Medya 'avukat tutuklamalarını' magazinleştirmekle meşgul – Kürşat Bumin

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 24 Ocak 2013
  • 07:24

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatların gözaltı ve devamında tutuklanmalarıyla ilgili son derece ciddi gelişmelerle ilgili haberler birkaç gündür önümüzde. Geçen hafta sonu epeyce gazeteyi konuyu nasıl aktardıklarını-değerlendirdiklerini öğrenmek için gözden geçirdim. Hayret! Ülkenin en 'büyük gazetesi'nde söz konusu gelişmeyle ilgili tek bir satır yoktu… 'Aferin' dedim içimden, 'okurlarını can sıkıcı haberlerden ne kadar da özenle koruyorlar!'

Ertesi gün televizyon kanallarının birinin haber saatinde 'operasyon'a ilişkin bilgiler aktarılıyordu. Operasyonun bir bölümünün görüntülerini de izliyorduk. Hani o malum görüntüler: 'Aç kapıyı polis! Ellerini kaldır yere yat, vs' türünden bir haber. Bu görüntüler ekrana nasıl düşüyor acaba? Polis kamerası mı kayıtta, yoksa 'operasyon' medyanın şahitliğiyle mi gerçekleşiyor? (Bu konuda 'Türk Medyası'nın sicilinin ne derece bozuk olduğuna ilişkin kanaatinizi bir zamanlar polise eşlik eden medya kameraları ile gerçekleştirilen 'Müslim Gündüz Baskını'nı hatırlayarak tazeleyebilirsiniz.)

İzlediğimiz haber saatinde bize ulaştırılan şu habere çok güldük doğrusu: '…polis baskınında örgüt mensuplarının delilleri yakarak ortadan kaldırdıkları gözlendi.' (!)

Yahu nasıl bir haber bu böyle? Örgüt mensupları 'delilleri yakarak' ortadan kaldırdığına göre, yakılan 'deliller'in birer delil olduğu kanaatine nasıl varılabilir? Olsa olsa şöyle bir akıl yürütmeyle olur herhalde: 'Yakıldıklarına göre bunlar birer delildir!'

Özetle 'Türk Medyası'nın çok büyük bölümünde ÇHD'li avukatlara yönelik 'operasyon'a ilişkin haberciliği-yorumculuğu bu önemli gelişmenin gerçekten 'magazinleştirilmesi'nden ibaretti. Önümüze sürülen bu haberlerde ne 'Kozmik Oda'dan aşırılıp düşman ülkelere iletilen bilgiler eksikti ne de 'Hayata Dönüş Operasyonu' sırasında kaydedilip önümüze sürülen 14 yıl önceki telefon konuşmaları.

Peki medya insana 'Bu da nereden çıktı şimdi?' dedirten bu bilgileri (ya da 'olgular') nereden, hangi kaynaktan alıyordu? Tahmin ettiğiniz gibi tek kaynak polisti. Bu medya öyle bir medya ki, önüne sürülen bilgiler-olgular hakkında en ufak bir tereddüt sergilemiyor. Kendilerine ulaştırılan bilgileri habercilik eleğinden geçirmek aklından geçmiyor. Böyle olsa idi, birçok gazetenin bu son derece ciddi gelişmeyi -sanki bir araya gelerek aldıkları bir karar sonucu- 'Helikopterli baskın' başlığıyla 'magazinleştirmesi' mümkün olur muydu?

Sayıları az da olsa gelişmeyi olması gerektiği gibi değerlendiren yazılarla da karşılaştık. Mesela Radikal'den Ali Topuz'un zihin açıcı nitelikteki yazısı gibi. Topuz, mahkemeye sevk edilen ve biri hariç tutuklanan avukatlarla ilgili iki mahkeme kararını aktarıyor. İlk karar tutuklananlar hakkında. Bu kararın şu bölümü gerçekten dikkat çekici: 'Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan (…) atılı suçun CMK 100. maddede katalog suçlardan bulunması göz önüne alınarak işin önemi, verilmesi beklenen ceza dikkate alındığında (…) ayrı ayrı tutuklanmalarına karar verildi.'

Ali Topuz'un yorumu: ' 'Verilmesi beklenen ceza dikkate alınarak' Kim bekliyor bu cezayı? Bir suça verilmesi 'beklenen' ceza, kanunda yazan cezadır, fakat sadece kanunda yazan ceza tutuklama sebebi olarak gerekçeye dönüşebilecekse, 'masumiyet karinesi' daha soruşturmanın başından çiğnenmiş olmayacak mı? (…) Kendi vereceği cezayı beklediğini söyleyen bir hâkime ne diyeceğiz?'

Mahkemenin ikinci kararı ise bir avukatın tutuklanmamasına ilişkin olarak şöyle gerekçelendirilmiş: '(…) hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama sebepleri bulunduğu ancak tüm dosya kapsamı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yeterli olacağı, tutuklamanın ölçülü olmayacağı kanaatine varılmakla cumhuriyet başsavcılığının tutuklama talebinin reddine…'

Topuz'un yorumu: ' 'Tüm dosya kapsamı' nasıl bir kapsamdır ki, bir yandan 'tutuklama sebepleri var' olurken öte yandan 'tutuklama ağır' olabilir?'

Yazıyı yararı olur diye düşüncesiyle Avukatlık Kanunu'nun 58. Maddesini hatırlatarak bitireyim:

'…Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.'

Kanun 'Savcı adresi karıştırmış' gibi bir mazerete yer vermiyor yani…

Yeni Şafak / 24.01.13