Patron-polis-yargı terörüne karşı Sabra davasının takipçisi olacağız!

  • Arşiv
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • 21 Ocak 2013
  • 08:53

Patron-polis-mahkeme işbirliğinin dolaysız kanıtı olan Sabra Davası’nın yeni duruşması 22 Ocak’ta görülecek. Sabra davası sermaye düzenini tüm çıplaklığıyla teşhir etme özelliği taşıyor. Zira işçi kanı döken asalak kapitalistler, onları kollamaktan başka bir görevi olmayan kolluk güçleri ve düzenin mahkemeleri bu davada aynı cephede saf tutuyor. Tam da sermaye düzeninde olması gerektiği gibi...

Hatırlanacağı üzere 9 Haziran 2009’da, Esenyurt’ta bulunan Sabra Tekstil’e bildiri dağıtmaya giden devrimcilerin üzerine patronun adamları önce sopalarla saldırmış, ardından ateş açarak iki devrimci işçiyi yaralamıştı. Aynı gün saldırıyı protesto etmek için bir araya gelen işçi ve emekçiler ise bu kez polis barikatı ile karşılaşmış ve kolluk güçlerinin saldırısına hedef olmuştu. 

Patronun çapulcularını korumak için havaya ateş açan polis, çatışma sırasında 4 devrimciyi de gözaltına almıştı. Düzenin mahkemeleri ise işçilerin üzerine ateş açtığını kabul eden Zeki Tekin’i serbest bırakırken saldırıyı protesto eden dört sınıf devrimcisini gözaltına alarak burjuva hukukunun işlevini de göstermişti.

Ancak aradan geçen üç yılın ardından açılan dava, hukuk terörünün yalnızca o gün ile sınırlı kalmadığını da gösterdi. 12 Haziran 2012’de hazırlanan iddianamede saldırgan Zeki Tekin’in yanı sıra saldırıya uğrayan ve kurşun yarası alan iki işçinin de “sanık” sıfatıyla yer aldığı görüldü.

Kuşkusuz ki bu tablo sermaye düzeninin işleyişini anlamak açısından hayli önemli ancak yeni değil. Dün Sabra’da ne yaşandıysa bugün de coğrafyanın dört bir yanında aynısı ve hatta daha da katmerlisi yaşanıyor. Daha birkaç gün önce Teknopark/İTO işçilerine, Daiyang-SK işçilerine biber gazı ve tazyikli su ile saldıran, Hrant Dink eylemine dahi gaz sıkacak kadar pervasızlaşan, Şişecam işçilerine tehditler savuran, Yatağan işçisinin önüne barikat olan aynı polis, aynı jandarma yani aynı devlet.

KCK ve benzeri adlar altında Kürt siyasetçileri, ilerici ve devrimcileri, gazetecileri, öğrencileri, akademisyenleri zindanlara kapatan, puşi takmayı, Mahir Çayan’ın kitabını okumayı, eyleme katılmayı örgüt üyeliğine delil kabul eden, ÇHD üyelerini “düşman ajanı” ilan ederek tutuklayan aynı düzenin mahkemeleri.

Paris’te kadın Kürt siyasetçileri katleden, Kürt halkının üzerine bombalar yağdıran, barış yalanları söylerken bile öldürdüğü gerillalarla övünen, emperyalizmin taşeronluğuna soyunup Ortadoğu halklarına ölüm kusmanın planlarını yapan aynı sermaye devleti.

İşte devlet terörünün bu derece pervasızlaştığı, bu davanın müdafiliğini de yapan avukatlarımızın dahi devlet teröründen mustarip olduğu ve tutuklandığı bir dönemde Sabra davası bir kat daha önem taşıyor. Ancak yaşananlar bu davadan “adalet” bekleme naifliğini de ortadan kaldırıyor.

Burjuvazinin mahkemeleri dün olduğu gibi bugün de emeğin değil sermayenin tarafında duracak, sözde demokrasinin ya da bugün için “ileri demokrasi”nin ardına sığınarak bir ortaoyunu sergileyecek. Bizler de bu ortaoyunun teşhir etmeye ve işçi-emekçileri burjuvazinin çürümüş düzenine karşı mücadeleye çağırmaya devam edeceğiz.

Davanın takipçisi olacağımızı bir kez daha haykırıyor, tüm ilerici ve devrimci güçleri Sabra’dan yansıyan düzen gerçeğine karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Sabra davası basın açıklaması:

22 Ocak 2013

Saat: 9.30

Yer: Büyükçekmece Adliyesi

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)