PKK ve PAJK’lı tutsaklar süresiz açlık grevine başlıyor

  • Arşiv
  • |
  • Ulusal sorun
  • |
  • 09 Eylül 2012
  • 09:25

PKK ve PAJK’lı tutsaklar, Türk devletinin PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde uyguladığı tecrit ile Kürt halkına karşı ‘fiziki, siyasal ve kültürel soykırım politikalarına karşı’ tarihsel bir eylem başlatacaklarını duyurdu. Tutsaklar 12 Eylül günü itibariyle 6 cezaevinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayacaklarını açıkladı.

PKK ve PAJK’lı tutsaklar, Türk devletinin PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulaması ile Kürt halkına yönelik artan saldırılarına karşı ‘tarihsel’ bir eylem sürecini gireceklerini açıkladı. Açıklama, Türkiye cezaevlerinde bulunan tüm PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar adına Deniz Kaya tarafından yapıldı.

Açıklamada, “Sömürgeci Türk devleti”nin her alanda gelişen Kürt iradeleşmesine karşı, 2012 yılında öngördüğü kapsamlı imha planlarını devreye soktuğu belirtilerek, bunun için başta PKK lideri Abdullah Öcalan olmak üzere, Kürt halkı ile özgürlük hareketine karşı topyekûn savaş kararları aldığı ifade edildi.

Açıklamada şunlar belirtildi: “Bir yandan 13 yıldır amansız bir tecrit altında tutulan önder Apo üzerinde uyguladığı gayri-insani, gayri-ahlaki ve gayri hukuki baskılarını alabildiğine arttırmakta; bir yandan ülkemizin her karış toprağına işgal ordusunu sürmekte, bir yandan faşist-paramiliter çetelerini sivil-savunmasız insanlarımızın üzerine sürerek linç provaları yapmakta, bir yandan yüzlerce –binlerce sivil siyasetçileri tutuklamakta, her gün onlarca yurtseverimizi işkenceli sorgulardan geçirmekte, bir yandan ise yüzlerce Kürt çocuğunu zindana almakta ve Kürt kurum ve kuruluşlarına durmayan baskı ve sindirme politikalarını alabildiğine arttırmakta, bir yandan ise, ırkçı-sömürgeci rejim zindanlara son yılların en vahşi koşullarını dayatmakta; zindanlarda 12 Eylül’ü aratmayan uygulamalar gerçekleştirmektedir.

AKP-ERDOĞAN-GÜL TROYKASI

Bunlarla yetinmeyen Irkçı-inkârcı ve aynı zamanda katliamcı AKP-Erdoğan-Gül troykası, Kürt ve insanlık düşmanı yüzünü göstermeye devam etmektedir. Sömürgeci AKP devleti, emperyal neo Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek için, Kürdistan coğrafyasının diğer parçalarını da işgal etme peşindedir. Bunun için, nerede olursa olsun, en ufak bir Kürt-Kürdistani kazanımın olmasını istememekte, bunun için anlık-günlük ittifaklar, stratejiler içerisine girmektedir.

ÖCALAN AĞIR BİR İŞKENCE ALTINDA

Önderliğimizden 14 aydır hiçbir haber alamıyoruz. Önderliğimizin yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz. Irkçı ve inkârcı rejim ve AKP devleti, önderliğimiz üzerinde insanlık dışı işkenceler uygulamaktadır.

‘ÇIPLAK BEDENLERİMİZİ SÖMÜRGECİ-FAŞİST SALDIRILARA SİPER EDECEĞİZ’

Bu faşist ve ırkçı politika ve uygulamaların halkımız-hareketimiz tarafından kabul edilmeyeceği, buna karşı halk ve hareket olarak amansız direneceğimiz bilinmelidir. Bunun için hiçbir bedelden kaçınmayacak ve önderliğimizin-halkımızın özgürlüğünü elde edinceye dek; direnecek, bu zulüm makinesine, bu bezirgân saltanatına karşı çıkacak, mücadele edeceğiz.

Bizler, Kürdistan ve Türkiye cezaevlerindeki tüm PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar olarak; bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, halkımızın özgürlük yürüyüşünde yer almaya devam edecek ve çıplak bedenlerimizi sömürgeci-faşist saldırılara siper etmekten çekinmeyeceğiz.

BİR ÖNCEKİ AÇLIK GREVİ HATIRLATILDI

Bilindiği gibi, kısa bir süre tüm cezaevlerinde gerçekleştirmiş olduğumuz açlık grevi eylemimizi, halkımızın ve hareketimizin çağrısı üzerine sona erdirmiş ve önderliğimiz üzerindeki uygulamaların takipçisi olacağımızı, önderliğimizin özgürlüğü ve sağlık-güvenlik koşullarının bir an önce sağlanmasını, önderliğimiz üzerindeki gayri-insani, gayri-ahlaki tecrit ve zulüm politikalarına son verilmesini, bunun yapılmaması durumunda çok daha sert tepkiler ve eylemler içerisine girmekten kaçınmayacağımızı, tüm kamuoyuna ve siz değerli halkımıza açıklamış, bunun için herkesin gerekli girişimlerde bulunmasının gerekli olduğunu belirtmiştik.

Açlık grevini koşullu olarak sonlandırmış ve taleplerimizin yerine getirilmesini, aksi durumda rejimin kaldıramayacağı eylemlere gireceğimizi açıkça ilan etmiştik.

‘ÖNDERLİĞİMİZ ÜZERİNDEKİ ÖLÜMCÜL TECRİT DEVAM EDİYOR’

Aradan aylar geçmesine rağmen, önderliğimiz üzerindeki ölümcül tecrit kaldırılmak bir yana, her geçen gün daha da artmış-arttırılmaya devam edilmektedir. Önderliğimiz, İmralı işkence sisteminde gün be gün ortadan kaldırılmak, fiziki imhaya tabi tutulmak istenmektedir.

‘SESSİZ KALMAK VAHŞİ REJİMİN POLİTİKALARINI ONAYLAMAKTIR’

Açıktır ki, buna sessiz kalmak, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak, ırkçı ve inkârcı Türk sömürgeciliğinin işlediği bu insanlık suçuna ortak olmak anlamına gelmektedir. Sadece buda değil, buna sessiz kalmak, halkımızın kültürel, siyasal ve fiziki soykırımına karar veren bu vahşi rejimin politikalarını onaylamak anlamına gelmektedir.

Bizler; Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan on bin PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar olarak; bunu hiçbir biçimde kabul etmediğimizi, etmeyeceğimizi bir kez daha tüm kamuoyuna ve halkımıza bildiriyoruz.

‘TARİHSEL BİR EYLEME GİRİYORUZ’

Türk devletinin önderliğimiz üzerindeki tecrit, halkımıza karşı gerçekleştirilen fiziki, siyasal ve kültürel soykırım politikalarına, ana dilimiz üzerindeki ırkçı ve inkârcı politikalara karşı, tarihsel bir eyleme giriyoruz.

12 EYLÜL TARİHİNDE SÜRESİZ VE DÖNÜŞÜMSÜZ AÇLIK GREVİNE BAŞLIYORUZ’

Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan on bin PKK’li ve PAJK’lı tutsak olarak; 12 Eylül 2012 günü, Diyarbakır D tipi, Diyarbakır E tipi, Bolu f tipi, kandıra F 1, kandıra f 2, ve Siirt cezaevinde süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlıyoruz.

‘TÜRK DEVLETİNİ-AKP REJİMİNİ UYARIYORUZ’

Taleplerimizin yerine gelmemesi, eylemimize farklı yaklaşılması, görmezden gelinmesi, kamuoyunda yok sayılması, manipüle edilmesi Türk devleti-AKP rejiminin altından kalkamayacağı sonuçlara yol açacaktır.

Bu eylemimiz süresince, arkadaşlarımıza karşı gerçekleşecek en ufak bir saldırı, işkence, yönelim vb durumlar karşısında halk ve hareket olarak en sert karşılığı vermekten çekinmeyeceğiz. Devletin-AKP’nin asker-polis ve gardiyanları tarafından yaşanacak olası provokasyonlar karşısında bizler değil, Türk devleti-AKP ve bakanlık sorumlu olacaktır.

TALEPLER:

1-Önderliğimizin özgürlük, sağlık ve güvenlik koşulları bir an önce ve koşulsuz bir biçimde sağlanmalıdır.

2-Ana dilimiz üzerindeki ırkçı ve inkârcı uygulamalar ve yaklaşımlara son verilerek, mahkemeler başta olmak üzere, eğitim ve kullanımının önündeki tüm engeller bir an önce kaldırılmalıdır.”

‘ZULÜME SES ÇIKARMAMAK, SUÇ ORTAĞI OLMAKTIR’

PKK ve PAJK’lı tutsaklar açıklamalarının devamında kamuoyu, Kürt halkı ile ailelerine ise şu çağrılarda bulundu:

Sömürgeci faşist rejim halklarımız arasında sonu gelmez bir savaş ve düşmanlık yaratmak istiyor, bunun için her türlü kirli senaryoyu devreye sokuyor. Buna karşı çıkmak, buna dur demek, aydın olmanın, demokrat olmanın, insan olmanın temel kıstasıdır. Unutulmamalıdır ki, halkımıza karşı yürütülen bu haksız savaş, bu zulüm, bu işkencelere karşı ses çıkarmamak, aynı derecede suç ortağı olmak demektir.

Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar olarak; kendine aydın-yazar-demokrat ve insanım, insan olarak kalmak istiyorum diyen ve bu coğrafya da yaşayan tüm yurtseverlere çağrıda bulunuyoruz; 12 Eylül askeri faşist darbesinin 30. Yıldönümünde, Kürdistan halkına ve Kürdistan coğrafyasına karşı uygulanan zulüm ve işkenceler hızından hiçbir şey kaybetmemiş, aksine artarak devam etmektedir. Kürdistan ve Anadolu halkları olarak,bu zulüm ve işkence makinesine, bu bezirgan saltanatına karşı tavır alın, sesinizi yükseltin; halklarımızın eşit-özgür ve onurlu bir biçimde birlikte yaşamalarının son kırıntılarının da, kaybolmaması için harekete geçin…!

‘HALKIMIZIN DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUZ’

İnsanlık tarihi göstermiştir ki, insan olarak kalmanın bir tek yolu vardır; zulme karşı çıkmak, zalimin değil mazlumun yanında olmak,ve insan onurunu korumak için bedel vermek…! Bunun dışında ne aydın olmak, ne demokrat olmak ne de insan olmak mümkündür…! Bu bilinçle sömürgeci faşist rejimin tüm saldırı ve katletmeleri karşısında insanlık onurunu koruyan ve mücadele eden başta Rojava da ki çilekeş halkımızın; yiğit Kürt gençliğinin, kahraman Kürt kadınının, küçük generallerimizin, tüm devrimci demokrat dostlarımızın serhıldanlarını selamlıyor, saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Ant içiyor, söz veriyoruz; Zindan tutsakları olarak, bizler; bu güne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, halkımızın haklı ve meşru mücadelesi içerisinde yer alacağız ve halkımızın direnişini kendi direnişimiz sayarak, bu direnişin ve mücadelenin parçası olmaya devam edeceğiz…!

KESİNTİSİZ VE SÜREKLİ SERHİLDAN ÇAĞRISI

Bu vahşi ve faşist politika ve saldırılara karşı direnmek, en meşru ve demokratik hakkımızdır. Bulunduğumuz her alanda, elimizdeki her imkânla direnmek; insan olmanın, halk olmanın yegâne koşuludur. Ailelerimiz başta olmak üzere; tüm halkımızı sömürgeci-ırkçı rejime karşı meşru-demokratik tepkilerini göstermeye; Türk devletinin soykırım politikalarına karşı, önderliğimizin özgürlüğü, halkımızın ve ülkemizin kurtuluşu ve bağımsızlığı elde edilene kadar, kesintisiz ve sürekli serhıldana çağırıyoruz.”

ANF / 09.09.12