İTO-Teknopark İstanbul İnşaatı işçileri:

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Röportaj
  • |
  • 23 Ocak 2013
  • 15:06

“Polis terörüne karşı başkaldırmamız lazım!”

Gaspedilen ücretlerini alabilmek için İstanbul Ticaret Odası (İTO) önünde direniş başlatan ve Uzunlar İnşaat patronlarının evleri başta olmak üzere İstanbul'un birçok noktasında eylemler gerçekleştiren Teknopark İstanbul İnşaatı işçileri, son günlerde sermaye devleti tarafından yoğunlaştırılan polis terörünün hedeflerinden biri oldular.

Projenin patronları tarafından devreye sokulan her türlü baskıya ve polis terörüne rağmen eylemlerini kararlılıkla sürdüren İTO-Teknopark İstanbul İnşaatı işçileri ile karşı karşıya kaldıkları polis zorbalığına ve örgütledikleri direniş sürecine ilişkin konuştuk.

Turan Karaca: 18 Ocak günü direniş çadırımızı kurmak için bir kez daha İTO önüne gittik. Burada polisin saldırısına uğradık. Saldırılara rağmen pes etmeyeceğiz, mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz.

Kemal Balan: Bizler direnişimizi tüm yaşananlara rağmen sürdürmek istedik. Bunun için de o gün bir kez daha hakkımızı aramak için İTO'nun önüne gittik. Yine bizi oradan polis zoruyla göndermek istediler. Bize gaz sıktılar, tazyikli su sıktılar. Ben ve üç işçi arkadaşım hastaneye kaldırıldık. Biz hakkımızı almak için onların peşini bırakmayacağız. Çünkü bizler hakkımız olanı istiyoruz, ücretlerimizi istiyoruz. Biz haklıyız, o yüzden de kazanacağımızı düşünüyorum.

İhsan Balan: Arkadaşlarımızın dediği gibi, o gün gittik, direniş çadırımızı kurduk. Orada polis saldırılarına maruz kaldık. Ben ve iki arkadaşı hastanelik ettiler. Bize destek veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Avukatlarımıza da bu davamızla ilgilendikleri için teşekkür ediyorum. ÇHD üyesi avukatları da tutuklamışlar. Bu ülkede böyle şeyler yaşanıyor, kınıyoruz.

Burçin Kuz: Herkes bahsetti; biz ücret hakkımızı istediğimiz için, sorunun muhataplarını rahatsız etmek ve bir an önce sonuç almak için İTO önünde direniş çadırı kurduk. İTO Genel Sekreteri’nin şikayeti üzerine, bizzat İstanbul Valiliği’nin talimatı ile polis saldırısına uğradık. Vali bizim orada neden bulunduğumuzu sormaya dahi gerek duymadan, bizlere tazyikli sular ve kimyasal gazlarla saldırılmasını emretmiş! Bu durum, ücretlerimizi gasp edenlerin neden bu kadar pervasız davranabildiğini de açıklıyor. Polis onların yanında, vali onların yanında…

Bu durumu asla kabul etmiyoruz. Biz haklı olduğumuzu biliyoruz; aylarca çalıştığımız halde alamadığımız ücretlerimizi istiyoruz, bu kadar net.

Az önce de söylendiği gibi, bizler Cuma günü bu saldırıları yaşarken mücadelemizde bizi yalnız bırakmayan ÇHD üyesi avukat arkadaşlarımız da polisin şiddetine maruz kalarak gözaltına alınmışlar. 9 avukatın tutuklandığını öğrendik. Bu durumu da kendi mücadelemize yönelik bir saldırı olarak görüyoruz. Sadece bizim değil, direnen işçilerin yanında yer alan ÇHD ve üyesi avukatlara yaşatılan bu onursuz tutuklama terörünü kınıyoruz.

Şevket Yalçınkaya: 18 Ocak Cuma günü yine İTO önüne gittik. Çadırımızı kurduk ancak hemen çadırımıza müdahale ettiler. Bize gaz sıktılar, panzerle su sıktılar. Ülkemiz şu an tam bir polis devleti olmuş durumda. Her dalda zor kullanıyorlar. Sadece biz inşaat işçilerine yönelik değil her alanda zor kullanıyorlar. Geçtiğimiz günlerde, Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukat arkadaşlarımız gözaltına alındı. 9 tanesini tutukladılar. Her yerde emekçilere karşı açık bir terör estiriyorlar. Bunuz biz kabul etmiyoruz. Hiç kimsenin de bunu kabul etmesini istemiyoruz. Bunlara karşı başkaldırmamız lazım. Bunlara karşı birlik olmamız lazım. İşçi sınıfı bu saldırılara karşı nerede olursa olsun direniş sağlamalı. Bu sömürü zihniyeti ancak bu şekilde yeneriz, bu şekilde sileriz. Ben öyle düşünüyorum.

Biz ne olursa olsun direnişimize devam edeceğiz. Uzunlar İnşaat'ın merkez ofisi önünde de eylem yaptık. Orada basın açıklaması gerçekleştirdik. Ardından şirketin patronlarından Numan Uzun'la bir görüşme yaptık. Bizlerin ücret alacaklarını vereceklerini taahhüt ettiler. Bunu bekleyeceğiz. Eğer sorunu çözmezler ve verdikleri sözü yerine getirmezlerse yine onların peşinde olacağız, eylemlerimizi sürdüreceğiz.

Türkiye'de gelinen noktada ben şunu görüyorum: Hak artık sokaklarda aranıyor. Yalnızca hukuk mücadelesiyle bu tür çetelerle başa çıkmak gerçekten zordur. Hakkınızı savunmak için sokakta olmak, birilerinin karşısına dikilmek zorundasınız. Başka türlü hak alınamaz.

Kızıl Bayrak / Ümraniye