Sivil polislerden Nebiha Aracı'ya işkence – Zeynep Kuray

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 02 Ocak 2013
  • 07:42

İstanbul Valisi Avni Mutlu gazetelere verdiği demeçlerde 'İşkenceye taviz yok' diye dursun, ölümden dönen Nebiha Aracı'nın yaşadıkları, Türkiye'de işkencenin nasıl da sistematik bir hala geldiğini bir kez daha kanıtladı.

8 Aralık 2012 tarihinde yaptığı işkenceler ve insanlık dışı uygulamalarla tanınan Yenibosna 75. Yıl Polis Merkezine bombalı saldırıda bulunduğu iddia edilen 43 yaşındaki Nebiha Aracı'nın, sivil polisler tarafından feci şekilde darp edildiği ortaya çıktı.

Tutuklu bulunduğu Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde yürümekte zorlanan, denge sorunu yaşayan ve her an beyin kanaması geçirme riskiyle karşı karşıya kalan Aracı, "Kanser değilim , işkenceyle katledilmek istendim" dedi.

DİPÇİKLE DARP, HASTANEDE KELEPÇE

Nebiha Aracı yaşadıklarını şöyle anlattı, "75. Yıl karakolunun yolunda ki caddede koşarken, sivil polisler birden üzerime doğru geldi. Bir kelime dahil etmeden direkt silahlarının dipçikleriyle kafama ve yüzüme vurmaya başladılar. Başıma öyle peş peşe vuruyorlardı ki, vucuduma inen darbeleri bile hissetmedim. Kafam iki yerden yarıldı ve bayıldım. Kendime geldiğimde Okmeydanı Eğitim ve Araştırma hastanesindeydim. Kafama 9, burnuma 4 dikiş atılmıştı. Ama bunndan ziyade arka kısmında darplar sonucunda çökme oluşmuştu. Dokturlar her an beyin kanaması geçirme riskim olduğunu belirtselerde, o halimle polisler beni hasta yatağına kelepçeledi. Avukatlarımın ve ailemin yanıma gelmesine izin verilmedi. 4 gün hastanede tutulduktan sonra apar topar Adliye'ye sevk edildim ve tutuklandım".

ÇAMUR AT İZİ KALSIN

Aracı, yazılı ve görsel medyada çıkan, "DHKP-C örgütünün eylemler için kanser hastası insanları kullandığı" yönündeki iddiaları da yalanladı. Çıkan bu haberlerin tümünün asılsız olduğunu vurgulayan Aracı, "Kanser hastası değilim. Bu tür polis servisli karalama haberler tehammülsüzlüğün ve korkunun bir örneğidir" dedi. Yenibosna 75. Yıl karakolunun sıradan bir karakol olmadığını hatırlatan Aracı, "Bu polis merkezi 2007 yılında Yürüyüş dergisini sattığı gerekçesiyle 17 yaşında ki Ferhat Gerçek'ı kurşunluyarak felç bırakan, yüzlerce insanımıza işkence yapan bir işkencehanedir. Bunca insanı katleden, sakat bırakan polislerin bırakın ceza almayı, ödüllendirildiği bir ülkede adaleti biz ancak kendi ellerimizle yaratabilliriz" diye konuştu.

MADEM Kİ ADLİ TIP'TAN ÇIKTIK...

Polis iskencesine maruz kalan diğer bir kadın da Nurgül Acar'dı. 11 Aralık 2012 tarihinde Gaziosmanpaşa ilçesinde bir polis memuruna silahlı saldırı gerçekleştirdiği iddia edilen Acar, karakoldan Terrörle Mücadele Şubesine, Adli Tıp'tan Adliye' ye kadar insanlık dışı uygulamalara tabi tutuldu. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Acar yaşadıklarını şöyle aktardı, "Güvenlik görevlisi tarafından yediğim darbeler sonucundan bayıldım. BAyıgın bir halde götürüldüğüm Gaziosmanpaşa ilçe karakolunda topluca dövülerek ayıltılar. Bu işkence TEM' de de sürdü. Kaba dayaktan sonra ellerim tersten kelepçelenerek hücreye atıldım. Ve öylece bekletildim. Açlık grevinde olduğum bilinmesine rağmen,2 gün boyunca ne şeker ne de su verildi. Her hastane gidiş bir darp seansına dönüştü. Adli Tıp kurumundan çıkar çıkmaz polisler, 'Mağdem ki artık Adli Tıp'tan çıktık kaldığımız yerden devam edebiliriz' diyerek beni polis aracında darp ettiler".

ANF / 02.01.13