İşyerlerinde uygulanan sistematik kişiliksizleştirme ve baskılama aracının bilimsel adı mobingtir!

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Değerlendirme
  • |
  • 08 Aralık 2012
  • 10:44

Büro Emekçileri Sendikası İzmir Şube Başkanı Ramis Sağlam’dan performans ve mobing uygulamaları üzerine aldığımız görüşü yayınlıyoruz...

Performans kelimesi ilkokul hatta anaokullarına giden çocuklarımızın diline çoktan girdi. Birçok anne babanın çocuklarıyla performans çalıştıklarını, hatta çocuklarının performanslarını evde yaptıklarını biliyoruz.

1996 yıllarıydı, kamu emekçilerinin çalışma hayatındaki olumsuzluklar üzerinden “reform (!)” yapılması gündeme getirilmişti. Bizde hemen taslağı almış harıl harıl üzerinde çalışmış, ardından da işyerlerinde aydınlatma faaliyeti yapmıştık. Biz ve örgütlü olduğumuz kamu emekçileri ilk kez işyerinde “performansı” tartışmaya başlamıştık. O zamanlar, bugün olduğu gibi sözleşmeli personel uygulaması ve 4/a, 4/b ve 4/c uygulaması yok denilecek kadar azdı. Kamu işyerlerinde tek istihdam modeli olarak, bugün öğrendiğimiz 4/a vardı.

Gel zaman, git zaman bugün eğitim ve sağlık iş kolları başta olmak üzere birçok istihdam modeli çalışma hayatımıza ve dilimize pelesenk oldu. Artık, emekçilere performansın “tembel” ve “işe yaramaz” emekçinin terbiye sosu olacağına inandırılmaya başlandı. İktisat dersinde hocamızın bir anekdotunu sizinle paylaşayım. Hocamız iki tip tembellik var derdi. Birincisi doğal tembellik, bu tip tembellik kişinin birkaç dakika tuvalette gitmesi veya birkaç kez tuvalete gitmesiyle oluşur. İkinci tip tembellik ise sistemin tembelliğidir. Bu tip tembellik tam bir girdaptır; kişiyi de içine çeker. Bugün çalışma hayatında performans kelimesi tembelliğin panzehiri olarak gösterilmek istenmektedir. Sistemin aksaklıklarını emekçilerin sırtına yükleyerek emekçilerin, kazanılmış haklarını yok sayarak, gasp ederek… Bugün için görüntü bu… Geçenlerde Karşıyaka Devlet Hastanesi’ndeki, sendikamız üyelerini ziyarete gittiğimde gözüme “Performans ve Kamu Yönetim Odası” tabelası çarptı. Haydi, hayırlısı, anasınıfı, ilkokulu derken hastaneye de performans girmişti. Özellikle Kamu Hastane Birlikleri Yasasının 2 Kasım 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesiyle hastanelerde yönetim el değişti. Artık CEO’lar işbaşında… Artık hastaneler, kamu faydası yerine karlılık üzerinden yönetilecek. Tembellik (!) yok. Çalışmayan sağlık emekçisi kapının önüne konacak, ölçü ne olacak, performansı, performansı ne olacak hastaneye kazandırdığı para, kimden hastadan, hasta ne müşteri…

Performansı düşük sağlık emekçisi ne olacak kapının önüne konacak… Sadece hastanede mi? Hayır. Okulda, vergi dairesinde, aklınıza gelen her yerde uygulanacak. Örneğin Okulda performans kime uygulanacak? Öğretmene uygulanacak. Performans okulda öğretmene nasıl uygulanır? Şimdilik belli değil ama performansı düşük öğretmene “ne olur” derseniz kapı önüne konur…2005 yılından bu yana Vergi Dairelerinde de dillendirilen, Performans Esaslı Yönetim Modeli ve Toplam Kalite Yönetiminde maliye emekçilerine dayatılan ise mükellefin müşteri olduğudur. Müşteri memnuniyeti her şeyin başındadır. Orada çalışan maliye emekçisinin hiçbir hakkı yoktur. Affedersiniz ama müşteri diye empoze edilen mükellef, maliye emekçisine karşı her türlü hakka, hakaret etme hakkına sahiptir, “maaşını ben ödüyorum” diye bangır bangır bağırır ve hakaret eder. Fakat müşteri haklıdır, ilkesi geçerlidir. Müşteri, performans ve mobing tam bir sarmaldır.

Performans ölçümlerinde kullanılan Denetim Mekanizmaları o kadar farklılık oluşturur ki, bu mekanizma bir süre sonra insan hayatına müdahaleye neden olur. Sistematik olarak uygulanan performans emekçiyi insanlıktan çıkarır, kişiliksizleştirir. Performans Esaslı Yönetim Modeli tek başına bir uygulama değildir. Toplam Kalite Yönetimi, Toplam Kalite Çemberi ve esnek çalışma ve sözleşmeli personel uygulaması bir bütündür. Bu denetim mekanizmaları kriterlerinde kılık-kıyafet denetimi de vardır. Bu söylediklerimi abartılı mı buldunuz. Bu kadar olmaz mı diyorsunuz. TÜİK’te performans düşüklüğü nedeniyle işten atılan Evren Kayaş (Kayaş’ın performansı %85 idi), kılık kıyafeti nedeniyle sözleşmesi yenilenmeyen Samsun Sosyal Hizmet İl Müdürlüğü’nde görevli Psikolog Zeynep Akyüz, umarım çoğalmaz ama örnekler gittikçe çoğalacak gibi…

İşyerlerinde uygulanan sistematik kişiliksizleştirme, baskılama aracının bilimsel adı Mobingtir. Mobing bugün kurumunda uygulananların bile farkında olmadan devam etmektedir. Mobing bağırma ile hakaret ile kılık kıyafete müdahale ile devam etmektedir. Artık bu uygulama sıradanlaştırılmaya, alıştırılmaya çalışılmaktadır.

Etek meselesi, performansın da mobingin de bir parçasıdır, mobing ise daha fazla sömürünün ta kendisidir. Bugün etek boyu meselesi mobingçilerin ve performans ölçümcülerin kriterleri arasındadır. Kılık kıyafet mobingini küçümseyip, hafife almak körlüktür. Bu körlüğün sonu iş güvencesinin elinden alınmasıyla sonuçlanacaktır. Halk arasında bildik bir hikâyedir, biz nerede hatta yaptıkla başlar, sarı öküzü vermekle diye son bulur. Evet, bugün sarı öküz kılık kıyafettir, kılık kıyafet müdahalelerine burun kıvırırsak yarın sarı öküzü vermeseydik sorgulaması yaparız.

BES Şube Başkanı Ramis Sağlam