Kavga sürdükçe unutmayacağız seni!

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 09 Nisan 2012
  • 08:17

Hoşçakal Özge yoldaş…


Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ve ölüm aramızdan birimizi daha, erken ve amansız bir şekilde aldı. Bir dostumuz, arkadaşımız daha, erken veda etti hayata. Bir tarafta Türkiye’de tıbbın gelişmesi ile övünen ve hatta son dönemde çift kol nakli, yüz nakli gibi operasyonlarla bunu gösterenler aynı müdahaleyi emekçi çocukları için göstermiyor. Başına gelen kurşuna rağmen yaşaması mucize denilen İbrahim Tatlıses gibi para babaları yaşatılırken, işçi ve emekçi çocukları ölüme terk ediliyor.

Gazi Üniversitesi’nde son sınıf öğrencisi dostumuz, devrimcilerin yol arkadaşı, kısa bir süre önce karaciğerinden geçirdiği “basit” bir operasyonun ardından girdiği yaşam mücadelesini “kaybetti”. İlk başta çok ciddi bir şeyin olmadığı söylenirken ilk ameliyatın sonrasında biriken suyun tahmin edildiğinden daha fazla olduğu söylenerek ikinci bir ameliyata daha alındı ve sonra bir üçüncüsüne daha… Sonrası yoğun bakım… Ve Özge artık aramızda yok…

Gençliğin güler yüzlü kızına…

Seni ilk tanıdığımda liseyi yeni bitirmiştin ve üniversiteye geçmenin mutluluğu ve üzüntüsü vardı. Çünkü gittiğin üniversite politik olarak oldukça geri bir noktadaydı. Bende bu dönemde liseye yeni gelmiştim ve lise çalışmamız kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Seni de İşçi Kültür Evi'ne gelip giderken tanıdım. Karşımda sıcak ve güler yüzlü bir kız duruyordu. Daha sonra sen lise deneyimlerini anlattın, ben lise çalışmasını anlattım, sürecimiz böyle ilerlemişti. Hatırlıyorum da festival sonrası Kültür Evi'ne yapılan operasyon sonucu 3 yoldaşımız tutuklanmıştı ve sen bunun verdiği öfkeyle çalışmayı kaldığı yerden omuzlama kararlılığı ile gelmiştin. Yoldaşlarımızın tutuklandığını ama Kültür Evi'nin çalışmalarının hala devam ettiğini Mamaklı emekçilere birlikte taşımıştık. Ve sonra, eylemlerde etkinliklerde hep o güler yüzünle hatırlıyorum seni. Ölüm belki doğanın kanunu, olması gereken bir şey ama bu kadar genç ve apansız gelmesi çok zor katlanılabilen bir durum.

Ben küçükken, büyükler herkesin bir yıldızı olduğundan ve bir kişi ölünce bu yıldızın kaydığından bahsederdi. Ama ben senin yaşama gözlerini kapattığın gün gökte kayan bir yıldız görmedim. Çünkü bizler öldüğümüzde yanımızda bir yıldız götürmüyoruz, gerimizde birçok yıldız bırakarak gidiyoruz. Benim gördüğüm işte geride kalan yıldızlardı. Bu yıldızlar uğurladı seni sonsuzluğa ve geride kalan yıldızlar sürdürecek yarıda kalan kavganın devamını.

Ölmeden önce son olarak tabutunda Kızıl Bayrak istediğini bugün öğrendim. Bugün birçok insanın devrimcilerin bir şekilde çevresinde durduğunu biliyorum. Ama bu çevrelerde duranlardan devrimcileri bu kadar içselleştiren ve sahiplenen bir kişiyi tanıma şansı da verdin sen bana. Bugün bizlere azsınız, bir şey yapamazsınız diyen insanlara aslında devrimcilerin daha çok olduğunu bir kez daha haykırma olanağı tanıdın.

Bu topraklarda Özge Fidan köklerini sımsıkı bağlamıştı topraklara, bu topraklarda mücadelede yitirdiğimiz şehitlerin kanlarıyla büyüyüp gelişmişti devrim mücadelesi ve bugün sınıf devrimcileri taşıyor bu ülkede devrim bayrağını. Nasıl ki kimi yoldaşlarımızı kavganın ortasında şehit veriyorsak, kimi yoldaşlarımızı da hastalıktan kaybediyoruz. Ama bu ülkede yükseliyor devrim mücadelesi. Yükseliyor Yeni Ekimler'in Partisi ve yükselmeye devam edecek.

Ve Özge yoldaş sana söz olsun ki bizler de genç komünistler olarak seni ve inandığın davayı dosta düşmana anlatmaya devam edeceğiz. Kavganın kızıllığında, direnişin olduğu her yerde gülen gözlerinle karşılayacağız zaferi ve geçmişten aldığımız derslerle karşılayacağız mücadelenin keskinliğini. Aramızdan bir çoğumuzu daha göndereceğiz yanına ama her zaman geride yeni yoldaşlarımız devralacaktır bırakılan bayrağı.

Yeni Ekimler'in kızıllığıyla karşılayacağız doğan günü ve seni ben de yoldaşlarımız da kavga sürdükçe unutmayacağız.

Hoşçakal Özge yoldaş…

A. Akın