Ömer Güney ‘Derin AKP’li mi Fethullah Gülenci mi? – Baki Gül

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 24 Ocak 2013
  • 07:32

Ömer Güney PKK’li değil. Bu kesin ve net. Ama AKP’li mi Cemaatçi mi orası bilinmiyor. AKP’nin yeni kontrgerilla timinden mi, yoksa Fetullah Gülen’in “içine girin sızın, kökünü kurutuncu” sızmalarından mı? Bu soruların yanıtı çok önemli. Çünkü hiçbir şekilde kuşku duyulmayacak bir durum var. O da şudur: 9 Ocak 2013 günü Paris’te aralarında PKK’nin kurucusu Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve genç Leyla Şaylemez’in katilleri Türk derin devleti ya da bu oluşumun yeni sahipleri derin AKP nam-ı değer Yeşil Ergenekonudur. Bazı AKP’liler bu durumdan hiç hoşnut olmayabilir. Ancak AKP’nin kendince önemli ismi, Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan katliamın ardından yazdığı yazıda “dostlarımız bile olabilir” demişti. Bu “dostları” Fetullahçılar mıdır? Başka ülkeler midir? Hüseyin Çelik’in daha cenazaler Paris’te büroda yerde iken “İç infazdır” ve medyanın da hâlâ bu tezi ısrarla yalana dayalı haberlerle saptırmaya çalışması gösteriyor ki AKP’lilerin ya da AKP içindeki “derin ilişkilerin” bu katliamla ilgili bilgileri varmış.


Şimdi bu durumu biraz daha aydınlatmaya çalışalım:

Birincisi; Ömer Güney’in Fransa’daki Kürtler ve Kürt derneği yetkilileri tarafından nasıl üye olduğunu, Ömer Güney’in üzerinde sürekli bir şüphenin olduğunu fazlasıyla söyleyen ve belgeleyen durumlar söz konusu. PKK ve KCK en üst düzeyde çok sert ve net açıklamalar yaparak Ömer Güney ile bir ilişkinin olmadığını ortaya koydu. En son KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan da açık ve net bir şekilde bunu Fırat Haber Ajansı aracılığı ile kamuoyuna duyurdu. Karayılan, “Bu katliamın içinde Türk devleti var. Yeşil Ergenekon var” sözlerini  “uluslararası ilişkiler ile dayanışma” halinde yapılmış bir katliam olduğunu söyledi. Mustafa Karasu, Avrupa’da yayın yapan Özgür Politika’daki gazete yazısında, AKP’nin samimi olmadığının ve tehlikeli oynadığının tespitini yapıyor. Avrupa’da görüştüğüm bütün Kürt yetkilileri ve kaynakları bu konuda oldukça net: Ömer Güney’in dernek üyeliği ve bazı aktivitelere katılma dışında bizimle bir ilişkisi yok, geçmişi ve Kürt camiasına dahil olma biçimi de çok kuşkulu.

İkincisi; Türk devleti ve medyasının hâlâ yalan ve yanlış bilgileri gerçekmiş gibi servis etmeye çalışması devlet tarafının acayip telaşlı olduğunu gösteriyor. Çünkü daha önce edilen sözler ve yapılan şu açıklamaları hatırda tutmak zorundayız: 1- Daha önce Belçikalı yetkililerin Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal’a “Türkiye’den infaz timlerinin Avrupa’ya gönderildiğini, bir grubun Londra üzeri Belçika’ya giriş yaptığı” bilgisini vermesi, 2-AKP iktidarı döneminde PKK’li yönetici ve sorumluların “infazı, ihbarı karşılığında verilecek milyon dolarlık ödülü” yasal mevzuata kavuşturması, 3-ABD’nin “Bin Ladin tarzı’nı Türk Devletine önerdik” sözleri, Fetullah Gülen’in “nerede bulursanız bulun, kökünü kurutun, alyuvarlarına kadar girin” sözleri; 4-KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın daha önce açıkladığı Fetullah Gülen’in Kürt karşıtı örgütlenmesini içeren “önemli ve gizli belgelerinin” kendilerine ulaştığını, ellerinde olduğunu; 5-AKP’li yetkililerinin “entegre strateji” dedikleri yöntemlerle “askeri ve siyasi operasyonlara devam, lider kadroyu yok etme çabasına daha fazla hız verme”; bunun için AKP’li Mehmet Ali Şahin “benzer olayların Almanya’da da olabileceğini” söylemesi ardından 22 Ocak 2012’de Belçika’nın başkentinde Türk Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı İ. Naim Şahin, Beşir Atalay’ın olduğu ekibin Belçikalı yetkililer ile “terör ve yargı” alanında işbirliği görüşmeleri yapması. Hakan Fidan’ın Türk büyükelçileri ile 4 Ocak’ta yaptığı toplantılar vb., vb...

Üçüncüsü ve en önemlisi; Ömer Güney hakkında her gün yeni bilgiler çıkıyor. Kendisini Fransız vatandaşı olduğunu söylemiş ancak Türk vatandaşı. Evinde 4-5 telefon, 45 takım elbise çıkıyor. Belirli zamanlarda ortadan kayboluyor. Pasaportunu Ankara’da çıkarmış. Amcası “biz ailecek PKK’ya karşıyız. İki yıldır Türkiye’ye gelmedi” diyor. Ancak 2012 yılında birkaç kez Türkiye’ye gidip geldiğini bizzat Türk medyası yazıyor. Ömer Güney’in internetteki kişisel paylaşım sitesinde paylaştıkları arasında Fetullah Gülen’in isminin birkaç kez geçtiği söyleniyor. “Şimdi harekete geçme zamanı” şeklinde mesajları, Münih’teki ilişkileri karanlık. Dönem dönem ortadan kaybolduğu söyleniyor. Dahası Ömer Güney’in kendisi ve ilişkileri daha çok Türk devleti, polisi ve cemaati gösteriyor. Kürt tarafına dahil olma biçimine Kürt dernekleri yetkilileri, PKK ve KCK yetkilileri “profesyonel bir sızma” olarak tanımlıyor. Fetullah Gülen’cilerin Türkiye’de Kürtleri fişleyip, sızdıkları kurumlardaki gibi Ömer Güney de Avrupa’da Kürt kurumlarına mı sızdırıldı? Ömer Güney yalnız mı başkaları da var mı? Ayrıca Ömer Güney savcının açıklaması dışında neler diyecek? Bu ve benzeri soruların yanıtı çok önemlidir. Bunun aydınlatılması cinayetin de aydınlatılması anlamına gelebilir...

Yeni Özgür Politika / 24.01.13