KCK davasında yargılanan Kürt halkının haklı ve meşru talepleridir...

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 16 Ocak 2013
  • 11:22

17 Ocak’ta Newroz tutsaklarıyla dayanışmaya!


Sermaye devletinin Kürt halkına karşı uyguladığı baskı ve asimilasyon politikası, son olarak AKP hükümeti eliyle “KCK operasyonu” adıyla sahnelendi. 2011’in sonlarına doğru başlayan ve dalga dalga yayılan operasyonlar, adeta bir hukuk terörüne dönüşerek birlerce yurtseveri demir parmaklıklar ardına gönderdi.

KCK adı altında yürütülen operasyonun, Kürt halkına yönelik sistematik saldırılardan temel farkı ise, özel biçimde hareketin başını çeken ya da yönlendiren güçleri hedeflemek yerine hayli geniş ve hukuki olarak dayanaksız da olsa pervasızca önüne geleni tutuklaması oldu. KCK üyesi olmakla suçlanmak için Siyaset Akademisi’nde ders vermekten puşi takmaya kadar uzanan geniş bir yelpaze biçiminde gerekçeler üretildi ve bu gerekçelere göre cezalar kesildi.

Bugün aralarında gazetecilerden akademisyenlere, avukatlara, öğrencilere, doktorlara uzanan binlerce kişi KCK operasyonları kapsamında cezaevinde bulunuyor. Ancak KCK adı altındaki hukuk terörünün hedefinde yalnızca Kürt hareketi olmadığı da özellikle 2012 Newrozu’nun ardından görüldü. 10-12 Nisan arasında yapılan ve yeni bir KCK dalgası olarak adlandırılan operasyonda bir dizi ilerici ve devrimci kurum da saldırının hedefi oldu.

Yapılan operasyonlarda gözaltına alınanlar arasında bulunan sınıf devrimcilerinden Burcu Deniz ve ilerleyen aylarda soruşturmaya dahil edilen Zeynel Nihadioğlu da KCK operasyonu kapsamında tutuklandı ve o günden bu yana tutuklular.

Sözkonusu KCK dalgası ile birlikte operasyonun amacının yalnızca KCK örgütlenmesini etkisiz kılmak olmadığı da açıkça görülmüş oldu. Zira Newroz’a katılmayı “suç” olarak tanımlayan ve operasyonu da buna dayandıran sermaye devletinin asıl yargılamak istediğinin, Kürt halkının haklı ve meşru talepleri olduğu açığa çıktı.

Newroz’da Kürt halkıyla omuz omuza alanlara çıkan, polis terörüne karşı birlikte mücadele eden ilerici ve devrimci güçler KCK operasyonuna dahil edilerek, Kürt hareketi ile birlikte Türkiye sol hareketinin ve ilerici devrimci güçlerin bütününe bir mesaj verilmek amaçlandı. Kürt halkının yanında olanın, sermaye devletine karşı ezilen bir ulusun mücadelesini sahiplenenlerin onunla aynı baskının hedefi olacağı ilan edildi.

Ancak hukuk terörü yalnızca gözaltı ve tutuklama ile de sınırlı kalmadı. Sermaye düzeninin savcıları aylarca davayı açmayarak ve dosyayı gizli tutarak tutukluluğu fiili bir infaza dönüştürdüler. Delil diye ortaya konulanların ise incir çekirdeğini doldurmadığı artık tüm KCK davalarından bilinmekteydi. Sınıf devrimcilerine yöneltilen suçlamalar arasında Ekim Gençliği imzalı yazılar ve gözaltı sırasında uygulanan şiddete karşı atılan “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları dahi bulunuyordu.

İşte bu pervasız saldırının ilk duruşması 17 Ocak günü Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görülecek. Devrimci harekete gözdağı vermek ve Kürt halkının haklı meşru taleplerinin işçi ve emekçilere ulaşmasını engellemek, şovenizmin etkisini kıracak her tür çabayı baltalamak için tezgahlanan bu kirli oyuna verilecek en iyi yanıt ise tutuklu devrimci ve yurtseverler ile birlikte onların haklı-meşru taleplerini sahiplenmekten geçiyor.

Bizler de sınıf devrimcileri olarak tüm ilerici ve devrimci güçleri Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesini sahiplenmeye, bunun somut adımı olarak da KCK tutsaklarıyla dayanışmaya çağırıyoruz. Davanın görüldüğü 17 Ocak günü adliye önünde olacak ve sermaye devletinin tüm saldırılarına karşı şiarlarımızı haykıracağız.

Tarih: 17 Ocak - Perşembe
Saat: 9.00
Yer: Çağlayan Adliyesi önü

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)