İnsafsız, vicdansız, duygusuz… - Umur Talu

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 16 Ocak 2013
  • 12:23

Dünkü yazının “Öteki notlar, bozuk notalar” diye biten sonunda, “Kanuni” vardı.

Adalet terazisinin hileli kefeleri.

Az olmuş, eksik kalmış, yazı sonuna sıkışmış.

Oysa yaygın “adalet duygusu” eksikliğinin tek tek misalleri hepsi.

Büyüğüne zaten toplumsal, siyasal, kültürel, ekonomik, sınıfsal adaletsizlik deniyor…

Bir de her gün taş olup insanların başına düşüyor.

***

Neydi? Yolsuzluk soruşturan savcıya dava açılmasıdır.

Neydi? Hayat Dönüş Katliamı’nı didikleyen savcının burnundan getirilmesidir.

Neydi? Israrla “örgüt var” diyen Dink davası savcısının terfi yoluyla uzaklaştırılmasıdır.

Neydi? Darbe davalarında yazıp çizen gazeteciler hakkında onca dava açılmasıdır.

Neydi? Fazıl Say’ı savunanların da 301’le tehdit edilmesidir.

***

Onlar dünkü notun notlarıydı.

Şimdi istediğiniz kadar ekleyin.

Nedir? Hopa’da HES ve iktidar protestosunda emekli öğretmen Lokumcu’nun ölümüne sebep veren gazcıların değil, gazlananların suçlanması, yargılanmasıdır.

Nedir? YÖK’ün kirli çıkınından çıkartılan üniversite rezaletlerinin değil, bunları ortaya çıkaranların, kirli çamaşırları yazıp çizenlerin suçlu ilan edilmesidir.

Nedir? Astlarına küfür eden, hakaret eden, ölüm kıyısındaki askerleri aşağılayan komutan terfi edip zamlarını da alırken, o astların yargısız infaza, oda hapsine mahkum edilmesi, ekmekleriyle oynanmasıdır.

Nedir? Karakolda elleri kelepçeliyken kıyasıya dövülen 37 yaşındaki Fevziye>Cengiz’in suçlu ilan edilmesi, kamerada kabak gibi ortada olan dayakçı, tacizci polisler kollanırken, devlet ve yargı şiddetine maruz kalmış kadının mahalleden bile sürülmesidir. Çocuklarının kahrolması, okulda yıl kaybetmesi, “annemizi koruyamadın” diye babalarını suçlaması, o eşin için için tükenmesidir. (Hürriyet’te Banu>Şen’in söyleşisi).

Nedir? Yargının, yüksek yargının, toplumun, erkek çoğunluğunun; küçük kıza tecavüz eden 26 adamı neredeyse mazur görüp onların sayısının yarısı yaşındaki çocuğu suçlu görebilmesi ve ilan edebilmesidir.

Nedir? Toplumun, maalesef nice kadının ve elbette erkeklerin çoğunun, sık sık yargının; taciz, tecavüz, töre, namus, kadına şiddet vakalarında, tahrik diyerek, o da öyle yapmasaydı buyurarak, zalimlerin yüzüne değil mazlumların hayatına tükürmesidir.

Nedir? İşte o yüzden, 26 değil, 34 kişilik tecavüz davasında da, 14 yaşındaki mağdur çocuğun hor görülmesi, ailenin utanca sürüklenmesi, tecavüzcülerin eş ve annelerinin bile önce küçük kızı suçlayabilmesidir.

Nedir? Eşinden şiddet görüp sığınma evine sığınan 55 yaşındaki kadının, orada da şiddete maruz kalması ama iftiradan yargılanmasıdır.

Nedir? Katilini çoktan ihbar etmiş ama Vilayetçe, en fazla ölürsün diye sözde teselli edilmiş Gülşah>öğretmenin,>devletçe handiyse kabahatli, sanki intihar etmiş sanılmasıdır.

Nedir? Onca asker intihara sürüklenmişken, onları ezen, aşağılayan, hor gören, hakaret ve küfürle taciz eden, mobbing uygulayan üstlerinin değil, ölenlerin, öldürülenlerin “bunalımla” suçlanması, daha da beter disiplin kanunları yapılmasıdır.

Nedir? İşyerinden haksız atılanlar sesini duyurmaya çalışırken, devletin haksız ve insafsızların yanına geçip işçileri coplaması, gazlamasıdır.

Nedir? Sivil-askeri, özel-kamu, işyerlerinde, özellikle kadınların, ama çok sayıda çalışanın, kovulma tehdidi, hakaret, taciz ve mobbingin bin türlüsüyle ezildiği ortamda; mağdurların itilmesi, sürülmesi, gitmesi ama kuduz yöneticilerin, amirlerin salyalarını akıtmaya devam etmesidir.

Kanun hep böyle yazıyor, böyle çalıyor ya… Bu ne bitmez bir Muhteşem Yüzyıldır!

Haber Türk / 16.01.13