmak zorundadır. (...) Bakanlık sanki Mahkeme’ymiş gibi davranarak, sendikanın tüzüğü ve kapsamı üzerine “hüküm” bildirmiştir. Yani, Anayasal bir suç işlemiş, görevini kötüye kullanmış, yetki gaspı yapmış ve en önemlisi bu memlekette artık kuvvetler ayrılığı ilkesinin Anayasa’da yer alan bir küçük söz grubundan ibaret olduğunu açığa çıkarmıştır.”

Bakanlık kararsız: Yasak mı değil mi?

Avukatlar metnin içeriğine dair de bir dizi noktaya dikkat çekiyor. Hem uluslararası sözleşmelere yaptığı atıflarla kendi içinde çelişen hem de işçi sınıfının örgütlenme sorunlarını tartışan metinde sendika kurma hakkına dair tutarsız ifadeler yer alıyor.

Bakanlık işsizlerin sendika kuramayacağına dair Anayasa, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nu işaret ederek “Bu yasaların hiçbirinde işsizlerin sendika kurabileceklerine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır” diyor. Ancak bakanlığın metninde şu çelişkili ifade de yer alıyor:

“Ancak, ülkemizin de taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi belgelerde herkesin durumuna göre sendika ve dernek kurma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir”

Bakanlığın açıklamasının sonunda ise temel gerekçe olarak şu ifade yer alıyor: “Türk hukukunda istihdam dışı olup, emek sermaye ilişkisi içerisinde bulunmayan işsizlere sendika kurma hakkı tanınmamıştır” Avukatlar bu açıklamanın da gerçeği yansıtmadığını belirterek bakanlığın gerçek korkusunu şu şekilde ifade ediyor:

“bugün işsizlerin ve güvencesizlerin sendikalı olabilmelerinin en azından ücrette bir standartizasyonu doğurabileceği, işçiyi işçinin kurduna döndürmeye çalışan bu gidişatı sekteye uğratacağını bilmekten kaynaklanan nedenlerle önünü baştan kesmek için çabalamaktadır.”

“Umut-Sen, kurulmuştur ve tüzel kişilik kazanmıştır”

Avukatlar yaptıkları açıklamada mevzuatı hatırlattıktan sonra sendikanın kurulduunu da şu sözlerle ifade ediyor: “Umut – Sen’in bu belgeleri Valiliğe tam olarak 2 kez teslim ettiği ortadadır. Kamuoyu ile paylaştığımız süreçteki bu yetkisiz / hukuksuz yazışmalar da kuruluşun en açık birer delili olarak algılanmalıdır. Bu haliyle, evet artık Umut-Sen kurulmuştur.”

Umut-Sen örneği burjuva demokrasisinde, kağıt üzerinde de olsa bulunan hakların nasıl kolayca gaspedilebildiğinin aleni bir örneği. Öyle ki kanuna aykırı olduğu iddiasıyla sendikanın başvurusu dahi engelleniyor ve böylece hukuk sisteminin etrafından dolaşılarak faşizan bir yasak hayata geçirilebiliyor. Kendini yargının yerine koyan yürütme, yargıda aynı sonucu alacak olsa bile sorunu kendisi çözmeyi tercih ediyor.