En yakın dostum, bu sabah beni çok güldüren bir Papa yorumu postalamış... Bir Amerikan sitesinden dostumun bulup gönderdiği yorum; “Kiliseyi gericiliğe yönlendirmeye Papa artık gücüm yetmiyor, diyor” deyip Papa adına ekliyor:
“Sosyal ilerlemeyi, Roma kilisesine yakışır biçimde durdurmayı artık beceremediğimi kararlılık ve büyük bir teessürle sizlere bildirmek zorundayım. Papalıktan bu sebeple ayrılıyorum. Ama Vatikan’ın dar kafalılık ve sosyal gericiliğe olan değişmez angajmanı konusunda kilisenin tüm üyelerini temin etmeyi borç bilirim. Kimse merak etmesin. Bu angajman arkamdan gelenlerce ebediyete dek sürdürülecektir!”
Dostumun “espri” olsun diye e-postama attığı yorum, gerçeğin ta kendisi.
Benzer örneği bundan yalnız 600 yıl öncesinde görülen “istifasını”, Papa hangi içerikte açıkladı biliyor musunuz?
Türklerin 1480 yılında katlettiği “Otranto şehitlerini” azizlik makamına yükseltmek amacıyla yapılan bir kardinaller toplantısında…
Beş yüz yıl önceye dönüş
1480 yılında Gedik Ahmet Paşa, Çizme’nin topuğundaki Otranto şehrini meğerse teslim almış.
Türkler, kuşattıkları kentin erkeklerine Müslümanlığa geçmeyi önermişler.
Öneri geri çevrilince hepsini kılıçtan geçirmişler.
O gün bugün kent katedralinde sergilenen iskelet kafaları, “Türk dehşetinin” simgesi diye saklanıyor.
“Uygarlık çatışması” adına Vatikan da 533 yıl öncesinde kalan bu olayı, durup durup kurcalıyor ve üstüne bir “aziz mitosu” kurmaya çalışıyor.
XVI. Benediktus bu amaçla bir süre önce bir kararname imzalamıştı.
İstifa bombasının geldiği pazartesi günü de kardinallerini gene bu konuyu konuşmak ve bundan 500 küsur yıl önce barbar Türkler tarafından Otranto’da şehit edilen “800 İtalyan şehidi” azizlik mertebesine yükseltmek için toplamıştı.
Düşünün…Vatikan’ın 21. yüzyılı ilgilendiren binbir sorunu var.
Eski Kıta’da kilise popülaritesi yüzde 36’ya düşmüş. Papa’nınki de o civarda. Müminler hızla azalıyor. Kiliselerde rahiplik yapacak gençler bulunmuyor.
Kök hücreye karşı çıkmak örneğindeki gibi kilisenin modern bilim ve teknoloji karşısındaki yobaz tavrı, eşcinsellere hasmane tavrı, kadınları kilise hiyerarşisinden dışlaması, insanları her geçen gün dinden uzaklaştırıyor…
Papa, çığ gibi büyüyen ve acil çözüm bekleyen bu yaşamsal konulara mesai ayıracağına, Otranto şehitleriyle uğraşıyor.
Pazartesi günü takvim tam böyle beş asır öncesine çevrilmişken, her zaman yaptığı gibi Papa mırıl mırıl bir şeyler söylemeye başladı. Ancak bu defa her zamanki gibi Alman aksanıyla konuştuğu İtalyanca ile değil Latince konuştu.
“Otranto şehitlerini” kutsamak için bir araya gelen kardinaller hemen kulak kesildiler. Papa’nın ağzından çıkan ilk Latince sözcüğü duyar duymaz birbirlerine bakakaldılar. Sıra dışı bir olayla karşılaştıkları belliydi.
Tam bir film sahnesi gibi.
Birkaç isim dışında, “Otranto toplantısındaki” kimse, Papa’nın tarihi kararından önden haberdar edilmemişti. Sonrasını biliyorsunuz. Benediktus, 28 Şubat günü saat 20’de görevinden ayrılacaktı!
Reformdan bu yana en büyük kriz
Hafta başından beri, şimdi “Neden” sorusuna cevap aranıyor.
Rivayet muhtelif.
Benediktus, “Otranto azizleri” propagandasına zaman harcarken, skandaldan başını alamayan Katolik kilisesini üç büyük sorun mayınladı.
Bunlardan ilkini üç yıl önce bu köşede “Vatikan’da Acı Paskalya” (4. 4. 2010) başlıklı yazımda anlatmış, “Din adamlarının sübyancılık ve taciz krizinden bahsediyorum” demiştim:
“ ‘Katoliklerle Protestanları 16. yüzyılda yol ayrımına getiren reformdan bu yana, kilisenin en hassas krizi’ diyenler var. Neden… derseniz... Konu yalnız Vatikan’ın başına bir ‘inandırıcılık’ ve ‘imaj’ krizi açan ‘tacizci rahipler, papazlar, kardinaller’den ibaret değil… (Reformda) büyük tartışmalar yaratan konular gibi bu da ‘kilise’ içinde yeni yol ayrımlarına çanak tutabilecek kanserleşme potansiyeline sahip.”
Bazılarına o dönemde abartılı gibi gelebilecek olan bu tespitin, son üç yılda bire bir gerçek olduğu ve Benediktus’un istifa sürecinin önünü açan bir “kanserleşme sürecinde” kiliseyi böldüğü anlaşıldı...
Aynı “kanserleşmenin” diğer unsurları, mafya parası ve kara para aklamakla suçlanan Vatikan bankası IOR ile Vatikan köstebeklerinin sızdırdıkları belgeler üzerinden yazılan “Vatileaks” adlı bir kitabın tetiklediği zincirleme skandallar oldu.
Benediktus’un, skandalları aydınlatmak ve kiliseyi bu büyük günahlarından arındırmak üzere giriştiği tüm çabaları sonuçsuz kaldı ve bizzat sağ kolu olan Vatikan Başbakanı, Genel Sekreter Tarcisio Bertone başta olmak üzere; en yakındaki iktidar çevrelerince engellendi.
İki varsayım söz konusu:
Benediktus,“Vatikan’ın Richelieu”sü konumundaki Bertone’yi etkisiz kılmayı başaramayınca; bizzat kendisi istifa ederek, pislikleri örtmek isteyen iktidar kliklerini dıpdızlak açıkta bıraktı. Ve Vatikan’da giderayak bir “28 Şubat” yapmış oldu.
Ya da..
Teslim bayrağı çekti ve çaresizliğine yenildi.
Gerçeği büyük olasılıkla öğrenemeyeceğiz.
Cumhuriyet / 14.02.13