“Sabra patronu yargılansın”

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 22 Ocak 2013
  • 17:14

(22.01.13)  9 Haziran 2009’da, Esenyurt’ta bulunan Sabra Tekstil’e bildiri dağıtmaya giden devrimcilerin üzerine patronun adamları önce sopalarla saldırmış, ardından ateş açarak iki devrimci işçiyi yaralamıştı. Aynı gün saldırıyı protesto etmek için bir araya gelen işçi ve emekçiler ise bu kez polis barikatı ile karşılaşmış ve kolluk güçlerinin saldırısına hedef olmuştu. 

Patronu ve çapulcularını korumak için havaya ateş açan polis, çatışma sırasında 4 devrimciyi de gözaltına alıp tutuklamıştı. Düzenin mahkemeleri ise işçilerin üzerine ateş açtığını kabul eden Zeki Tekin’i serbest bırakırken saldırıyı protesto eden dört sınıf devrimcisini gözaltına alarak burjuva hukukunun işlevini de göstermişti.

9 Haziran 2009’da Esenyurt’ta bulunan Sabra Tekstil’e bildiri dağıtmaya giden sınıf devrimcilerine yönelik saldırıyla ilgili davanın ardından bu kez kurşunlanan işçiler sanık sandalyesine oturtuldu. Saldırıya uğrayan ve kurşun yarası alan iki işçinin de “sanık” sıfatıyla yer aldığı ikinci davanın ilk duruşması 22 Ocak günü Büyükçekmece Adliyesi’nde görüldü. Davanın takipçisi olan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu ise, adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirerek patron-polis-yargı terörünü teşhir etti.

“Kurşunlanan devrimci işçiler değil, eli kanlı Sabra patronu yargılansın” pankartının açıldığı eylemde BDSP adına okunan açıklamada, aradan geçen üç yılın ardından açılan davanın, hukuk terörünün yalnızca o gün ile sınırlı kalmadığını da gösterdiği ve Sabra davasının sermaye düzenini tüm çıplaklığıyla teşhir etme özelliği taşıdığı söylendi.

“Adalet beklemiyoruz”

Geçtiğimiz günlerde Teknopark/İTO işçilerine, Daiyang-SK işçilerine yönelik saldırıların hatırlatıldığı açıklamada Hrant Dink eylemine dahi gaz sıkacak kadar pervasızlaşan, Şişecam işçilerine tehditler savuran, Yatağan  işçisinin önüne barikat kuranın aynı polis, aynı jandarma, aynı devlet olduğu ifade edildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Dün Sabra’da ne yaşandıysa bugün de coğrafyanın dört bir yanında aynısı ve hatta daha da katmerlisi yaşanıyor. Daha birkaç gün önce KCK operasyonları ve benzeri adlar altında Kürt siyasetçileri, ilerici ve devrimcileri, gazetecileri, öğrencileri, akademisyenleri zindanlara kapatan, puşi takmayı, Mahir Çayan’ın kitabını okumayı, eyleme katılmayı örgüt üyeliğine delil kabul eden, ÇHD üyelerini “düşman ajanı” ilan ederek tutuklayan aynı düzenin mahkemeleri.

Paris’te kadın Kürt siyasetçileri katleden, Kürt halkının üzerine bombalar yağdıran, barış yalanları söylerken bile öldürdüğü gerillalarla övünen, emperyalizmin taşeronluğuna soyunup Ortadoğu halklarına ölüm kusmanın planlarını yapan aynı sermaye devleti.

İşte devlet terörünün bu derece pervasızlaştığı, bu davanın müdafiliğini de yapan avukatlarımızın dahi devlet teröründen mustarip olduğu ve tutuklandığı bir dönemde Sabra davası bir kat daha önem taşıyor. Ancak yaşananlar bu davadan “adalet” bekleme naifliğini de ortadan kaldırıyor.”

Açıklamanın son bölümünde ise burjuvazinin mahkemelerinin dün olduğu gibi bugün de emeğin değil sermayenin tarafında duracağı, sözde demokrasinin ya da bugün için “ileri demokrasi’nin ardına sığınarak bir ortaoyunu sergileyeceği ifade edildi.

Açıklama şu sözlerle sona erdi: “Bizler de bu ortaoyunun teşhir etmeye ve işçi-emekçileri burjuvazinin çürümüş düzenine karşı mücadeleye çağırmaya devam edeceğiz. Ta ki sermayenin kokuşmuş iktidarını ve demokrasisini tarihin çöplüğüne yollayana kadar.”

Bildiri dağıtan devrimci işçilere kuşun yağdıran Zeki Tekin’in tutuklanması istenildi. Mahkeme bunu yanıtsız bıraktı. “Sanık” sıfatı ile yargılanan işçilerin talebi üzerine mahkeme heyeti görevsizlik kararı verdi. Dava dosyası ağır ceza mahkemesine sevk edildi. Bir hafta içinde itiraz olmadığı takdirde dava bundan sonra ağır ceza mahkemesinde görülecek.

Kızıl Bayrak / Esenyurt