İtalya’da hafta sonu (24-25 Nisan) seçim var. Son kullanım tarihi geçmiş bir politikacı gözüyle bakılan Berlusconi’nin siyasete geri dönüşü kampanyanın en belirleyici yanı oldu.
Ekonomik kriz ve Merkel Avrupası’nın baskıları bir yandan, seks skandalları öte yandan, birbirinden ağır darbelerle, bir süre önce başbakanlık koltuğunu bırakmak zorunda kalan Berlusconi; yaklaşık bir buçuk yıllık sessizliğinin ardından hiçbir şey olmamış gibi yarışa döndü ve sil baştan iktidara yeniden talip oldu.
Halihazırda yüzde 15 civarında seçmenin kararsız olduğu seçimde her şey mümkün. Berlusconi iddia ettiği gibi, Bersani’nin başkanlık ettiği merkez solu gerçekten geride bırakarak herkese parmak ısırtan şekilde 1. sıraya yükselebilir ya da Beppe>Grillo adındaki ünlü komedyenin liderliğini yaptığı protesto partisi “5 Yıldız Hareketi” tarafından sollanıp, solun ve Grillo’cuların ardından üçüncü sıraya düşebilir…
Kesin olan tek şey, yirmi yıl boyunca İtalyan politikasına yön veren medya patronu siyasetçinin, meydanı rakiplerine kolay kolay bırakmayacağı ve bu uğurda akla gelen her şeyi göze alacağı…
Kriz kurbanı seçmen avcılığı
Medya patronu eski başbakan, nitekim kampanyanın sonunda yapacağını yaptı ve gözlemcilerin ağzını açıkta bırakacak şekilde seçime tam beş gün kala, dünyanın hiçbir yerinde rastlanmamış bir yöntemle 9 milyon “aile reisi” seçmene tartışmalı bir mektup gönderdi.
Üzerlerinde “Önemli duyuru” ve “2012 Yılı Emlak Vergisi İadesi” yazan mektuplar; parti propagandası şeklinde değil de doğrudan sanki “vergi dairesinden” geldikleri izlenimi yaratacak şekilde yazılmış ve kaleme alınmışlardı…
Resmi üslupla seçmene hitap eden mektuplarda; geçen yılın emlak vergisi iadesi için yapılması gereken işlemler, bir maliye bakanlığı evrakı diliyle anlatılıyor; seçim ertesi başvurulacak vergi dairelerinde vatandaşların “işbu mektubu göstererek” nakit iadelerini tıkır tıkır alacakları belirtiliyor ve mektubun en sonunda bunun tek şartının Silvio Berlusconi’nin partisi “PdL”ye oy vermek olduğu ekleniyordu…
Kampanyaya girdiğinden beri, partisinin iktidar olması halinde, İtalyan vatandaşlarını emlak vergisinden kurtaracağını, ödenen son emlak vergisinin de iade edileceğini söyleyen Berlusconi’nin, sandıktaki en büyük kozu aslında baştan beri bu göz boyayıcı kıyağa dayanıyordu. Ancak bu popülist kandırmacanın, kampanyanın bitiminde, akıl çelen bir “resmi gerçeklik” havasında mutlaka yerine getirilecekmişçesine sunulması; hukukçular ve tüm diğer siyasi parti liderlerini zıvanadan çıkardı.
Merkez solun lideri Pierluigi Bersani, Berlusconi’nin şapkasından çıkardığı bu son tavşan için “üçkâğıtçılık” tanımını kullandı. Hukukçular, kriz kurbanı İtalyanların altından girip üstünden çıkan medya patronu siyasetçinin bu kez seçim yasalarını ihlal ettiğini ve ceza yasasının 347. maddesi uyarınca “kamusal kimliğini halkı yanıltmak için kullandığından” bahsettiler ve bu nedenle 2 yıl hapis istemiyle hakkında dava açılabileceğini öne sürdüler.
Market alışverişi karşılığında oy
Ay sonunu kriz yüzünden zor getiren İtalyanları avlamanın tek yolu yalnız bu vergi iadesi kandırmacası değil.
İtalya’nın en popüler ve ünlü yazarlarından Roberto Saviano’nun “Repubblica” gazetesinde “Demokrasiyi Öldüren Çıkar Oyları” başlığıyla kaleme aldığı bir yazıya (11 Şubat) göre, ekonomik şartlar, özellikle azgelişmiş güneyde oyların doğrudan satışıyla sonuçlanıyor...
Saviano’ya göre, 20-50 Avro arasında fiyatları değişen oylar; “cep telefonu karşılığında”, aylık market alışverişi; elektrik, benzin, doğalgaz, telefon faturalarının ödenmesi için olduğu kadar, bir işyeri lisansı için de satılabiliyor.
Satılmış oyların sandıkta temiz pusulalarla değiştirilme yöntemini ince ayrıntılarına dek anlatan Saviano’nun aktardıklarına göre, önden doldurulan pusulalar seçmene sandığa gitmeden önce veriliyor.
Seçmen kendisine sandık görevlilerince uzatılan işaretlenmemiş temiz pusulayı, sonra oy kulübesinde beraberinde getirdiği doldurulmuş pusulayla değiştiriyor ve sandığa önceden işlenmiş pusulayı atıyor.
Kullanmadığı temiz pusulayı da, sandık çıkışı oy satışı yapan mafyaya veriyor, karşılığında vaat edilen parayı alıyor.
Oy mafyası, sonra temiz pusulayı istediği gibi yeniden dolduruyor ve sıradaki bir sonraki seçmene veriyor. O seçmene de benzer şekilde sandığa attığı önceden işaretli oy ve dönüşte beraberinde getirdiği temiz oy pusulası karşılığında, gereken para ödeniyor.
“Oy ticareti”, önden elde edilen tek bir pusula karşılığında, zincirleme oy satmaya hazır seçmen sayısı kadar sürdürülüyor.
Saviano sürekli değiş-tokuşla el değiştiren pusulalara bu yüzden, “balerin oy pusulaları” adını veriyor…
İtalya gibi standart bir demokraside onca “balerin oy” sandıkta böyle oyun oynuyorsa; varın siz bir de bol keseden makarna, erzak, kömür, mobilya, beyaz eşya dağıtan ileri demokrasi diyarı Türkiye’nin “çifte telli oylarını” düşünün!
Cumhuriyet / 21.02.13