İklim değişir, Akdeniz olmaz – Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 29 Kasım 2012
  • 03:03

Bu yılki iklim değişikliği konferansı, BM’ye taraf ülkelerin katılımıyla Doha’da başladı. Türkiye de bu toplantıda amma... İklim Ağı’nın raporu, durumun vahametini ortaya koyuyor

Sezen Aksu ‘Gülümse’ şarkısında ‘İklim değişir, Akdeniz olur’ dizelerini seslendirirken tabii ki iklim değişikliğini kast etmemişti... Ama hem Türkiye’nin konuya alakasını, hem de durumun ciddiyetini vurgulamak için bu başlık uygun düştü.

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 18. Taraflar  Konferansı, 26 Kasım’da Katar’ın başkenti Doha’da başladı.  7 Aralık’a kadar da sürecek...  Geçen yıl Durban’da katıldığım konferansı, bu defa uzaktan  takip ediyorum.

Her şeyden evvel, Türkiye’nin iklim değişikliği politikalarıyla ilgili son duruma bakalım. İklim değişikliğine karşı  ortak mücadele veren sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu  İklim Ağı, detaylı bir rapor  hazırladı. 

Türkiye’nin iklim karnesinin açıklandığı raporda; sera gazı salımlarındaki artış, buna sebep olan yatırımlarla iklim değişikliğine uyum politikalarındaki eksiklere değiniliyor.

Artıran var mı?

Rapordan bazı önemli başlıklar şöyle:

* Türkiye, 2010 yılı sera gazı salımlarını 1990 yılına göre  yüzde 115 artırdı. Ülkemiz, söz konusu dönemde sera gazı salımlarını en fazla arttıran ülke oldu!

* Bilim insanları, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için fosil yakıt kullanımını azaltmamız gerektiğine dikkat çekiyor.

* Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’ne taraf olmasına rağmen, 8.404 MW’lık kurulu güce sahip 23 yeni kömür santrali yapılmaya devam ediyor.

* İlan edilmiş, lisans almış ve lisans başvurusu yapmış 28 santralsa sırada bekliyor. Oysa kömür yakıtlı termik santraller, küresel iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımlarının en büyük kaynağı.

Kömür yakıtlı termik santrallere diğer fosil yakıt santral yatırımlarını ekledindiğinde, 21.764 MW kurulu güce sahip fosil yakıta dayalı projenin  halen inşa halinde olduğunu görüyoruz. Bu yatırımlarla  Türkiye’nin iklim değişikliğine olumsuz katkısı artarak   devam ediyor.

2.5 milyon kişi etkilendi

Bağımsız kuruluş DARA’nın (Climate Vulnerability Report) raporuna göre, Türkiye’de 2010 yılında iklim değişikliği bağlantılı doğal felaketlerden 2.5 milyon kişi etkilendi.  Tahmini olarak 35 bin kişi,  bu felaketler sonucunda   hayatını kaybetti. Ancak  ülkemiz, halen iklim değişikliğine uyum konusunda etkin  politika ve uygulamalar hayata geçirmiyor.

Türkiye’nin uluslararası iklim müzakereleri yaklaşımı ‘bekle-gör’den ibaret. Dolayısıyla, hazırlanacak bir uluslararası anlaşmaya ve çözüme ortak olma fırsatını kaçırıyor. Bu politikalar yüzünden, gelecek nesilleri de, yüksek karbon ekonomisinin ve hızla artırdığı sera gazı salımlarının bedellerini ödemeye mahkûm ediyor.
Raporun tamamını http://350ankara.blogspot.com/2012/11/iklim-degisiyor-turkiye-degismiyor.html adresinden okuyabilirsiniz. Tabii omuz silkip geçebilirsiniz de... Ama er ya da geç iklim değişikliğinin, sizi veya yakınlarınızı etkileyeceğini unutmayın.

Sera gazı hedefini belirleyin!

İklim Ağı’nın karar vericilerden talepleri şöyle:

* Türkiye’nin sera gazı salımları için mutlak azaltım hedefi konulmalı.

* Bu hedef, iddialı enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji hedefleriyle desteklenmeli, bu alanlara yatırım artırılmalı.

* İklim değişikliğine uyum kapasitesini zayıflatan projeler derhal durdurulmalı, eko-sistemleri bütünsel bir şekilde koruyacak uyum planları hazırlanıp uygulamaya konulmalı.

* Fosil yakıtlara uygulanan vergilerden elde edilen gelirler, yine fosil yakıt yatırımlarını teşvik etmek için kullanılıyor. Söz konusu gelirler, iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğine uyum çabalarında kullanılmalı.

* Türkiye müzakerelerde iklim dostu politikaları savunarak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli.

Milliyet / 29.11.12