Sıfır noktada, sıfır İbrahim! - Umur Talu

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 13 Şubat 2013
  • 12:55

“Sınır ticareti” bu:

Terör veriyor, terör alıyorsun!

Can veriyor, can alıyorsun.

Bu coğrafyada takas böyle bir şey:

Kendi kanından alıyor, kendi kanından veriyorsun.

***

Dün (sadece internet versiyonunda) önceki yazı böyle bitmişti.

Bu yazı da böyle başlasın.

Bir cümle daha ekleyeyim o bölüme:

İbrahim’i 14 yaşında canlı alıyorsun, 14’ünde canını veriyor İbrahim! (Müjgan Halis’in haberi)

***

Patlamanın ardından, çokbilmiş dünyamızın milli maçı şuydu:

Araç Suriye’den mi…

Suriye’ye mi?

Hadi bakalım.

İki şıktan birinde ölenler geri gelecek ve yaralılarla birbirine sarılacak, yaralar sarılacak.

Ama hangi şık daha şık; bilmiyoruz işte.

O yüzden aklımız ve vicdanımız şunu bile kavrayamıyor:

Orası sıfır noktasıdır!

Komşularla sıfır sorunun sıfır noktası.

Ama esas, Türk İbrahim’in Arap, Arap İbrahim’in Türkmen olduğu, ama sürekli yok olduğu nokta.

Halkların kaynaşma, karışma, kardeşleşme, helalleşme, bayramlaşma noktası…

Halkların bir ötekini, komşusunu, tarihini, talihini, bahtını katlettiği nokta.

Hanedanların, emperyalizmin, diktatörlerin halkları hallettiği nokta.

Halkını katlederek rejimin korunduğu…

Halkını katlederek rejimin sarsıldığı nokta.

***

O yüzden kafamız karışıyor:

Araç buradan mı, oradan mı?

Çünkü ikisi de olabilir.

Araç rejimin mi, muhaliflerin mi?

Çünkü ikisi de olabilir.

Bombalar muhaliflere mi, Türkiye’ye mi, provokasyon mu, iç çatışma mı?

Çünkü hepsi olabilir.

Neyse ki, devletimiz, hükümetimiz diyor ki:

Hassasiyetimizin ne derece isabetli olduğu anlaşılmıştır!

Öyle İbrahim…

Yardım paketleri taşıdıktan sonra bir çay molası verip…

Hassas bedenin paramparça cam kırığına, hassas ruhun can kırığına dönüşürken…

Bir kuş gibi hafif ve bir kuştan bile daha hakiki bir çocuk… Hassas uçup giderken sen…

Sayende yavrum…

Hassasiyetimizin isabetinin derecesi had safhaya varmıştır!

Sen cansız, biz hem canlı hem hep haklı.

Bir varmış, bir yokmuş

Obama yönetimindeki Suriye yarılması, Savunma Bakanı Panetta ile Genelkurmay Başkanı Dempsey’in Senato ifadeleriyle döküldü. İkisi de açık silah desteğinden yanaydı; Başkan’a takıldılar. Bunu mırıldandılar.

Muhaliflere silah verilmesi için çok bastıran Clinton ile Patraeus ise bir şekil gitmişti; belli ki Obama bir bakıma yemişti.

Anlaşılıyor ki, Obama reddetmiş görünse de Suriye için silah sevkıyatı “gölgeler” üzerinden yapılmış.

Bir nevi “İrangate” modeli!

İddia kabaca öyle: Libya’daki CİA istasyonundan silahlar Türkiye’ye. Oradan dağıtıma. Paralar, teşvik primleri Katar ve S. Arabistan’dan.

Obama’nın ikilemi: Terörle dünya savaşında düşman sayılan unsurlarla Suriye’de müttefik olmak!

Türkiye’den epey beslenen “Cephe”nin terörist örgüt ilanı, finanse edenlerin öyle sayılma ihtimali gibi!

ABD’nin problemi şöyleymiş: “Açıkça destekleyecek kalitede muhalif bulabilmenin zorluğu!”

Oysa ABD böyle durumda pek niteliğe bakmaz, amaç için her araç mubah olurdu!

Belki yine öyledir!

Biz de merak ederiz:

Araç buradan mı orayaydı, oradan mı buraya!

Biri BİMER, biri tutar, biri yer

“Merhaba Umur Bey;

Garnizonda ‘Personel ve Tayin Başkanlığı Subay/Astsubay/Uzman Erbaş Atama ve Tayin Esasları’ toplantısı oldu. 45 dakika bu anlatıldı; 1,5 saat boyu ise TSK’nın çoğunluğunu oluşturan assubayları Disiplin Kanunu ile tenkit, tehdit ettiler.

Sosyal medya ve kitle iletişim kanallarıyla TSK’daki meşhur düzeni eleştirdiği tespit edilenler (Bu Kadarına Pes Diyen Assubaylar Grubu) hakkında yaşına, makamına, kıdemine bakılmaksızın Disiplin Kanunu marifetiyle atma işleminin başlatılacağı tehdidi. Görevi personeli bilgilendirmek, sorun çözmek olanlar Gestapo gibi adaletsizlik koruyucusu olup tehdit dünyası yaratıyor. Ne ilk ne son hayal kırıklığım bu.”

***

“Sayın Talu merhaba;

BİMER’e dair yazdıklarınızın aynısını ben de yaşadım. Assubayım. Kısa süre önce dernek ve vakıflara zorla üye yapıldığımızı itiraz hakkımızın olmadığını, haksızlık yapıldığını, üyelik hususunda tercih hakkımızın olmadığını yazdım. Hatta üyelik iptali istediğimizde de. ok ağır yaptırımlara maruz bırakıldığımızı yazdım ve BİMER de bunu Kuvvet Komutanlığına yönlendirmiş. Korktuğumdan değil ancak BİMER’in ilkesizliği, sorumsuzluğuna anlam vermek imkansız.

BİMER sayesinde beni bu yıl bayağı üzecekler gibi. Başbakanlık İletişim Merkezi BİMER’i kime şikayet edeceğim?”

***

TSK cumhuriyetçi…

Hükümet demokrat…

BİMER gizlilik sözü vermiş…

Burası da hukuk devleti biliyorsunuz!

BİMER gazı, fişliyor ve muhbir gibi isim bildiriyor; cumhuriyetçi komutanlar da demokrat hükümetin çıkardığı Disiplin Kanunu ile tehdit ediyor, ceza veriyor, hatta sürüyor.

Boyun eğilecek, eğ! İtaat, biat edilecek, et!

Alçak sürün!

Köle çünkü onlar.

(O seslere devam edeceğim)

Haber Türk / 13.02.13