İSİG Meclisi: Ağustosta 71 işçi hayatını kaybetti

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • 03 Eylül 2012
  • 10:05

(03.09.12) - İş cinayetleri kadın, erkek demeden, ülkenin dört bir yanında Ağustos ayında da devam etti. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin, yazılı, görsel, dijital basından ve emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ışığında tespit edebildiği kadarıyla Ağustos ayında en az 71 işçi hayatını kaybetti.

Meclisin raporunda, mevsimlik tarım işçilerinin yollarda öldüğüne vurgu yapılarak inşaatlar ve enerji sektöründeki ölümlere dikkat çekildi.

Adana, İstanbul, İzmir ve Muğla'da işçi ölümleri

Rapora göre, geçtiğimiz ay içerisinde, mevsimlik olarak çalışan 18 işçi hayatını kaybetti. Muğla’da orman yangınını söndürme çalışmalarını yürüten helikopter düşerek yandı ve 5 işçi aramızdan ayrıldı. İnşaatlarda çoğunluğunu düşmelerin neden olduğu 14 ölüm yaşandı. Enerji sektöründe ise dört bir yandan elektrik çarpması haberleri geldi. Ağustos’ta 9 işçi hayatını kaybetti. Madenlerde ve büro-eğitim-sinema sektöründe 6’şar, nakliye ve metalde ise 5’er işçi yaşamını yitirdi.

Ağustos ayında yaşanan 71 iş cinayetinde 7’şer ölüm Adana ve İstanbul’da; 5’şer ölüm İzmir ve Muğla’da yaşandı.

Set işçileri can verdi

İstanbul’da bayramın ikinci günü yaşanan trafik kazasında 3 set işçisi can verdi. İşçiler Eflatun Film’in yaptığı ve TRT’de gösterilecek olan Şubat dizisinin hazırlıklarında Bayram demeden 20-21 saat çalışıyorlardı.

Meclisin raporunda, yaşanan ölümler üzerine set işçilerinin tepkisine de yer verildi. Raporda şöyle denildi: “Eflatun Film'in "Şubat" dizisi setinde kaç sigortalı var soruldu mu hiç? Sorulmadı sorulmayacak. Bu birçok dizinin setinde devam etmektedir. Sigortasız, kötü şartlarda, kötü yemeklerle, parasını alamadan, günlerce düzensiz yaşayarak uyku bile uyumadan setlerde sürünen insanların içler acısı hali devam etmektedir. Bu insanlar işsiz kalacağım korkusu ile sessizliklerini korurken size soruyoruz: Daha kaç kişi ölmelidir? Bu olay basında yer bulmadı. Bir bayram kazası olarak birkaç sitede haber olarak geçildi. Muhtemelen yapımcı firma birkaç gün sonra olayı örtbas edip konuyu bir şekilde kapatarak setine ve çekimlerine devam edecektir. İnsanlar evinde akşamları 45 dakika yerine 90 dakika eğlensin, kanal reklam yayınlasın, patron para kazansın ferrariye binsin diye hayatlarına kıyılan insanlar adına soruyoruz. Daha kaç kişi ölmelidir? Günlerini feda edip bilmediği bir işin içine bırakılıp, işi yetiştiremediği için patronundan fırça yiyen ve uykusuz bir şekilde bayram gecesi evine gönderilirken ölen işçiler adına soruyoruz: Daha kaç kişi ölmelidir?”

“Evet artık yeter”

Adana’da ise inşaat işçileri dernek örgütlenme faaliyetinde bulunan 29 yaşındaki Cemal Özbek 25 Ağustos’ta 10. kattan düşerek aramızdan ayrıldı. İş cinayetine tanık olan Recai Gerçe ise sorumlulara şöyle seslendi: “Evet artık yeter. Yeni Cemaller olmasın diye yazıyorum bütün bunları ve soruyorum. Bu ülkeyi yöneten Başbakana, bakanlara ve kendini insan yerine koyan herkese soruyorum: İşçi sağlığı ve iş güvenliği yasasını biraz daha genişlettiniz. Bunu iş yerlerindeki ölümlere bir son vermek için mi yaptınız? Eğer böyle ise hala neden durduramıyorsunuz ölümleri? Yani yasa çıkartmak yetmiyor. Şimdi söyleyin bana Sayın Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri. Sizler ayda aldığınız onbinlerce liralık maaşlarınız ve her türlü devlet olanak ve imkânlarıyla bezenmiş yaşamınızla iş güvenliği yasasının hangi risk kategorisine dâhilsiniz? Değilseniz eğer sizden yüzlerce kat az ücret alan ve ölümüne riskli koşullarda çalışan bu insanlardan insan olarak farkınız ne? Yaptığınız işin ne kadar zor bir iş olduğunu anlatıp duruyorsunuz televizyon ekranlarında ve ben size tekrar soruyorum. Kaç başbakan kaç bakan ve kaç milletvekili çalıştığı işyerinde iş cinayetine kurban edilmiştir?”

“İşçi sağlığı ve güvenliği mücadelesi, emek hareketinin asli örgütlenme sorunu”

İş cinayetlerine ilişkin açıklama yapan Meclis, işçi sağlığı ve güvenliği mücadelesinin, emek hareketinin asli örgütlenme sorunu olduğuna dikkat çekti.
Raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi: “Setlerde ve inşaatlarda çalışan arkadaşlarımızın söyledikleri gerçekliği tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor Bizler de diyoruz ki, işçi sağlığı ve güvenliği patronlar tarafından bir maliyet unsuru olarak görülemez. Yine kim tarafından olursa olsun bir kazanç kapısına dönüştürülemez. Kaza, kader veya ülke menfaatleri gibi özünde patronların karlarını artıran gerekçeler gösterilerek üstü örtülemez. Bu yüzden devletten ve sermayeden bağımsız olarak oluşturmaya çalıştığımız işçi sağlığı ve güvenliği politikamızı sabırlı ve inatçı adımlarla örmeli ve güçlendirmeliyiz.”