İstanbul'da kadın cinayeti

  • Arşiv
  • |
  • Kadın Sorunu
  • |
  • Kadın-Türkiye
  • |
  • 30 Temmuz 2011
  • 09:15

(30.07.11) - Var olan yasaları dahi 'tahrik indirimleriyle' uygulamayan bunun yanında yasaların ucundan yapılan düzenlemelerle kadına yönelik şiddeti önleyeceğini iddia eden devlet, kadın cinayetlerine seyirci kalmaya devam ediyor.

Namus cinayeti

8 yıldır evli olan Müzeyyen Yanıkbaş (41) ve Harun Tunç, Mart ayından itibaren ayrı yaşamaya başladı. Sultangazi Cebeci Mahallesi’nde kendine ev kiralayan Müzeyyen Yanıkbaş, bir tekstil atölyesinde iş buldu. Harun Tunç, kendisini aldattığını iddia ettiği Yanıkbaş’a boşanma davası açtı. Mahkeme çifti 12 Temmuz 2011 tarihinde boşadı. Boşanmalarının ardından Tunç, Yanıkbaş'ın adresini tespit etti. Dün saat 08.00 sıralarında Yanıkbaş'ın her sabah işe gitmek için yürüdüğü güzergah üzerinde bekleyen Tunç, Yanıkbaş’ı görünce geldiği taksiden indi ve ruhsatsız tabancasıyla 4 el ateş ederek öldürdü. Yanıkbaş, olay yerinde hayatını kaybederken, Tunç geldiği taksiye binerek kaçtı. Taksi şoförünün polisi arayarak olayı ihbar etmesinin ardından gözaltına alınan Tunç, Yanıkbaş'ın kendisini aldattığını iddia ederek “Ahlaksızlık yaptı, öldürdüm” dedi.

Ucube düzenlemeler değil, kalıcı çözümler

Kadına yönelik şiddeti üreten, meşrulaştıran kapitalist sistemde ucube yasal düzenlemelerle ölümlerin önüne geçilemeyeceği aşikar. Yargının dahi “aldatma” gibi iddiaları hafifletici bir sebep olarak gördügü, gericiliğin inceden inceye toplumun gözneklerine sirayet ettiği bir düzende kadın cinayetlerinin peşisıra yaşanması şaşırtıcı değil. Bunun için her şeyden önce kadına yönelik şiddeti yaratan toplumsal koşulların değişmesi gerekmektedir.