ODTÜ’yü tanıyalım – Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 24 Aralık 2012
  • 05:28

İktidar değişiyor, iklim değişiyor, zaman değişiyor... Ama ODTÜ, yıllardır Türkiye’nin dünya sıralamasına girebilen bir numaralı üniversitesi olma unvanını koruyor.

Ancak ODTÜ tarihini, sadece “siyasi duruş”uyla yazmadı. Buyrun, hatırlayalım:

* İngiliz Times Higher Education (THE) “Dünyanın En İyi 200 Üniversitesi” sıralamasında ODTÜ, 2011 ve 2012’de ilk 100’e girdi. Üniversiteleri “saygınlıkları” açısından değerlendirildiği listede Harvard birinciydi.

* THE’nin 2012-2013 için açıkladığı “Dünyanın En İyi 400 Üniversitesi” sıralamasında da ODTÜ 203, Bilkent 238, Koç 242, Boğaziçi 276, İTÜ 290’ıncı oldu. Üniversitelerin toplam puanı, “Araştırma (bütçe ve tanınırlık)”, “Eğitim-öğretim ortamı“, “Araştırmanın etkisi (atıflar)”, “Sanayiden elde edilen gelir“ ve “Uluslararası boyut“ kıstaslarına göre yapıldı.

* ODTÜ, dünyadaki 19 bin üniversitenin değerlendirildiği ‘’Webometrics Ranking of World Univercities’’ sıralamasında, 2011’de 321. sırada yer alarak, dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına giren tek Türk üniversitesi oldu.

Kara mizah gibi

Göktürk-2 uydusunun yöneticisi ve proje teknik lideri de ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümü mezunu!

Buna karşılık ODTÜ, bu ülkenin başbakanı tarafından “Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bizim ülkemiz batmış, bitmiş” sözleriyle azarlanıyor... Öğrencileri, “birdirbir” oynadıkları, protesto ettikleri, her yerde satılan yayınları bulundurdukları için “terörist” muamelesi görüyor.

Kara mizah yapsanız bu kadarını beceremezsiniz! Ülkenin batmış, bitmiş bir durumu varsa, o da diğer üniversitelerinin halidir. Asıl sorgulanması gereken, polisin öğrenciye, akademisyene uyguladığı orantısız güçtür.

Asıl üzülmesi gereken

Başbakan, öğrencisine sahip çıkan bir üniversite yönetimini hayal bile edemediği için öfkeleniyor. Zira “ideal” üniversite yönetimi, iktidarın her dediğine kafa sallayan Öğrencilerini ve öğretim görevlilerini devletten önce susturan, ezen, mahkemeye yollayan... Siyasilere fahri doktora, amfilere hatta üniversitelere Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın ismini verenlerden oluşuyor!

Bunlardan mebzul miktarda var Türkiye’de. Ama heyhat! Ne uydu yapabiliyorlar, ne uluslararası sıralamalara girebiliyorlar, ne de bilim adına özgür üretim ve eğitimi tesis edebiliyorlar. Acaba neden, nedendir?

Başbakan’ın asıl üzülmesi gereken, karaktersiz ve hiçbir saygınlığı olmayan üniversitelerin bolluğudur. “Ne yaptım da bu ülkenin en saygın eğitim kurumunda protesto ediliyorum” sorusudur.

Bir başbakan, bir üniversitedeki “yerli uydu fırlatma töreni” için ancak 2 binin üzerinde polis ve TOMA’lar eşliğinde geliyorsa... Gerçekten üzülecek çok şey var demektir.

PAVEY’E HAKARET EDEN BİRGİN KİM?

* CHP milletvekili Şafak Pavey’in, Malatya AKP Gençlik Kolları MYK üyesi Melik Birgin’in nefret ve ayrımcılık dolu tweet’i üzerine Başbakan Erdoğan’a yazdığı mektubunu cumartesi günü yayımladım.

* Tepkiler çığ gibi büyüdü... İktidar partisinin sözcüsü Hüseyin Çelik Pavey’den özür dileyerek Birgin’in partiden ihraç edileceğini açıklayarak yüreğimizi ferahlattı.

* Ancak Melik Birgin’in “kim” olduğu hâlâ bir muamma... Çelik, Birgin’in sıradan bir parti üyesi olduğunu söylüyor. Oysa Birgin, skandal sonrasında kaldırılan tweet adresinden Gençlik Kolları MKYK üyeleriyle toplantıda olduğunu duyurmuş.

* Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Emrah Oktay da bunu alıntılamış (retweet). Birgin’in bir başka tweet’ini AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık kullanmış. Madem Birgin sıradan bir üye, niye üst yönetim onu böylesine sahiplenmiş?

* Anlaşılan AKP’den kimse şimdiye kadar Birgin’in parti üyeliğini sorgulamamış! Birgin, partinin gençlik koluna Borat misali katılan bir şahıs mı, yoksa gerçekten MYK üyesi mi? Ne olursa olsun, umarız ihraçla kalmaz, bir daha bu şahıs herhangi bir partinin kapısından içeriye alınmaz.

Milliyet / 24.12.12