Lenin haklı beyler

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Sosyal sorunlar/saldırılar
  • |
  • 07 Aralık 2012
  • 11:16

“Bilinen bir deyimdir: Geometrik aksiyomlar insan çıkarlarına dokunsaydı onların çürütülmesi kesinlikle istenirdi. Eski teolojik önyargılara dokunan doğa bilimsel teorilere karşı mücadele ediliyordu ve günümüzde de amansızca mücadele ediliyor. Doğrudan en ileri sınıfın aydınlanmasına ve örgütlenmesine hizmet eden Marksist öğretinin, ileri sınıfın görevlerine işaret eden ve ekonomik gelişimin gücünün bugünkü düzenin yerine yenisini kaçınılmaz olarak getireceğini kanıtlayan bu öğretinin, yaşam yolundaki her adımını önce mücadele ederek kazanmak zorunda kaldığına şaşmamak gerekir.

Mülk sahibi sınıfların yetişen gençliği aptallaştırıp, iç ve dış düşmana karşı “eğiten” resmi profesörlerin resmi düşünce doğrultusunda öğrettikleri burjuva biliminden, hele felsefesinden hiç bahsetmeyelim. Bu bilim Marksizm’in adını bile anmak istemiyor, onu çürütülmüş ve yok edilmiş olarak ilan ediyor. Sosyalizmin çürütülmesi üzerinden kariyer yapan genç alimler kadar, her tür köhnemiş “sistemin” çobanları, düşkün ihtiyarlar da aynı hırsla Marks’ın üstüne saldırıyor. Marksizm’in gelişmesi, onun fikirlerinin işçi sınıfı içinde yayılması ve güçlenmesi; resmi bilimin her “yok edişi”nden daha güçlenmiş, daha çelikleşmiş ve yaşamaya daha yetenekli olarak çıkması, kaçınılmaz olarak, Marksizm’e yönelik bu burjuva saldırıların gittikçe salaklaşarak tekrarlanmasına ve keskinleşmesine yol açıyor.” (Tüm Eserler, cilt 12, syf. 219 – Nisan 1908’de Karl Marx Anısına’da yayınlandı, St Petersburg.)

Başlığımız, “Lenin’in Harika Başarısının Sırrı ve Manyak Öngörüleri” olmadığı için onun yazmış olduğu “Marksizm ve Revizyonizm” adlı makalesinden bu alıntıyı neden yapmış olduğumu merak ediyor olabilirsiniz. Açıklamaya çalışayım.

Bugün Türkiye’deki üniversitelerde “felsefe eğitimi” ile yüzleşen aklı başında öğrenciler, “Marksizm”e olan ilgisizliği hemen oracıkta fark etmiş olacaktır. Bu utanç verici durumun baş aksesuarlarını, Gül kokulu rektörler ve badem bıyıklı Centaur’lar oluşturmaktadır. Öğrencilerin “emek” kavramına yabancılaştırılması, aşılanmış abartılı rekabet anlayışı ve aç gözlü başarı tavrı, içler acısı örneklerin en belirgin olanlarıdır. Bu rehber yeşil kargalar yüzünden, üniversite öğrencileri “evrim karşıtı fosil” gibi yetenek yarışmalarında sergilenmekte, iktidardan üç evet alarak sahteleşmektedir.

Felsefe bölümleri durumun farkındadır ama utanmak için en uygun zamanı kollamaktadır. 19. yüzyılda yaşamış olan Schopenhauer’ın da dediği gibi: “Felsefe profesörlerinin yüzünün kızarması gerektiği düşünülebilir, ne var ki bu onlardan çok fazla şey beklemek olur.” (A. Schopenhauer, Parerga ile Paralipomena, Biblos, 2007, s. 200.) Gerçekten de öyle! 21. yüzyılın Türkiye’sinde üniversiteler panayır alanı ise öğrencileri kimse suçlayamaz. Suçlanacak kişiler orta yolcu, maaşından memnun herkestir.

Lenin’in 1908’de korktuğu, 2012’de başımıza geldi, hem de mislisiyle: Üniversite öğrencisi, özgün araştırmacı olmak yerine var olanı kopyalayan, yaratıcı faaliyetlere ve toplumun hizmetine kendisini kapatan birey olarak son şeklini aldı. Tekrarlayacağız ama dediğimiz gibi öğrencileri kimse suçlayamaz. Suçlanacak kişiler orta yolcu, emekliliğini hesaplayan herkestir.

Geçmiş olsun, geçirenler sağ olsun!

Çok şey istemiyoruz; sabah akşam kapitalizmin eleştirisini yapmak zorunda değilsin, uykundan olup akademik araştırmalar yapmanı da beklemiyoruz ama muhalif olanın sözünü düşmanca kesene, burjuva tarafından körüklenen şiddete ses çıkartmak için geç kalmadın mı?

Hey sen! Sana sesleniyoruz gör bizi; öğrencisinin devamsızlığını hesaplayan, notunu kıran ihtiyar, nerede o örgütlü devrimci sabahlar?

Geç olsun, güç olmasın…

Radikal / 07.12.12