NATO açıkladı: Komuta bizde, maliyet Türkiye’de!

  • Arşiv
  • |
  • Dış Politika
  • |
  • 27 Kasım 2012
  • 09:16

Patriot füzeleri emekçilere açlık, savaş ve ölüm vadediyor...

(27.11.12) – Türkiye’nin talebi üzerine NATO’nun Patriot füzelerini Anadolu’ya konuşlandırması gündeme gelmiş, NATO yetkilileri kısa süre içerisinde konuyu karara bağlayacaklarını duyurmuştu. Bu tartışma ile birlikte özellikle komutanın kimde olacağı ya da tetiği kimin çekeceği önemli bir madde haline gelmiş ve özellikle ulusal basında tartışılmıştı. Sermaye devleti yetkilileri ise her fırsatta komutanın kendilerinde olacağını vurgulayarak füzeler ile ilgili eleştirileri bertaraf etmeye çalışmıştı.

Tetik NATO’da, maliyet Türkiye’de!

Tartışmaya son noktayı koyan NATO oldu. NATO Genel Sekreteri Ansers Fogh Rasmussen, NTV’ye yaptığı açıklamalarla tartışmaya açıklık getirdi. Öncelikle NATO’nun gerekli kararı günler içerisinde alacağını söyleyen Rasmussen, “Ancak tabiki izlenmesi gereken bazı prosedürler var. İşin askeri bir yönü var. Uzmanlardan oluşan ekip şu anda Türk yetkililerle işbirliği içerisinde Türkiye'de keşif yapıyor. Patriot füzeleri nerelere yerleştirilecek, bunu tespit edecekler” şeklinde konuştu. Kuşkusuz ki bu sözler kararın çoktan alındığını ve gerisinin prosedür olduğunu gösterir nitelikte.

Yine Patriotlar’ın komutasının kimde olacağı tartışmalarına dair NATO şefi şu ifadeleri kullandı: "Komuta, NATO Komuta Kontrol Sistemi'nde olacak. Patriot füzeleri NATO müttefikleri tarafından yerleştirilecek ve füzelerin komutası, NATO Komuta Kontrol Sistemi'nde olacak. Tabi ki Türkiye de bir NATO üyesi"

Rasmussen ayrıca kontrol NATO’da olmasına rağmen füze kurulum maliyetinin Türkiye tarafından karşılanacağını, zira prosedür gereği maliyetin füzeleri talep eden ülke tarafından karşılanacağını belirtti. Her bir bataryanın 4-5 milyon dolar değerinde olduğu düşünüldüğünde ortaya çıkacak maliyetin büyüklüğü görülebiliyor.

Gerilim şimdiden arttı!

Rasmussen açıklamalarında “Patriot füzelerinin yerleştirilmesi gerginliği azaltacaktır. Potansiyel saldırgan Türkiye'ye saldırmayı aklından bile geçirmeyecektir” biçimindeki bildik tezleri yinelerken Rusya’nın rahatsızlığının haklı gerekçelere dayanmadığını iddia etti. Ancak Rasmussen’in gerilimin azalacağı yönlü söylemlerine rağmen daha füzeler yerleştirilmeden gerilim tırmandı.

Tartışmaların gündeme gelmesi ile beraber Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov açıklama yaparak “Eğer tüfek birinci sahnede duvarda asılı ise, üçüncü sahnede mutlaka ateşlenir. Askeri konularda önemli olan niyet değil, potansiyeldir. Bu potansiyel artarsa, risk de artar. Herhangi bir provokasyon çok ciddi bir askeri ihtilafa yol açabilir. Biz bundan kaçınmak istiyoruz” demişti.

Suriye cephesinden Türkiye’nin füze hamlesi açık bir provokasyon girişimi olarak değerlendirilmişti. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mehmanperest ise “Türkiye'nin talebi Suriye krizinin çözümüne katkıda bulunmayacağı gibi sadece durumu daha da karmaşık ve zor hale getirecektir” sözleriyle talebi eleştirmişti.

Rusya, İran ve Suriye cephesinden yapılan açıklamalar ise yaşanan gerilimin boyutunu gözler önüne seriyor. Zira Patriot füzeleri uzun mesafeli balistik silahlar olarak tanımlanıyor. Füzelere ve savaş uçaklarına karşı kullanılmak üzere üretilen Patriotlar’ın Suriye füzelerine ve topçu bataryalarına karşı kullanılması mümkün değil. Füzelerin yerleştirilmesi NATO ve Türkiye’nin Suriye’de "uçuşa kapalı bölge" oluşturma hazırlığı olarak değerlendiriliyor.

Emekçiye açlık, savaş ve ölüm!

Türkiye’nin Patriot talebiyle başlayan süreç, Ortadoğu’nun önemli gelişmelere gebe olduğunu göstermekte. Bir yanıyla halklara ölüm kusacak silahlar Türkiye’ye yerleştirilerek taşeronlukta sınırlar zorlanırken öte yandan sermaye devleti bütçenin önemli bir kısmını bu silahlara yatırarak faturayı emekçilere kesmeye hazırlanıyor. Tüm bu hesapların içerisinde Ortadoğu halkları, işçiler ve emekçiler için ise bir kez daha açlık, yoksulluk, savaş ve ölüm reva görülüyor.