“Serbest piyasa” kıtasının dikenli telleri nasıl tekeller, imtiyazlar, finans tahakkümü, emeğin kullaştırılması, köleleştirilmesi, hak gaspları ise…
“Özgürlükler”in zinciri de güvenlik bahaneleri, “terörle mücadele”, teknoloji temerküzü, tek tip fikir dayatmaları, hakkı, gücü, imkânı, itirazı olmayanların özgür olduğu hissiyatı!
Raytheon, ABD’nin en büyük silah (savunma deniyor!) şirketlerinden.
Patriot’tan filan da tanışırız!
ABD yönetimi üstündeki gücü, her manada işgal edilen ülkelerdeki faaliyetleri; insan öldürmek için yapılan silahları insansız üretme başarıları!
***
İngiliz Guardian gazetesi, Raytheon’un gizlice geliştirdiği sistemle, Twitter, Facebook gibi ortamlarda “sizi beğendiğini, takip ettiğini, arkadaşınız olduğunu” yazdı.
“Hızlı enformasyon teknolojisi” mealindeki sistemin adı da harika: Riot!
Başkaldırı, isyan, ayaklanma.
Tarih boyunca yoksulların, ezilenlerin, mağdurların, biçarelerin bir çaresi olmuş, epeyce tarih yapmış, kapitalizmin yolunu da açmış; bildik demokrasi ile insan haklarının ve de devrimlerin motoru da olmuş “Riot”!
Sadece özel hayatı, hakları, özgürlükleri rehin almıyorlar; insan direncini de çalıyorlar!
Che’nin, putlaştıranlara inat metalaştırıldığı devirler!
Her put ile onu meta kılan o ince çizgide.
***
Bu sistemin derdi sadece sizin kimle, nerede, niçin, ne temas kurduğunuzu izlemek değil; ruhunuzu kavrayıp ne yapacağınızı, nerede, kiminle, niçin olacağınızı; “gündelik kader”inizi bile tespit etmek!
Saniyelik tıklarla.
Sadece kamusal alanlarda ve “sosyal medya” ağlarındaki açık yazılı ve görsel iletişimi ve bulunduğunuz mekanları izlemek, röntgenlemek değil; muhtemel hareketlerinizi de kontrol altında tutmak.
Sizi parmak izi ve ayak izinden ibaret hale getirmek!
Sorarsan “terör”e karşı.
Günümüzün ikiyüzlü hukukunun, güvenlik devletinin, para-militer ve para-noyak kapitalizmin en önemli becerisi bu zaten:
Bir gün herkes terörist olabilir!
Kendi farkında olmasa dahi!
Dünyada açlıktan, işsizlikten, işgallerden, sahte baharlardan, halkların birbirine kırdırılmasından, iş cinayetlerinden çok çok daha az kurbanı olan en büyük tehlike!
***
Emperyalizmin sömürgecilikten temel farkı, finans kapitaldi.
Şimdi tekno-emperyalizm, neo-kolonyalizm zamanı:
Bazen sofistike silah gücüyle kaba işgal olsa da, çokça ince işlerle zihnin, kişiliğin, gündelik hayatı sömürgeleştirmek!
Sizi özgürleştirdiğini sandığınız ne varsa tam orada sizi çivilemek!
Sizi sosyalleştirdiğini sandığınız ne varsa tam orada sizi tek başınıza mıhlamak!
Size özel sandığınız ne varsa tam orada sizi devletleştirmek!
BİMER gazı patladı!
Takıntıdan yahut boşuna yazmıyorum.
Paşa fetişisti cumhuriyetçi, milliyetçi, ulusalcı medyanın da iktidar yanaşması muhafazakâr medyanın da pek ilişmediği mevzu bu. (İstisnalar başım üstüne!)
Çünkü otorite, hiyerarşi, “saygın kişiler ile ayak takımı” kültürü!
Çünkü en sevdik, teslim alındığı söylenirken dahi en teslim olduk kurum.
Keskin efendilik-kölelik, sahiplik-kulluk, ezen-ezilen piramitlerinden bir cennet. Cinnet ordusu.
Bunalmış astsubaylar “sosyal tesislere girmeme” kararı aldı. Uzmanlara zaten yasak!
Vakıflardan çıkma, 15-28 Şubat arası kantin, büfe, orduevi, market vesair mekanlardan alışveriş yapmama kararı.
Ama fişleme, baskı, tehdit, tahdit, sicil şantajı da azmış durumda.
Başbakan’a güvenip BİMER’e başvuranların komutanlarına ihbar edildiğini yazmıştım. Her an yeni mektuplar, yeni azap ve kahır çığlıkları geliyor. Yarın aktaracağım.
Can havliyle, “Gizlilik esastır” diye söz veren BİMER’e başvuran askerleri, hem de ölümün en kıyısına ittiklerini üstlerine teslim eden bu “hinlik”; cumhuriyet, demokrasi, hukuk devleti palavralarından.
Türk övün, çalış diye gaz veren sistem tebaanın üzerine gaz püskürtüyor: Lakin pek güvenme gülüm!
Terör!
“Sınır ticareti” bu:
Terör veriyor, terör alıyorsun!
Can veriyor, can alıyorsun.
Bu coğrafyada takas böyle bir şey:
Kendi kanından alıyor, kendi kanından veriyorsun.
Haber Türk / 12.02.13
