Kamusal emekliliğe darbe – Atilla Özsever

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 04 Ocak 2013
  • 10:28

Önceki gün öğle vakti Harbiye’den Taksim’e doğru yürürken İstanbul Radyo Evi’nin önünden geçiyordum. Bir TRT ekibi, binadan yeni çıkmış halkla röportaja hazırlanıyordu. Ne yapacaklarını sordum. “Bireysel emeklilik konusunda halkın görüşünü alacağız” dediler. Ardında da eklediler, “İlk sizinle konuşalım”.

“Olur ama ben bireysel emekliliğin aleyhinde konuşurum” dedim. Ekip sorumlusu kadın muhabir, “O zaman olmaz” dedi. Ben de, “TRT, kamu hizmeti yapan bir kurum. Ayrıca halkın vergilerinden gelir sağlıyor. Ama sizi anlıyorum, iktidarın görüşleri doğrultusunda yayın yapıyorsunuz” diyerek sözlerimi tamamladım. Fakat hızımı alamadım ve devam ettim:“Pinochet’i tanır mısınız?” Kadın muhabir, “Evet, bir diktatördü” dedi. “İşte” dedim: “O diktatör, 1981 yılında Şili’de kamusal emekliliği tasfiye edip bireysel emekliliği zorunlu hale getiren dünyadaki ilk kişidir”. Sonra TRT ekibi kayda almasa da bilgileri olsun diye kısaca bireysel emeklilikten söz ettim. Şimdi söylediklerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum…

AKP Hükümeti, 1 Ocak 2013’ten itibaren geçerli olmak üzere Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) yatırılan her 100 liraya karşılık devletin de 25 liralık bir katkı sağlayacağına ilişkin bir yönetmelik yayımladı. Yani BES’e yatırılan paranın yüzde 25’i oranında bir devlet katkısı olacak.

Peki kamusal emeklilik sisteminde, sosyal sigortalarda devletin katkısı ne kadar? 5510 sayılı yasaya göre, malullük, yaşlılık, ölüm sigortası dalında, yani emeklilik sigortasında toplam prim oranı yüzde 20. Bunun yüzde 9’u sigortalı, yüzde 11’i de işveren payı. Devlet de bu yüzde 20’nin dörtte biri oranında katkı yapıyor. Yani devletin kamusal emeklilik sigortasına katkısı sadece yüzde 5. (Yüzde 3 oranında da genel sağlık sigortasına katkı söz konusu).

Özetle, devlet bireysel emekliliğe yüzde 25, kamusal emekliliğe ise yüzde 5’lik bir katkı yapıyor. Ayrıca BES’te 10 yılını tamamlayan 56 yaşını doldurduğunda emeklilik hakkına sahip. Sosyal sigortalarda ise, emeklik yaşı kademeli olarak 65’e çıkarıldı.

Amaç, bireysel emekliliği teşvik edip süriçerisindende kamusal emekliliği tasfiye etmek. Ayrıca katılımcılardan sağlanan gelirle BES fonuna, yani sermayeye kaynak aktarmak. Yine kıdem tazminatının da bireysel hesaplar yoluyla fona aktarılarak bu sisteme hizmet etmek.

Bireysel (özel) emeklilik sisteminin başarılı olması halinde bu sistemi daha cazip hale getirmek için kamusal emekli aylıklarının daha da düşürülmesi gündeme gelecektir. Nitekim Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Türkiye emekli aylıkları yüksek” sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir.

Öte yandan IMF’nin Aralık 2012’de Türkiye ile ilgili yayınladığı raporda bireysel emeklilik sisteminin zorunlu hale getirilmesi öneriliyor. Aynen 1981’de Şili diktatörü Pinochet’in yaptığı gibi işverenlerin sigorta primlerine katkısı ortadan kaldırılarak tamamen çalışanların primleriyle finanse edilen bir sistem öngörülüyor. Türkiye’de de 2008’de çıkarılan 5763 sayılı yasayla işverenlerin sigorta priminde 5 puanlık bir indirim yapılarak bir anlamda bunun da yolu açılmıştır.

Peki sendikalar ne yapmalı? Öncelikle bireysel emeklilik sisteminin gerçek amacını ortaya koyan, ardından da emeklilik yaşının 56’ya düşürülmesini öngören bir kampanya başlatmaları gerekir diye düşünüyorum…

Yurt / 04.01.13