(17.02.13) – Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı tüm toplumu fişleme amacı taşıyor.
Hükümetin üzerinde çalıştığı ve geçtiğimiz günlerde basına yansıyan Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı, riyakarca kişisel verilerin korunması için ortaya atılmış bir proje gibi sunuldu. Ancak kaba bir inceleme bile bunun kişisel sırların saklanması için değil tek elden ve sistemli bir fişleme yapmak için hazırladığını görmeye yetiyor.
Hazırlıkları tamamlanan ve yakında meclise sunulması beklenen tasarıda devletin veri bankası oluşturması ve “isim, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler” gibi verilerin burada depolanması öngörülüyor.
Bu merkezi denetim sistemi sadece resmi kurumlara değil bankalara ve şirketlere verilen bilgileri de içeriyor.
“Kuzu postunda kurt!”
Yasa, AKP’nin herzaman yaptığı gibi yine gösterişli bir ambalaj ile sunuluyor ve yasanın amacının kişisel verilenin korunması olduğu iddia ediliyor. Buna göre bankalara, hastanelere ya da diğer kurumlara verilen beyanların kişilerin bilgisi dışında açıklanması suç sayılıyor ve bu bilgileri açıklayanlar 3 yıl hapis cezasına çarptırılıyor.
Bu kapsamda şirketlerin, hastanelerin, vakıf ya da sendikaların veri toplaması sınırlandırılıyor ve açıklamalarının önüne geçiliyor. Ancak kişilerin sağlık ile ilgili bilgilerinin Sosyal Güvenlik Kurumu ve benzer kurumlarla paylaşılacağı da tasarıda yer alıyor.
Yasa ile MİT ve emniyetin de fişleme yapmasının önüne geçileceği iddia ediliyor. Ancak tasarıda yargılama sürecinde kullanılacak olan verilerin yasaya tabi olmayacağı ve Ceza Muhakemesi Yasası’na göre işlem yapılacağı belirtiliyor. Bu da aslında yasanın bu alanda herhangi bir kısıtlayıcılığı olmadığını gösteriyor.
Henüz hayli sınırlı olarak basına yansımış olsa da ilk izlenimler, yasanın faşizmin yasal bir formu olduğunu düşündürüyor. Fişlemenin kaldırılması şöyle dursun, tek elden ve daha sistematik bir şekilde yürütülmesi planlanan fişleme ile her davranış, her görüş, her eğilim devletin elinde toplanıyor. Devlet mekanizmasını elinde bulunduranlar gerek kişisel hesaplaşmalar için bu verilerden faydalanabilecekken, gerekse de toplumun genel eğilimlerini, davranışlarını denetlemek için bu veri bankasından faydalanabilecekler. Irka, dine, siyasi görüye göre ayrımlar çok daha kolay yapılabilecek.
Bugüne kadar atılan adımlar, MERNİS. TC Kimlik no, dijital kimlik gibi uygulamalar zaten devletin bu eğiliminin göstergesiydi. Yasa geçtiği taktirde ise, artık fişleme çok daha farklı bir boyutta ve bilimkurgu filmlerinden fırlamışçasına hayatımızın parçası olacak.