Liselerde “özgürlük”

  • Arşiv
  • |
  • Gençlik Hareketi
  • |
  • Liseli Gençlik
  • |
  • 08 Aralık 2012
  • 13:57

Son günlerde gündeme gelen ve öğrencilerin okullarına serbest kıyafetler ile gidebilmesinin önünü açan yönetmelik, yeni bir tartışmanın başlamasına yol açtı. Sermaye örgütü TÜSİAD kılık kıyafet yönetmeliklerine karşı olduklarına dair açıklamalar yaptılar. Başka birçok kesim okullarda öğrenciler arasındaki ekonomik uçurumun belirgin bir şekilde gözler önüne serileceği kaygısıyla bu yönetmeliğe karşı çıktı. Kimi kesimler ise yeni düzenlemeyi liselerde türbanı serbest bırakmak için bir ön adım olarak gördü.

Peki sermaye devleti bu yönetmelikle neyi amaçlıyor?

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış yaptığı açıklamada “Çok doğru bir karar olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin Avrupa Birliği standartlarında bir ülke olması yolunda atılmış önemli bir karardır.” diyor. Hatta yeni yönetmelikle okulların daha fazla özgürlüklere sahip olduğunu vurguluyor. Hükümet yetkileri son yasa ile liselerde kıyafeti serbest bırakarak liseler artık daha “özgür” bir ortamda derslerine gidecek derken, diğer yandan bu kıyafet yönetmeliği ile etek boylarını belirliyorlar. Askılı ve kısa tişörtleri yasaklıyorlar. Türkiye’de “modern” bir eğitim sistemi kurduklarını söyleyenler parası olmadığı için her yıl okulu bırakan binlerce lise öğrencisini ve lise öğrencilerinin gerçek sorunlarını görmezden geliyorlar. Sermaye devletinden zaten lise öğrencilerinin gerçek sorunlarını görmelerini bekleyemeyiz. Zira bu sorunları ancak sosyalist bir eğitim sistemi çözebilir.

Bugün liselilerin en büyük sorunlarından birisi de liselerde eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitimin gerçekleştirilmemesidir. Birçok lisede işçi-emekçi çocukları spor parası, katkı parası ve evlerinin yanındaki liselere yazılamadıkları için servis parası vermek zorunda bırakılıyor. Bugün çoğu derste bilimsel eğitim yapılmıyor. Tamamen resmi tarihin yalan bilgileri işleniyor, biyoloji derslerinde evrim konusu işlenmiyor, işlense bile “evrim diye bir şey yoktur, sorgulamayın!” diyerek derslere başlanıyor. Bu topraklarda 20 milyon Kürt yaşadığı halde bugün lise öğrencileri ana dillerinde eğitim alamıyorlar. Bu hakları isteyen yüzlerce lise öğrencisi tutuklanıyor. Bu cümleyi okuyanlar hemen “Kürtçe’yi seçmeli ders olarak alabiliyorlar.’’ diye düşünmesinler. Öğretmen olmadığı için bu seçmeli dersler işlenmiyor, bunların yerine din dersleri veriliyor. Bugün liselerde insanlar dinlerini daha iyi öğrensin diye din derslerini çoğaltanlar bu hakları Aleviler istediklerinde sağır kesilebiliyorlar. Bütün bunların liselerde hatta orta okullarda yapılması sermaye devletinin çıkarları doğrultusunda yeni bir gençlik yaratma girişimidir.

Liselerde özgürlüğü sadece kılık kıyafete indirgeyenler aynı zamanda liseleri karakol haline getirip, bütün baskı araçlarını liselerde kullanıyorlar. Her okulun önüne sivil polisleri koyuyorlar, okulların her köşesini kamera-mobeselerle donatıyorlar. Böylelikle liselerde ülkesinde olan olaylara sessiz kalmayıp bunlara ses çıkaran ya da bunların yazdığı dergileri okuyan biz liselileri kolaylıkla tespit edip uzaklaştırma, okuldan atma gibi birçok saldırıyla yıldırma politikalarını rahatlıkla uygulayabiliyorlar. Ya da derslerde kendi düşüncelerini söyledikleri için birçok öğrenci yine soruşturma terörü ile karşılaşabiliyor. Tabi bu yasa ile kılık kıyafet serbest olduktan sonra okula parmak izi ile girmek, kimlik göstererek girmek gibi uygulamaların da başlatılması konuşulmaya başlanacak. Sonra madem kıyafet serbest o zaman liselere türbanla da girilsin denmeye başlanacak. Zaten önceki yasa ile bazı derslere türbanla girilebiliyordu.

Tabi bu yasanın bir de ekonomik yanı var. Bilindiği gibi birçok lisede okul müdürleri tekstil firmaları ile anlaşarak okul formalarını tek bir firmadan çıkartıyorlardı. Bu formalar da fahiş fiyatlara satılarak buradan büyük bir rant sağlanıyordu. Hatta bu formaları alamadıkları için birçok lise öğrencisi okula gidemiyordu. Ama bu yasaya TÜSİAD başkanları da okullarda fakir öğrenci-zengin öğrenci ayrımını daha fazla belli edeceği için karşı çıkıyorlar. Çünkü insanların sınıfsal farklılıklarının farkına varmasından korkuyorlar.

Sermaye devletinin her türlü baskı ve saldırısına karşı biz liselilerin payına Erdal Erenler’den aldığımız sosyalizm bayrağını liselerimizde dalgalandırmak düşüyor. Biliyoruz ki kurtuluş sadece bizim ellerimizde. Liseliler olarak önümüzdeki dönemde bizleri kandırmaya dönük hazırlanan ve sahte “özgürlükler” vaat eden yönetmeliklere karşı gerçek özgürlüğü kazanmak için mücadeleyi büyütelim.

(Liselilerin Sesi, sayı 47, Aralık 2012)