Hangi bahar? - Hüsnü Mahalli

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 09 Şubat 2013
  • 06:17

Önce Tunus, sonra da Mısırlılar 'devrimlerini' kutladı. 'Arap Baharı'nın ikinci yılını... Kutlamalarda ortaya çıkan çatışmalarda Mısır'da 40 kadar insan öldü. İslamcılarla laikler arasında gerginlik had safhada. İslamcı Selefilerin dini liderlerinden Abu İslam protestolara katılmak için Tahrir Meydanı'na giden ve cinsel tacize uğrayan kadınların 'bunu hak ettiklerini ve tecavüz meraklısı olduklarını' söyledi. Ünlü El-Ezher Üniversitesi hocalarından Mahmud Şaban  'muhaliflerin öldürülmesi' fetvası verdi. Fetvaya Mısır'da henüz kimse uymadı ama Tunus'ta radikal İslamcıların Tunus ve tüm coğrafya için ne denli tehlikeli olduklarını, ABD ile karanlık ilişkilerini anlatan sol muhalefetin lideri Şükrü Bilayid öldürüldü. Herkes iktidardaki İslamcı Elnahda'yı sorumlu tuttu.

Mısır'da da durum farklı değil. Libya zaten artık hiç kimseyi ilgilendirmiyor. Çünkü o ülkenin durulma şansı neredeyse hiç yok. Belki bu nedenle Ankara'da hiç kimse Libya'yı konuşmuyor. Örneğin kimse Libya'dan ayrılan 25 bin Türk işçisinin ve onlarca Türk firmasının neden geri dönmediğini sorgulamıyor. Oysa başta Fransızlar olmak üzere Batılı işadamları Trablus otellerini doldurmuş durumda. Libya'nın komşularından Mali ise Fransız ve ortaklarının işgali altında. ABD, Mali'nin komşusu Nijer'de Predator casus uçakları için üs kuruyor. Amaç bölgedeki İslamcıları havadan avlamak. Meğer Amerikalılar bu üslerden Yemen ve Suudi Arabistan'da da kurmuş. Yemen ise iktidar değişimine rağmen hep karışık ve kanlı.

ŞAM'DA TIKANDI
'Arap Baharı'nın etkilediği bir diğer ülke Fas'ta değişen hiçbir şey yok. İslamcılar yani AKP seçim kazanarak iktidar oldu ama tüm yetkiler kralın elinde. Demokrasi savunucusu Batı ise bu oyunu normal karşılıyor ve alkışlıyor. Çünkü kral hazretleri 'halis muhlis' Batı'nın adamı. Suriye'de durum ortada. Ülke yerle bir, 60 bin insan öldü. Ama Esad hala iktidarda ve 'Arap Baharı' tıkandı. Irak'ta her gün onlarca insan ölüyor ama kimsenin umurunda değil. Ülkenin Cumhurbaşkanı Talabani'nin ölüp ölmediği ya da hangi durumda olduğunu bilen yok ama bu bile haber olmuyor.
Özetle baharın ikinci yılında coğrafyamızda her şey çok daha kötü. Üstelik bu coğrafyada demokrasi, özgürlük, insan hakları ve benzeri amaçlar için mücadele ettiğini söyleyen Batı yanlısı Müslüman ülkeler, Suudi Arabistanlı Ayad Medeni'yi İslam İşbirliği Örgütü'ne yeni genel sekreter olarak seçmekte bir sakınca görmediler. Oysa Suudi Arabistan'da, yukarıda saydığım amaçların hiçbiri yok ve bu ülke yönetimi çağdışı, ilkel ve İslam alemi için çok tehlikeli.

ÖZÜNE DÖNDÜ
Anlaşılan bundan sonra örgüt çok daha fazla Amerikan denetiminde olacak. 8 yıl süreyle Türk profesör Ekmeleddin İhsanoğlu'nun yönetiminde kalan örgüt bir işe yaramamış ve sonunda  gerçek çizgisine geri dönmüş. Çünkü örgütün merkezi Cidde'de, Suudiler ABD talimatıyla hareket eder. Tıpkı bölgedeki diğer Körfez ülkelerinin kral, emir ve şeyhleri gibi.

Tüm bu gelişmelerin dolaylı-dolaysız tarafı olan Türkiye'de ise iç ve dış politikada ilginç gelişmeler oluyor. Suriye muhalefet lideri Muaz Elhatip 'Esad ile görüşmeye hazırız' demesine ve Washington'ın bunu desteklemesine karşın, Başbakan Erdoğan 'Esad gidici' diyor. Tam bu sırada ABD ile Türkiye arasında büyükelçi krizi patlak veriyor. Bunun çok anlamı olabilir. Örneğin tutuklu generaller ve Kürtçe sorunuyla ilgili olası gelişmeler... Çünkü ABD hükümetin PKK ile diyalog çabasında dolaylı da olsa taraftır. Çünkü PKK Kuzey Irak'ta ve Iraklı Kürt liderler Ankara'ya bir şey demeden önce Washington'ın onayını alır.
Özetle, her zaman olduğu gibi yakın gelecekte de Türkiye ve bölgede sürprizler yaşanabilir. Sanki bu seferkiler 'biraz daha ilginç' olabilir!

Akşam / 09.02.13