Anglo Amerikan kapitalizmi hayranı sağcı popülist Sarkozy'nin yerine Fransa Cumhurbaşkanı seçilen Sosyalist Partili 'sosyal demokrat' Hollande da Anglo Amerikan 'terörle savaş konseptini' mülklenmiş Mali'yi ziyaret ediyordu.
Trablus'ta Kaddafi rejiminin NATO operasyonuyla yıkımından sonra telaşla İngiliz Başbakanı Cameron'la Trablus'u ziyaret eden Sarkozy'den 1.5 yıl sonra başkent Bamako'da Sosyalist Hollande da 'merci' alkışlarıyla 'kahramanlar' gibi karşılanıyordu.
Seçim kampanyasında 'Afganistan'dan Fransız askerlerini çekeceğini' vaat eden Hollande, ifadesiz yüzüyle Bamato'da poz verirken, dört haftadır Fransız uçaklarıyla bombalanan Mali'ye 6000 askerini çıkarmış yeni Frankofon başkomutandı.
Hollande, Mali'nin geçici devlet başkanı Traore'yle yaptığı ortak basın açıklamasında 'terörizmin püskürtüldüğünü, kovalandığı ama tamamen yenilgiye' uğramadığını söylemişti.
Hollande'ın Fransız parlamentosuna danışmadan Mali'de başlattığı askeri müdahale sonrasında cihatçı gruplar, kuzeydeki Kidal kentine doğru 'gerilla savaşına' çekilirken Katar'ın Libya'da Kaddafi'ye karşı savaşan El-Kaide milislerine verdikleri uçaksavarları zeytin yağı sürüp kumlayıp casus uçaklarından saklıyorlardı.
Uluslarası Af Örgütü çocuk asker takviyeli Mali ordusunun, sivil halka ve Tuareglere karşı giriştiği kıyımları işaret etse de Fransa Magrip El-Kaidesi sayesinde 'Afrika'daki terörle savaşta' kaptıkları pozisyon için İslamcı isyancılara, pardon teröristlere derin şükran duyuyorlardı!
NEO-CON VE EL-KAİDENİN 'RUHUNU' ÜFLEDİĞİ YÜZYIL
Batı uygarlığının 'evrensellik' iddiası taşıyan kurucu temel değerlerinin ana yurdu olmakla iftihar eden Fransız entelektüelleri ise Fransa'nın Mali'ye askeri müdahalesinin 'biçimini' kısık sesle tartışsalar bile sükunet içindeydiler.
Tek çatlak ses eski Başbakan Dominique de Villepin'den çıkmış ve 'Neocon virüsünün herkesin ruhunu nasıl sardığını' söylemişti.
Villepin haklıydı 'Neocon virüsünün paranoyasına' esir düşmüş Batı entelektüelleri, Batı uygarlığının kolonyalist birikim örgütlenmesine zihinsel lojistik hizmetleriyle meşruiyet katan 'Neocon paranoyasıyla' Villepin'i haklı çıkarıyordu.
Kaybettikleri 'sosyal refah toplumu' sonrası politik bilinçleri iyice kararan naifleşen kitleler devlet ve ordularının katliam coğrafyalarında 'terörizmle savaştığına' inanarak kötü prodüksiyon 'Usame-Bin Ladin' filmlerine doluşup İslamcı terör nöbeti geçiriyorlardı.
Batılı güçler ve körfez ülkelerinin jeo politik muhtelif kullanımlarına açık El Kaide'nin '21. yüzyılın yeni emperyalist tarihin yazımında' üstlendiği stratejik rol de iyice belirginleşiyordu...
Somali, Yemen, Pakistan ve Afganistan'da İHA'larla bombalanan 'terörist' Libya ve Suriye'de silah ve para yağdırılan, 'özgürlük savaşçısı, muhalif ruh', Mali'de İslam el yazmalarını kast edip yakan, kol kesen 'kökten dinci' grup küresel marka
El-Kaide'nin terör piyasasında değeri emsalsizdi...
El-Kaide liderleri Batı istihbaratıyla ortak Arap Baharı ülkelerinde 'isyan örgütleyip rejim yıkmaktan', Afrika'da 'terör hattı' yaratmaktan bitap düşmüşlerdi...
El Kaide ve cihatçı bağlantılarını izlerseniz 'terörle savaş yüzyılının' Afrika'dan- Hindikuş Dağları'na doğru uzanan azman yeniden bölüşüm coğrafyasının 'altın haritasına' ulaşırsınız...
Akşam / 09.02.13