(16.02.13) – Atalay “terörü” 70’li yıllarda Marksist Leninist örgütlerin başlattığını söyledi.
Düzen güçlerinin devrim korkusu her zaman güncelliğini koruyor. Sol hareket ne kadar güçsüz olursa olsun bu korku devletlilerin sürekli olarak tetikte olmalarına sebep oluyor. Son olarak da Beşir Atalay “terör sempozyumu” diye anılan etkinlikte konuşurken sözü Marksist Leninist örgütlere getirdi ve terörü bu örgütlerin 70’li yıllarda başlattığını iddia etti.
Antalya’da “Parlamentolararası Değişim ve Diyalog Projesi Terör Sempozyumu” başlığıyla düzenlenen ve Avrupa’dan parlamenterlerin de katıldığı sempozyumda söz alan Atalay, “Türkiye’yi tehdit eden 3 terör unsuru”nu şu sözlerle anlattı:
“Ülkemizde terörizm faaliyetleri 70’li yıllarda başlamıştır. Marksist, Leninist ideolojiyi benimseyen grupların çeşitli ülkelerde başlattığı terör olayları Türkiye’de de görülmüştür. 80’li yıllarda bölücü terör örgütü PKK yine daha çok Marksist bir söylemle başlayarak etnik söyleme dönen bir terör örgütü haline geliştir. Sonraki yıllarda da El Kaide bölgede bir terör örgütü olarak kendisini göstermiştir.”
Bir dizi demagojik argüman ile süren konuşmasında Atalay, sözü Kürt sorununun çözümü, müzakere ve açılıma da getirdi.
“Terör” dediğiniz devlet terörüdür!
Kuşkusuz ki Atalay’ın açıklamaları şaşırtıcı değil. Tüm devrimci mücadeleyi “terör” olarak niteleyip gerici çeteler ile devrimci örgütleri bir kefeye koymak düzen güçlerinin her zaman yaptığı bir kara propaganda yöntemidir. Ancak Atalay’a “terör”ü 70’lerden başlatırken eksik bıraktığı noktalar olduğunu da hatırlatmamız gerekir.
Bu coğrafyada “terör” aslolarak devlet terörüdür. 70’lerde devrimci hareketi ezmek için seferber edilen faşistler, CIA ajanlarınca eğitilen istihbaratçılar, işkenceciler bu terörün uygulayıcıları olmuşlardır. Ancak terör hiç de 70’lerden başlamaz. Aksine sermaye devleti daha kurulurken Mustafa Suphiler’i katlederek devlet terörünü başlatmış, İstiklal Mahkemeleri’nden Kürt katliamlarına varınca bu terörü tırmandırmıştır.
Bugün de “terör” demagojileri ardına sığınanların tek yaptığı devletin örgütlü şiddetini ilerici, devrimci, muhalif unsurların üzerine yollamaktır. Artık avukatlara, gazetecilere, öğrencilere tahammül edemeyen, kovuşturmalarla, soruşturmalarla, tutuklamamalarla ve katliamlarla toplumu denetlemeye çalışan bir terör aygıtı tahkim edilmiştir. Yapılan “terör” demagojilerinin de yegane amacı bu aygıtı gizleyebilmektir.