“Türk polisi” hala “dayak birincisi”

  • Arşiv
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 26 Aralık 2012
  • 09:11

(26.12.12) – Astım hastasına yönelik polis terörünün ardından bugün de karakolda yaşanan dayak görüntüleri ekranlara geldi.

Bugün polis şiddeti hayatımızın “doğal” bir parçası haline geldi. Muzaffer İzgü’nün karakola giren herkesin dayak yemeden çıkamayacağını anlattığı “Dayak birincisi” öyküsü, artık ülkenin tüm sokaklarını kapsıyor. Evde, sokakta, parkta, maçta, trafikte, kısaca her alanda polis ile terör aynı anlama gelmekte. Yargı eliyle de desteklenen pervasızlık polise yalnızca şiddet ve öldürme yetkisi vermekle kalmıyor, cezasız bırakarak ve ödüllendirerek şiddeti teşvik de ediyor. Bugün artık polis terörünün bir devlet politikası olduğunu reddetmek mümkün değil.

Asker kaçağına karakolda linç!

Geçtiğimiz hafta ODTÜ’de öğrencilere yönelik saldırı sırasında devletliler inatla öğrencilerin polise saldırdığını, polisin karşılık vererek görevini yerine getirdiğini iddia ediyordu. Ancak aynı günlerde ekrana gelen bir görüntü, polisin ne kadar iyi niyetli olduğunu gösterdi. İnsanın kanını donduran görüntü bir basketbol maçında tribünde bulunan ve astım krizi geçiren bir kişinin vahşice meydan dayağına maruz kalmasıydı. Barbarca şiddet uygulayan polis araya aldığı kişiyi döverken çevredekiler şaşkınlıkla araya girmeye çalışıyordu ancak diğer polisler nedeniyle uzun süre bu da mümkün olmadı. Polisin dayak gerekçesi ise hakeme laf atıldığı iddiasıydı...

Daha bu görüntülerin üzerinden bir hafta bile geçmeden bugün yeni bir işkence görüntüsü ekranlara yansıdı. İstanbul Kağıthane Sanayi Karakolu’nda güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde asker kaçağı olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Hayati D. İsimli bir kişinin 7 polis tarafından linç edilmeye çalışıldığı görülüyor.

Burjuva basında yer alan habere göre Hayati D 19 Haziran 2012 sabahı asker kaçağı olduğu iddiasıyla gözaltına alınıyor. Bir süre karakolda bekletilen şahsa bir süre sonra yedi polis vahşice saldırıyor. Tekme ve yumruklarla dakikalarca dövülen Hayati D. kelepçelenerek yere yatırılıyor ancak dayak burada da bitmiyor. Yerde yatan Hayati D’ye polisler, yerdeyken de tekmelerle saldırmaya devam ediyor. Kimi polisler tekmeyle de yetinmeyerek ayaklarıyla kafasını ezmeye çalışıyor.

Dayaktan tanınmayacak hale gelen Hayati D’yi görmeye gelen kardeşi ise önce polisler tarafından “Kardeşinle memurlarımız arasında biraz sürtüşme yaşanmış. Görünce paniğe kapılma, şok olma, rahat ol” biçiminde uyarılıyor. Ancak kardeşinin halini gören Fahrettin D. hızla savcılığa giderek suç duyurusunda bulunuyor.

Polisler hala aranıyor!

Basına yansıdığı kadarıyla polis terörünün soruşturma aşaması da tam sermaye devletinden beklendiği biçimde sürüyor. Hangi karakolda çalıştıkları dahi belli olan ve kimliklerinin tespit edilmesi zorluk taşımayan 7 polisin halen daha ifade vermeye gelmediği ifade ediliyor. İfade vermeye gelen tek polis olan M. C. ise tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesine rağmen tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Savcının itirazları dahi fayda etmiyor. Müzakkere yazdırılan diğer polislere ise halen daha ulaşılabilmiş değil...

Yargının da işkencecilerin yanında yer aldığının açık örneği olan bu olay sermaye devletinin kirli yüzünü göstermekte. Ancak bu gibi örneklere her gün yenilerinin eklendiğini de unutmamak gerekir. Bu kapsamda jandarma işkencesine karşı müvekkillerine sahip çıkan ÇHD’li avukatların daha bir kaç gün önce hapis cezasına çarptırıldığı bir hukuk sisteminden de başka türlüsü zaten beklenemez.

>