'Oğlumun kıyafetlerini istiyorum'

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 21 Aralık 2012
  • 09:24

HPG gerillası Mensur Güzel, 2011 yılında Öcalan’a uygulanan tecride dikkat çekmek amacıyla el koyduğu deniz otobüsüne düzenlenen baskında hayatını kaybetti. Olayı televizyondan izleyen annesi Siti Güzel, oğlunun Türk Başbakan Erdoğan’dan gelen talimat doğrultusunda yaralı halde infaz edildiğini söyledi. Siti Güzel, oğlunun eşyalarının kendisine verilmesini, sorumluların açığa çıkarılarak yargılanmasını istedi.

Kürt Halk Önderi Abdulah Öcalan’a yönelik uyguladığı ağırlaştırılmış tecride dikkat çekmek amacıyla 2011 yılında İzmit-Gölcük seferini yapan deniz otobüsüne el koyan HPG Gerillası Mensur Güzel’in annesi Siti Güzel, oğlunun Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan’dan gelen talimat doğrultusunda yaralandıktan sonra infaz edildiğini söyledi. Yıllarca görüşmediği oğlunun infazını canlı yayında izleyen ve “Oğlumun eşyalarını niye bize vermiyorlar? İki not varmış üzerinde, o notları da istiyorum. Neyi varsa istiyorum dedim, kimse vermedi. Kıyafetlerini de, çantasını da ne varsa hepsini istiyorum” diyen Siti ana, oğlunun maruz kaldığı işkenceler nedeniyle askeriye de dava açacağını belirtti.

Türk devletinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uyguladığı ağırlaştırılmış tecride dikkat çekmek amacıyla 11 Kasım 2011'de İzmit-Gölcük seferini yapan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne ait Kartepe isimli deniz otobüsünü ele geçiren 1984 doğumlu HPG'li Mensur Güzel, üzerinde herhangi bir silah veya patlayıcı olmamasına rağmen SAT komandoları tarafından infaz edilmişti.

Bahêymdan (Kulp) Ayhan Köyü’nde yaşayan Güzel ailesi, 1992 yılında devletin ağır baskıları ve askerlerin köyü yakmasının ardından İzmit’e göç etti. Güzel ailesi, 5 yıl süren göçün ardından Diyarbakır’a döndü. Mensur Güzel, askerlik yaptığı süreçte gördüğü işkenceler karşısında Türk devletinin gerçek yüzünü bir kez daha görerek ulusal kimliğinin bilinciyle HPG saflarına katıldı.

Oğlunun infazını canlı yayında izleyen HPG’li Mensur Güzel’in annesi Siti Güzel ANF’ye yaptığı açıklamada, oğlunun canlı ele yakalanabilecekken bilinçli bir şekilde infaz edildiğine vurgu yaptı.

SİTİ GÜZEL: MENSUR, ‘BENİ ÖLDÜRECEKLER’ DEDİ

Oğlu Güzel’i anlatan Siti ana, oğlunun 2008 yılında askere gittiğini acemiliğini İstanbul Tuzla’da yapmasının ardından Ankara Mamak’a gönderildiğini söyledi. Oğlunu askere gönderdiğinde sağlık ve moral durumunun iyi olduğunu belirten Siti ana, “Ben Mensur’u gönderdiğimde durumu iyiydi. Bir sıkıntısı yoktu. Acemiliğini yaptıktan sonra izne geldiğinde ise zayıflamıştı. Oğluma işkence yapmışlar askerde. Mensur, ‘Bana Kürt olduğum için komutanlar işkence yaptılar. Tehdit ettiler, beni öldürecekler’ dedi. Oğlum onların işkencelerinden kaçtı. Bir daha göremedim oğlumu. Biz askere gönderiyoruz, öldürüyorlar. Kürt olduğumuz için öldürüyorlar bizi. Biz artık ne yapalım? Bu çocuk askerden, zulümden kaçtı gitti. Mensur askerde defalarca dövülmüş, o işkenceden yüzü gözü morarmış şekilde fotoğraf çektirmişti. Oğlum izne geldi sonra askere dönmemiş. Askeriyede aradılar bizi, ‘gelmedi’ diye. Ondan sonra bir 4 yıl boyunca bir daha haber alamadık. Sonra öğrendik HPG’ye katılmış” diye anlattı.

Türk ordusu içerisinde, sadece 2012 yılının başından bu yana çoğu Kürt 66 askerin ‘intihar etti’ ile geçiştirilmeye çalışılan şüpheli ölümleri Mensur Güzel’in maruz kaldığı işkence ve ölüm tehditlerini doğrular nitelikte.

‘MENSUR’U YARALADIKTAN SONRA İNFAZ ETTİLER’

4 yıl boyunca haber alamadıkları, görüşemedikleri oğlunu ve infazını 11 Kasım 2011 tarihinde televizyonlardan izlediklerini belirten Siti ana, “Mensur’u isteselerdi sağ yakalayabilirlerdi. Ancak Erdoğan ‘hemen susturun onu’ diyerek infaz emrini verdi. Türk devleti oğlumun derdini sormadan, erkekliğini gösterdi, öldürdü” dedi.

Oğlunun infaz anını kayda alan ve defalarca bunu izlediğini anlatan Siti ana, 6 el ateş edildiği infaz sırasında HPG’li Güzel’in yaralandıktan sonra infazının gerçekleştiğine ise şu sözlerle dikkat çekti: “Çocuğuma 6 kurşun sıktılar. Morgda gördüm ben çocuğumu, kurşunlardan ikisi beynine biri göbeğinin altına sıkılmıştı. Kayıtlarda da defalarca izledim. Ateş ettiler, çocuğum karnını tuttu, sonra yere düştü. Sonradan Erdoğan’dan aldıkları talimatla hareket edip infaz ettiler. Sağ yakalamak isteselerdi orda yakalarlardı. Ama bunlar ölüm istediler.”

‘OĞLUMUN ELİNE KINA YAKMAK İSTEDİM, BIRAKMADILAR’

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Mensur’un üzerinden 3 adet 450 gram A-4 patlayıcısı çıktığı yönündeki iddialarını da yalanlayan Siti ana, “Oğlumun üzerinde bir şey yoktu. Bunların hepsi iftiradır” dedi.

Cenazeyi Yenibosna ATK’dan alıp Diyarbakır’a getirinceye kadar Türk devletinin yine kendilerini rahat bırakmadıklarını saldırılarda bulunduklarını dile getiren Siti ana, cenazenin Diyarbakır’da halkla beraber gömülmesinin de engellenmek istendiğini söyledi. Siti ana, “Ben oğlumu eve getirip eline kına yakmak, mum gezdirmek istedim. Bırakmadılar” dedi.

‘OĞLUMUN EŞYALARINI VERMEDİLER’

Oğlunun maruz kaldığı işkenceler nedeniyle askeriye de dava açacağını ve oğluna ait eşyaların kendilerine verilmediğini belirten Siti ana, “Ben oğlumun arkasındayım. Oğlumun eşyalarını niye bize vermiyorlar? İki not varmış üzerinde, o notları da istiyorum. Neyi varsa istiyorum dedim, kimse vermedi. Kıyafetlerini de, çantasını da ne varsa hepsini istiyorum” diye konuştu.

Sorumluların yargılanması için yaptıkları başvuruların kabul edilmemesine tepki gösteren Siti ana son olarak, AİHM’de başvuracaklarını belirtti.

BAŞVURULAR KABUL EDİLMEDİ

İnfazın ardından bir yıl geçmesine rağmen avukat ve ailelerin, sorumluların yargılanması yönünde yaptığı başvurular ise kabul edilmezken Güzel ailesinin avukatlarından Hüseyin Boğatekin’in, Güzel'in infaz edilmesi olayında ihmal ve kastın bulunduğu için sorumlu olan İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın hakkında soruşturma açılması izni verilmesi talebiyle İstanbul Valiliği'ne yaptığı başvuruya "ret" yanıtı gelmişti.

Mensur’un Kartepe adlı gemiyi ele geçirerek yaptığı eylem PKK tarihinde bir ilk olma özelliği taşırken, eylemin ardından İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yaptığı açıklamada, Mensur’un üzerinden 3 adet 450 gram A-4 patlayıcısı olduğunu iddia etmişti. HPG yaptığı açıklama ile Bakan Şahin’in yalanlayarak, Mensur’un üzerinde her hangi bir patlayıcı madde veya silahın olmadığını kaydetmişti.

ANF / 21.12.12