İktidara sorulacak soru değişmiştir... – Delil Karakoçan

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 03 Ocak 2013
  • 08:09

Hani bir söz vardır, denir ki: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz...” Doğru bir sözdür. “Söylem” pratikte doğrulanmadıkça anlam taşımaz. Özellikle Kürt sorunu gibi üzerine çok şey söylenmiş ancak pratikte ciddi adım atılmamış meselelerde hiç taşımaz. Sadece “laf” olarak kalır. Tekrarı demagojiye dönüşür.


Kürt meselesinde artık “laf”a değil “iş”e, yani pratiğe bakmak gerekir. İktidar ise hala işin lafzındadır. “Kürt vardır. Kürt meselesi bu ülkenin sorunudur. Bunu ilk biz gördük biz söyledik” demek artık “ezber bozmak”, Kürt meselesinde “çözümden yana olmak” anlamına gelmez. Kürt sorununda söyleme dayalı “teorik eşik” aşılmıştır. Dolayısıyla söylemde kabullenmek ancak pratikte gereğini yapmamak inkarın bir başka biçimidir. Çözümü değil, çözümsüzlüğü besler. Bu nedenle iktidara, “Sen ‘Kürt sorunu’ tanımlamasını kabul ediyor musun?”  sorusundan çok, “sen çözüm için ne yaptın, hangi adımları attın?” sorusunu sormak gerekir. Mevcut durum, aşama bunu gerektirir.

* * *

Hani “Öcalan’la görüşmeler”  yine gündemde ya, doğrusu bu nedenle pek de ciddiye almıyorum; heyecanlı da bulmuyorum. Hatırlıyorsunuzdur: AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, açlık grevlerinin hemen sonrasında, “Öcalan’la görüşülecek mi?” sorusuna “Akan kan duracaksa kiminle gerekiyorsa görüşülür. Daha önce görüşüldü, şimdi de görüşülebilir” demişti. Başbakan Erdoğan da yeni yıl arifesinde “Şu sıralarda halen görüşme var mı?” sorusunu “Tabii çünkü netice almamız lazım. Biz, bu ışığı görebiliyorsak, o adımı atmaya devam ederiz, baktık ki artık ışık yok, orada keseriz” demişti... Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi’de durum üzerine 2013 yılının ilk gününde, “Yeni yılda hediyeleriyle Noel Baba değil, Tayyip Baba geldi” diye bitirdiği yazısında Öcalan’la görüşmelere ilişkin şunları yazmıştı: “Yeni süreçte Öcalan’la diyalog, açlık grevlerinin devam ettiği Ekim ayında başlıyor. /İkinci görüşme Kasım ayında gerçekleşiyor./Her iki görüşme MİT Başkan Yardımcısı seviyesinde yapılıyor. /Aralık ayındaki görüşmeye ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan gidiyor.”

* * *

Dediğim gibi söylem, ifadeler pek de “önemli değil”. Bu, çözüm arayışından çok, Kürtleri yeniden “beklentiye sokma”, “AKP’den kopan ya da kopma eğilimi gösteren Kürtleri çeperde tutma” girişimi gibi geliyor. Ayrıca sadece bir iddia... Karşı tarafça (Öcalan, PKK) doğrulanmadığından sadece bir “varsayım”. Pratikte bunu doğrulayacak tek bir iz, işaret yok... İktidarın Kürt politikası, pratik Kürt tutumu bildik biçimde devam ediyor. Görünür olan ve her geçen gün çok daha tahrip eden, giderek öğrenci-gençliği de içine alan sadece kırım, kıyım... Öyle ki bunun teorik kılıfı bile hazırlanmış. “Görüşmeler, baskıların en çok arttığı, şiddetin en çok yoğunlaştığı zamanlarda olur”muş! Kim demiş... Şurası açık ki, en ciddi açıklamalar, en anlamlı görüşmeler bile şiddeti aklayamaz, mazur gösteremez. Ancak alttan alta böyle bir inanç, böyle bir anlayış, şiddeti olağanlaştıran böyle bir duygu geliştiriliyor...

* * *

Konuya dönersek, iktidara sorulacak soru “Öcalan’la görüşüyor musun?” değildir. Çünkü, “Görüşmek” bir aşama değildir. “Çözüm amaçlı” görüşmek bir aşamadır. Dolayısıyla burada da iktidara sorulacak soru, “Öcalan’la görüşüyor musun?” değil, “görüşürken, çözüm düşünüyor musun? Çözüm için bir planın var mı, varsa hangi adımlar attın, çözüm için ne yaptın?” “Oluşturulan önerileri, yol haritalarını nasıl karşıladın? Çözüm için bundan sonraki adımın ne olacak?” olmalıdır. Bu iktidar kadar süreci de ilerletir. Tarafları daha doğru daha yapıcı bir noktaya taşır.

Özgür Gündem / 03.01.13