Teşvik patrona, ölüm işçiye yakışır! - Erkan Aydoğanoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 12 Nisan 2012
  • 11:09

Başbakan tarafından açıklanan son “teşvik paketi” öncekilere göre çok daha kapsamlı ve uzun vadeli olarak hazırlanmış. Böylesine kapsamlı bir paketin Türkiye ekonomisi üzerinde etkisi kaçınılmaz olan krizin olası etkilerine karşı bir önlem olarak gündeme getirilirken, aynı zamanda bugüne kadar kararlılıkla sürdürülen emek düşmanı politikaların giderek artacağının tescili olarak değerlendirmek mümkün.

Açıktan ya da yandan yandan AKP yağcılığı yapan sermaye yanlısı gazeteler, emek düşmanı önlemler içeren sözde teşvik paketini “devrim” olarak yansıtıp, hükümete övgüler dizerken açıklanan önlemlerden sonra neredeyse “Artık bizi kimse tutamaz” diyecek kadar abartılı yorumlar yaptılar. Bugüne kadar açıklanan ve tamamı sermayenin isteklerini içeren teşvik paketlerinin Türkiye’yi hem üretim yapısı hem de istihdam biçimi bakımından Çin’e benzetmeyi amaçladıkları çok açık.

Açıklanan teşvik paketini, bir süredir hükümetin uygulamaya başladığı esnek ve güvencesiz istihdam politikaları ile birlikte değerlendirirsek, gelecek kuşakların Çin’den bile beter koşullarda çalışmak zorunda kalacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. Sadece son bir ay içinde onlarca işçi akıl almaz ihmaller sonucunda hayatını kaybetti.

Adana’da baraj suyuna kapılarak ölen işçiler, Esenyurt’ta yangında ölen 11 inşaat işçisi, Tuzla’da bir gemide yaşanan patlama sonucunda ölen iki tersane işçisi, Aşkale’de deniz bisikletiyle baraj onarımına gönderilen ve çırpına çırpına boğulan 5 TEDAŞ işçisi ve son olarak Elazığ’ın Maden ilçesinde çıkan hortum nedeniyle ölen 6 inşaat işçisi. Dağı taşı bombalamak için dakikalar içinde son teknoloji ile donatılmış helikopterlerini, savaş uçaklarını anında harekete geçirenler, söz konusu işçilerin canı olunca kıllarını bile kıpırdatmadılar. Bütün bu cinayetlerin olmaması için kılını kıpırdatmayan hükümet, yıllardır sözcülüğünü yaptıkları patronların çıkarlarını korumayıp da, işçilerin haklarını mı koruyacak.

Cumhurbaşkanı’nın onayı ile yasalaşan 4+4+4 düzenlemesi ile yoksul emekçi çocuklarının küçük yaşlarda “stajyer” ya da “çırak” olarak işçiliğe adım atması hükümeti kesmemiş olacak ki, TBMM’ye sunulan yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı ile 16 yaşından küçük çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasını yasaklayan düzenleme kaldırılıyor. Tasarıda ayrıca, kadınların da tehlikeli ve ağır işlerde çalışmasının önü açılıyor. Tıpkı 19. yüzyılda olduğu gibi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, 2011 yılında en az 619 işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirdiğini açıkladı. 2012’nin ilk üç ayına baktığımızda bu hızla giderse 2012’de bu rakamın çok daha üzerinde işçinin iş cinayetine kurban gideceğini söyleyebiliriz. En fazla ölüm, inşaat ve yol iş kolunda yaşanıyor. 14 yaşının altında 11, 15-17 yaş aralığında 17, 18-27 yaş aralığında 102, 28-50 yaş aralığında 235 ve 51 yaş üstünde 66 işçi yaşamını yitirmiş.

Hükümet, ölen işçilerin çoğunun yetişkin erkeklerden oluştuğuna çok bozulmuş olacak ki, çocuk ve kadınların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasının önünü açarak, erkek ve kadın işçileri, iş cinayetlerine kurban gidenler sayısında da eşitlemek istiyor. Ne de olsa memlekette işçiden bol bir şey yok. Hükümet ve patronlar açısından işçiler fabrikalarındaki makineler kadar kıymetli olmadığından birisi ölürse yerine diğerini çalıştırırız diye düşünüyorlar.

19. yüzyılda vahşi kapitalizm uygulamalarının yoğunlaştığı yıllarda işçi sınıfının en temel sloganı “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni” şeklindeydi. Özellikle ilk sendikaların kurulduğu yıllarda bu anlamlı slogan, işçi sınıfının insanca yaşam koşulları taleplerini ifade ediyordu. Kapitalizm, o zamandan bu yana çok yol aldı ama bu sloganın anlamı işçi sınıfı açısından hemen hiç değişmedi.

İşçi sınıfı yıllardır ücretli köleliğe son verilmesi, insanca yaşam ve çalışma koşulları için mücadele ediyor. AKP, bugüne kadarki pratiği ile sermayeye, tekellere hizmette gelmiş geçmiş en başarılı hizmetkar olduğunu defalarca kanıtladı. Şimdi de işçi sınıfının bütün bireylerini, erkeğiyle, kadınıyla ve çocuğuyla işçilerin emeğini, bedenini ve dahi canını piyasanın hizmetine “altın tepsi” içinde servis ediyor.

Evrensel / 12.04.12